Önce geniş aile yemeği, sonra televizyon.
Benim için gecenin en büyük sürprizi, TV8’de Erdal Özyağcılar’ın söylediği “Haydar Haydar” şarkısıydı.
Ama bir dakika...
Bu şarkıyı harika bir rap ritmiyle söyledi...
*
Bitmedi...
Sanki
1989 yılıydı ve 42 yaşındaydım...
Hürriyet’in Ankara temsilcisiydim...
Sayfayı açma teklifi, o günlerdeki yazıişleri müdürü olan Tufan Türenç’ten geldi...
Genel yayın yönetmeni Rahmi Turan’dı ve
o kabul etti...
Türk medya tarihinde bir devrim olan “sayfa tepesindeki yatık köşe yazısı formatı”nı ise rahmetli Cafer Yarkent yarattı...
Köşe, olabilecek en klasik, en sıradan bir isimle başladı:
Bostancı Gösteri Merkezi’nde gösteriye giderken aniden fenalaşmış ve hastaneye kaldırılmıştı.
Geçirdiği ani rahatsızlıktan 24 saat sonra onu cuma akşamı Zorlu PSM’deki Touche salonunda küçük bir kalabalıkla birlikte izledim.
*
Zorlu PSM’nin Touche salonu çok güzel.
İnsana sanki New York’ta bir caz veya stand-up kulübündeymiş hissi veriyor.
Burada oyuncu İbrahim Selim’in PSM YouTube kanalı için Cem Yılmaz’la yapacağı bir söyleşinin canlı kaydı vardı.
Bunu seyirci önünde yapıyor.
TÜRK ARABASI
Kokpit: Koltuk tasarımı modern ve başarılı. Ön panel iyi. Navigasyon paneli güzel. Beğendim.
Kokpitte itirazım: Burada tek itirazım, navigasyon paneli ile alttaki ekran arasındaki mazgal şeklindeki klima paneli. O panel hem estetiği bozuyor, hem de alttaki ikinci panelin vizibilitesini olumsuz etkiliyor.
Üzerinde biraz çalışılabilir.
Arka koltuk: Arabanın fiyatı yüksek değilse, bence üst segment hissi veren güzel bir tasarım.
Farlar: Özgün ve yaratıcı bir çizgiye sahip değilse de dünyadaki yeni trende uygun bir tasarım.
Yan aynalar:
Hani şu son günlerde insanlara para ve hediye gönderen gizli yardımsever.
Ona tarihimizin ilk Robin Hood’u diyebilir miyiz bilmiyorum ama robot portresine şu ana kadar tek çizgi koyabildim.
*
Bizimkine Robin Hood diyebilirsek, bizimkinin İngiliz Sherwood ormanlarının Robin Hood’undan iki farkı var...
Oradaki Robin Hood’un kim olduğu belli. Parayı kimden aldığı da belli. Parayı kime verdiği de belli.
Bizdeki Robin Hood’un ise şu ana kadar sadece parayı kime verdiğini biliyoruz.
Kim olduğu, parayı nereden, kimden, nasıl aldığı meçhul.
Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi Cihat Erinay, Barcelona Başkonsolosu Güçlü Kalafat ve Damat ve Tween markalarının kurucusu Süleyman Orakçıoğlu da orada. Davet üzerine Barcelona Kulübü Başkanı’nın ‘Başkanlık Locasındayız...’ Size o locadan gözlemleri aktarayım...
SAHADA BARCELONA-ALAVES PERDE ARKASINDA İKİ TÜRK
Bunun çok özel bir nedeni de var. Sahaya bir Katalunya takımı olan Barcelona ile Bask bölgesi takımı olan Deportivo Alaves çıkıyor. Ama bunun gerisinde de iki Türk takımı sahada. Biri Barcelona’nın ana sponsorlarından Beko. Öteki Deportivo Alaves’in sponsorlarından D’S Damat. Stadyumun ana ekranında Barcelona adının yanında iki isim daha yazıyor: Rakuten ve Beko. Hemen alttaki kapıdan giren Alaves takımı koçu ve oyuncularının üzerinde ise slimfit Damat kostümleri var.
