Ertuğrul Özkök: Hortum olmasa kriz çıkmaz mıydı






Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Önceki akşam Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun ağzından ‘‘hortum’’ kelimesini işittiğim zaman şunu fark ettim.

İtiraf edeyim ki, bu ‘‘hortum’’ kelimesini sevmiyorum.

Çoğumuzun hoşuna gitse de, Türkiye'de bir dönemi simgelese de, bu kelimenin, başımıza bela olan çok daha önemli başka bazı meseleleri ikinci plana ittiği kanaatindeyim.

YÜZDE KAÇ

Genelkurmay Başkanı altını çizerek şöyle diyor:

‘‘Eğer hortumlama olmasaydı bu kriz olmazdı.’’

‘‘Hortum’’ kelimesini işte bu yüzden sevmiyorum.

Çünkü hepimizi, bu inanca sevk ediyor.

Ekonomiden anlayan herkes şunu çok iyi biliyor:

‘‘Hortumlama hiç olmasaydı da bu kriz patlayacaktı.’’

Gelin geçen çarşamba günkü Hürriyet'in manşetine bir göz atalım.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, son 10 yılda Türkiye'nin dibe vurmasına yol açan savurganlığın bilançosunu çıkarmış.

Bu fatura 195 milyar dolar.

Bazı ekonomistler bu bilançoya itiraz ediyor.

Bu rakamlar nasıl bulundu diye soruyor.

Bazıları ise bu rakamı bile az buluyor.

Biz yine de ortalama olarak 195 milyar doları alalım.

Bu fatura içinde ihale yolsuzluklarının asgari değeri ne kadar biliyor musunuz?

2.1 milyar dolar.

Hadi buna fon bankalarının toplam zararını da ekleyelim.

O da 12.5 milyar dolar.

Bunun büyük bölümü, bu bankalar devlete geçtikten sonra ortaya çıktı.

Ama biz onun tamamını da hortumlama olarak kabul edelim.

Netice:

14.6 milyar dolar.

Yani 195 milyar doların onda biri bile değil.

ÖTEKİ KALEMLER

Ama onun hemen altında bir başka kalem daha yer alıyor.

Kamu bankalarının görev zararı. Bu zarar tam 20 milyar dolar.

Hem de öyle kimsenin itiraz edemeyeceği bir rakam.

Bizzat devlet tarafından kabul edilmiş.

Hatalı yönetimle fazladan ödenen iç borç faizi 8.6 milyar dolar.

İç borçta kısırdöngünün yükselttiği faiz artışı 95 milyar dolar.

Kısaca, on yılda devletin sırtına binen yükün miktarı 180 milyar dolar.

Oysa kimse bunun adını ‘‘hortumlama’’ olarak telaffuz etmiyor.

Banka ‘‘hortumcusu’’ denilen insanlar elleri kelepçelenerek içeri atıldığı halde, bu 180 milyar dolar yüzünden bileğine kelepçe takılan kimse yok.

Ve hiçbir genelkurmay başkanı da bundan ‘‘hortumlama’’ diye söz etmiyor.

İşte bu yüzden ben bu kelimeyi sevmiyorum.

KÖPEĞE HAYAT ÖPÜCÜĞÜ

DUMANDAN boğulmuş bir köpeği, hayat öpücüğü ile kurtarmak.

Dün CNN Türk'te seyrettiğim bu sahne, bana siyaset gündemini unutturdu.

Gün boyunca önüme gelen herkese o sahneyi anlattım.

Haber şöyleydi.

Kanada'da bir binada yangın çıkmış.

Binadakiler kurtarılmış.

Ancak iki köpek dumandan çok etkilenmiş.

Kimyasal açıklamasını bilemiyorum ama, boy olarak yere çok yakın oldukları için büyük bir ihtimalle satha yakın zehirli gazlardan etkilenmişler.

Biri beyaz, öteki siyah.

Beyaz olanın kalbi galiba durmuş.

Ve işte beni mahveden o sahne.

Yaşlı bir itfaiye görevlisi beyaz köpeğin üzerine kapanmış, ona ağzıyla suni teneffüs yaptırıyor.

Kan ter içinde kalmış.

Derin bir nefes çekip, ağzını hayvanın ağzına yapıştırıyor.

Sonra geri çekilip, yine aynı şeyi yapıyor.

Hemen yan tarafında bir başka itfaiye görevlisi.

Siyah köpeğin ağzına bir oksijen maskesi takmış.

Bir eliyle hayvanın göğsünü ve başını okşuyor, öteki eliyle maskeyi ağzında tutuyor.

Daha sonra suni teneffüs yaptıran itfaiye görevlisini bir kere daha gösteriyor.

Kan ter içinde, bitap düşmüş.

Sanki ağlıyor.

Gözümden yaş geldi.

Gelişmişlik budur diye düşündüm.

Yazarın Tüm Yazıları