İzmir’in on günlük ömrü (3)

GEÇEN haftaki yazımda, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun "İzmir’in en önemli projelerinden biri" diye niteledirdiği 77. İzmir Enternasyonal Fuarı’nı değerlendiririrken, "Yıllarca 30 günlük ömrüyle İzmir ve yöresinin özlemle beklediği bu ’proje’, giderek 10 günlük bir ömre sığdırılmakla neler yitirilmiş, gelecek yazımızda da ona bakalım" demiştim.

Fuar’ın yer aldığı Kültürpark’ı bir kez daha baştan aşağı gezdim. Gölgelik yerlerde oturmuş vakit öldüren birkaç işsizi, Lunapark’ta müşteri bekleyip duran işçileri, bir de ıssız köşelere sığınmış sevgilileri saymazsak, belediye görevlilerinin sayısı daha fazlaydı. Uzun yıllar "20 Ağustos-20 Eylül" tarihleriyle Ege yöresinde yaşayanların zihinlerinde yer eden Fuar, 1 Eylül’le birlikte ıssız bir arsaya dönüşmüştü sanki. Uluslarası niteliğinden sonra yerel kimliğiyle sürdürülmeyince "halkın ayağı kesilmiş" oldu Fuar’dan.

30 gün süreli son Fuar’ı ziyaret edenlerin sayısı ile bu yıl 77. İEF’nın ziyaretçi sayısını alt alta koyun, on günlük ömre sıkıştırılmış olmakla, bu "İzmir’in en önemli projelerinden biri"nin "halktan koparıldığı" açıklıkla ortaya çıkar.

Türk büyükleri büstleri

Koparılma olayı bununla kalmamış. Geleneğinden de, karakteristiklerinden de koparılmış halkın "Fuar" diye bellediği Kültürpark.

Mustafa Kemal Paşa’nın, Kurtuluş’un son büyük zaferinin gerçekleştiği yere, İzmir’e olan sevgisiyle, düşmanın yangına uğrattığı yerde kurulan Kültürpark’ı yaratanlar, çağrıştırdıkları simgelerle de yerlerinden edilmiş. İzmir’in çağdaş yapılandırılmasına önderlik etmiş Dr. Bahçet Uz’a, açılış konuşmasındaki bir iki söz çok görülmüş olmalı ki, Montrö kapısındaki kitabesi sökülmüş, ama 9 Eylül kapısına "cüce" bir heykeliğini koymakla da "yüce" bağlılıklarını anıtlaştırmışlar. Havuzun iki yanındaki Türk Büyükleri Büstleri pek ilkel bulunmuş olmalı ki, yerlerinde yeller ediyor... Ya Kurtuluş’u simgeleyen Mehmetçik ve Türk Kadını’nın heykelleri? Yanıbaşına "Resim ve Heykel Müzesi inşa edilmiş de, o anlamlı heykeller kaldırılıvermiş!

Ya iki adım ötede ne var? Cami. Şehirlerarası otobüs durak yerlerindeki varillerden yapılanları andıran güdük bir minare! Beş vakit ezanı okunmayan, ama "bu kadarına da şükür" diyen suskun bir cami!

Atatürk’ün İzmir tutkunluğu

Eski Rum evlerini "kültür varlığı" diye koruma altına alanların, Mustafa Kemal’in İzmir tutkunluğuyla İzmir’e armağan ettiği, adı da "Kültürpark" olan, düşmanın yakıp yıktığı yerlerde yeşertilmiş kültür varlığının yıllar içinde karakteristiklerinin yok edilişine tepki vermemiş olmalarına şaşmamak elde değil!

Hayvanat Bahçesi’
nin de yakında yerinden edilmesiyle Cumhuriyet’in Kültürpark’ı, artık Büyükşehir Belediyeleri’nin kalıcı binalarla dolduracağı, halka da on günlük bir gezip eğlenme zamanının ayrıldığı koca bir araba park yeri olmayı sürdürecek.

Otuz günlük Fuar ömrünün on güne indirilmesiyle sanat adına neler yitirilmiş dedik ya, yitirilmiş olanları düşününce konuya girmeye yer kalmadı. Olsun! Sanat, elini uzatan olmasa da, soylu başkaldırışıyla yine yaşayacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları