Babası 80 darbesinden önce hapse girmiş bir solcuydu...
Dijital âlemde çok başarılı işler yaptı.
Sonra “Anlam Arama” adlı kitabını yayınladı.
Adı Hazal Yılmaz...
Kitapta babasını anlattığı bir bölüm var ki...
Bana çok dokundu...
BABAM ÇIKTIĞINDA İNATÇI BİR KIZ ÇOCUĞUYDUM
“80 darbesi çocuklarındanım. Babam doğumumdan önce girdiği cezaevinden 1991 yılında çıktığında ergenliğe girmekte olan, kafası karışık, her şeyden bunalan, üzerine giydiği hiçbir şey güzel durmayan, hafif tombik, inatçı bir kız çocuğuydum çoktan.
Eğer arayan, benim gibi bir “nocturne manyak” değilse, insan kötü bir şey düşünür.
Acun Ilıcalı, Fransızların deyişi ile “iyi yıldızın altında doğduğu” için onunki farklı bir telefondu...
***
Arayan o günlerin efsane spor televizyoncusu Şansal Büyüka’nın yardımcısıydı...
Direkt söze girdi:
“Şansal abi seni bizim ekipte görmek istiyor...”
Acun
“İyi tamam da Mustafa Ceceli’nin eşinin eşcinsel ilişkisini hiç konuşmayacak mıyız...”
*
Bekliyordum birinin çıkıp bunu cesaretle söylemesini...
Çünkü meselesinin tam özü bu...
*
Bak Ersoy...
(Yaşça büyük olduğum ve seni samimi bulduğum için böyle hitap ediyorum, umarım alınmazsın.)
Gel her şeyi açık açık, kelime kelime yazalım...
Solcuların boynuna bir idam fermanı gibi asıldı o günkü itirazları...
İşte o itirazcılardan biri üç gün önce aramızdan ayrıldı...
Adı Halim Ağaoğlu’ydu...
Hepimizin bildiği Adalet Hanım’ının 64 yıllık eşi...
Yüzlerce insana yapmadığı eziyeti, zulmü bırakmamıştı...
Kumpasçıların şahıydı...
Öyle bir afrası, öyle bir tafrası vardı ki...
Türkiye’nin bütün sıradağlarını o yaratmıştı...
Ama önce şunu söyleyeyim.
Kim aldıysa, eşinin ilişkisini videoya almak kepazelik...
Bunu delil olarak adliyeye sunmak ise hangi duyguyu taşıyorsa taşısın, hangi gerekçe ile olursa olsun, bir insana yakışacak hareket değil...
Basına sızdırmak ise en büyük kepazelik...
*
Bardakilerin hepsi İtalyan’dı...
Yani ne Hırvat ne de Fransız müşteri vardı.
Ama Hırvatistan beraberlik golünü attığında müşterilerin neredeyse hepsi sevinçle ayağa fırladı.
O an anladım ki, barda benden başka Fransa’yı tutan kimse yoktu.
*
Sahada iki milli takım vardı...
Biri Hırvatistan...
Geçen cuma günüydü. Yani önceki gün...
Ayakkabılarımı çıkardım, sırf o faşistin bastığı kumun bende nasıl bir etki bırakacağını hissetmek için...
Tahmin ettiğim gibi, derin bir tiksinti verdi sadece...
*
Bundan tam 75 yıl önce dünyanın tanıdığı en pis iki faşistten biri işte tam burada, bu kumların üzerinde yürüyordu...
Hem de bir sürgün olarak...
1943 yılının temmuz ayıydı.
Mussolini