Alaturka tuvalette geçen bir olay

AZİZ Yıldırım anlatırken içim burkuldu.

O sahne gözümün önüne geldi.

Haberin Devamı

Fena oldum...
“Benim durumum iyiydi. Ama yan taraflarda insanın içini yakan dramlar yaşanıyordu” diyor.

* * *

ŞU OLAYA tanık olmuş;
Bacağı alçılı bir tutuklu getirmişler.
Tuvaletlerin hepsi alaturka.
Genç adam, alçılı ayağını ileri uzatıp alaturka tuvalete yerleşmek istiyormuş.
İki kişi kollarından tutup yardım etmek zorunda kalıyormuş.
Hadi, siz de o sahneyi gözünüzün önüne getirin, hayalinizden aynı şekilde durmayı düşünün.
Başkaları tarafından görülmesini hiç istemediğiniz bir ihtiyacınızı gidereceksiniz.
Yalnız başınıza olduğunuzda çıkacak seslerin bile duyulmasını istemediğiniz, mahrem bir  ihtiyacınız.
Oturmak ıstırap veriyor.
Yetmedi, yanınızda iki kişi sizi tutuyor.
Var mı Allah aşkına böyle bir işkence...
Aziz Yıldırım, cezaevi yönetimini ikna etmiş, 15-20 alafranga tuvalet yaptırmış.
Belki bazılarına çok basit görünebilir.
Bana hiç öyle görünmüyor.

Haberin Devamı

* * *
  
YAN TARAFTA başka dramlar da var.
Bazı koğuşlarda 15-20 kişi kalıyormuş.
Doğru dürüst havalandırma yok.
Beton duvarların tepesindeki küçük mazgallardan giren havanın ise bir etkisi olmuyor.
Oralara da klima cihazları yerleştirtmiş.
“Belki de bir Şanlıurfa faciasını önlediniz” diyorum.

* * *

BİR SÜRE ÖNCE, yavaş yavaş bir “Silivri külliyatı” oluştuğunu yazmıştım.
Silivri’deki siyasi tutukluların yazdığı kitapların sayısı, daha şimdiden 12 Eylül kitaplarını geçti.
Bu defa sadece insanlık dramları yansımıyor.
Polis ve yargıda yapılan haksızlıklar, siyasi baskılar da dile getiriliyor.
Şunu bilelim ki, Türkiye’nin en yakın tarihi, daha bugünden Silivri’de yazılıyor.
Kitapların hemen hepsi, en çok satanlar listesine giriyor.
Bunların hepsi, çok yakında yazılacak “Türkiye’nin en yakın tarihi” kitabının kaynakçasını oluşturacak.

Türkiye neden Fenerbahçe’yi ve Aziz Yıldırım’ı konuşuyor

BAKIN dün saat 11.30 itibariyle Twitter’daki Türkiye neler konuşuyordu.
-  Berat Kandili nedeniyle “Hayırlı Kandiller” tweet’leri.
-  “Her sabah özgürlüğe doğru Fenerbahçe.”
-  “Aziz Allah...”
ifadesiyle başlayan mesajlar.
-  Aziz Yıldırım’ın “Fethullah Gülen’e tepkisi” mesajları.
“4 Temmuz” mesajları.
-Aziz Yıldırım yazısı nedeniyle “Ertuğrul Özkök” üzerine mesajlar.
-CERN’ün açıkladığı “Tanrı parçacığı” konusundaki mesajlar.
Öfkelenin, sevin, sevmeyin...
Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım işte böyle bir Türkiye fenomeni...
Dün öğle saatleri itibariyle, ülkemizde Twitter’da insanların konuştuğu 7 konudan 3’ü Aziz Yıldırım, Fenerbahçe ve bu konudaki yazım dolayısıyla bendeniz...
  
O zaman gelin şu sorunun cevabını da konuşalım.
Türkiye neden bunu konuşuyor.
Onu yazayım:
BİR; tabii ki Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ın isimleri var.
-  İKİ; ama bunun içinde polisin durumu da var, yargının durumu da...
-ÜÇ; Metris ve Silivri dramları var...
-DÖRT; tabii ki insanların bu dramlara, bu haksızlıklara karşı iyice yükselmeye başlayan tepkileri var...

Haberin Devamı

Boşuna uğraşmayın ona laf yetiştiremezsiniz

BU sözü, Türk siyasi hayatının duvarlarından artık kimse indiremez.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bilgisine başvuran TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu üyelerine, şu vecizeyle sesleniyor:
“Dünün güneşiyle bugünkü çamaşır kurutulmaz...”
Ben 2 yıl önce “zamanın ruhu” kavramını ortaya atmıştım. Bu kavram çok tuttu.
Şimdi Demirel, o kavrama popüler bir mana veriyor. Dün arayıp sordum.
“Bu lafı siz mi buldunuz?”
Cevabı şöyle:
“Hayır, bir yerden duydum, ama nereden duyduğumu da hatırlamıyorum. Böyle lafları biri ortaya atar. Zamanı gelince insanlar kullanır.”
Demirel, Türk siyasi tarihinin kurallarını koyan insandır.
Gençliğim boyunca sinir olduğum “Dün dündür, bugün bugün” lafını, şimdi daha iyi anlıyorum.
Bugün geçmişle gaddar bir hesaplaşmaya girenler de bir gün, “dünün güneşinin” ne anlama geldiğini öğrenecekler.
Hayat bazı şeyleri insana geç gösterse de Demirel kanunları hâlâ yürürlükte...

Yazarın Tüm Yazıları