SPONSORLUK İKİ TÜRK MARKASINA NE GETİRDİ?
Bu arada Büyükelçiden öğreniyorum ki, Barcelona sponsorluğundan sonra Beko İspanya pazarında 3 numaraya çıkmış. Damat Tween ise Barcelona’nın en gözde iki yerindeki mağazalarından sonra üçüncüsünü açmaya hazırlanıyor. Biz de iki Türk şirketinin sponsorluğu nedeniyle Barcelona Kulübü’nün efsane başkanı Bartomeu’nun başkanlık locasının en ön sırasından maçı izliyoruz.
ALAVES BAŞKAN YARDIMCISI: AYNI POZU MAÇTAN SONRA DA ÇEKELİM
Maçtan önce Deportivo Alaves’in Satışlardan sorumlu başkan yardımcısı Paplo Ortiz Donaire’le yemek yiyoruz. “Hafif bir öğle yemeği” diyor ama masanın üzeri bizim mezenin karşılığı olan tapasla dolu. Baskonia nedeniyle, futbol kadar basketbolu da çok iyi bilen bir spor insanı. Fenerbahçe’yi çok iyi biliyor. Anadolu Efes’in bu yılki başarısını övüyor. Larkin’i orada da oynadığı için çok iyi tanıyor. Sonra birazdan oynanacak olan maç için kadeh kaldırıyoruz gülerek poz veriyoruz. Fotoğraf çekildikten sonra kulağıma eğilip, gülerek “Aynı pozu bir de maçtan sonra çekersek bakalım yüzler nasıl olacak” diyor. Maç 4-1 aleyhlerine bitince, ikinci pozu teklif bile etmiyorum. Ama şurası gerçek... Locadan yüzü gülerek ayrılıyor. Biz onun davetlisi olarak geldiğimiz için sanki ondan çok üzülmüş gibi bir halimiz vardı.
BARCELONA’NIN BÜTÇESİ 15 KAT DAHA FAZLA
Bildiğimiz o “zarif” ve “terbiyeli” üslubuyla bana geçirmiş de geçirmiş...
Diyor ki, “Ben onunla 12 yıldır ne karşı karşıya geldim, ne telefonla konuştum. Bu konuşmayı uydurmuş”.
Hayretle okudum.
Ben de, şahitlerimle, yer ve zaman belirterek cevabımı veriyorum.
*
Yahu Emin kardeşim bu hayali buluşmayı ve konuşmayı nasıl unutabilir ve yalanlayabilirsin... Seninle o gün Roma’da Vatikan’ın bir odasında buluşup bunları konuşmadık mı...
Hatta uçaktan korktuğun için trenle geldiğini söylemedin mi bana...
Kuruluş Mısır, Cezayir, Libya, Lübnan, Irak, Ürdün ve Tunus’ta 5 yıl arayla yapılan iki araştırmada insanlara “İslami siyaset ve İslam’ın şartlarını yerine getirme” konusunda 4 ayrı soru sordu. Bu araştırmaların ilki 2012-14 arası, öteki ise 2018-19’da yapıldı.
Genel sonuç şöyle:
- BİR: Arap ülkelerinde İslami siyasete ve dini liderlere güvende belirgin bir düşüş var.
- İKİ: İslamcılığa karşı duyulan tepki artık İslam’dan uzaklaşma haline dönüşmeye yol açmış.
-ÜÇ: Bu 7 ülkede sekülerleşme yolunda belirgin bir talep doğmaya başlamış.
İşte bu 3 gelişmenin ayrıntılı sonuçları...
İSLAMİ SİYASETE GÜVEN DÜŞÜYOR
-SORU: İslami partilere ne kadar güveniyorsunuz?