Uçaktaki bomba

Hayatta 4.5 denen bir olay vardır. Bu öğretmenin verdiği nottur. O 4.5 bazen kanaate göre 5 olur, bazen de 4. Bu ticari hayatta da böyledir, futbol sahasında da, evlilikte de, arkadaşlıkta da.

HAYATTA önemli çizgiler vardır... Bunlar hayatınızın akışını değiştirirler... Anlık da olur, çalışmayla da...

Ama şu bir gerçek... Hiçbir şey tesadüfen olmuyor... Ama hiçbir şey tek başına da olmuyor...

Mesela... Fatih Terim önderliğindeki Galatasaray rüya takımı, sadece Terim'le mi oldu... Koskocaman bir hayır... Logo gibi herşey yan yana geldi, güzel bir tablo çıktı.

Hafıza kaybı

Niye aynı tablo şimdi çıkmıyor?

Aziz Yıldırım tek bir oy farkıyla Fenerbahçe'ye başkan oldu. Yani Yıldırım'a oy vermeyecek iki kişi kongreye gelse, belki de Yıldırım bugün o koltukta oturmayacaktı.

Peki bu tesadüf mü? Hayır, bir çalışma ürünü... Ama insanlar bir yerlere geldiklerinde ve yürüdüklerinde aradan biraz da zaman geçince hafıza kaybına uğruyorlar...

Herşeyi kendilerinde görüyorlar.

Yani onlar olmasalar dünya dönmeyecek... Mübarek dünya onların sırtında dönüyor...

Cumartesi gecesi Diyarbakır'da ilginç bir olay yaşandı.

Fenerbahçe özel uçağına binen yayıncı kuruluşun dört elemanından birini, hem de Fenerbahçe'yi kovalayan en fazla emeği geçen muhabiri Deniz'i, Aziz Yıldırım uçaktan indirdi. İşin çirkinliğini yazmak istemiyorum... Bu yüzden de savunmaya geçip, bin tane bahane uydurabilirler...

Yalnız şu bir gerçek... Fenerbahçe başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin hepsi ayrı telden çalıyor...

Murat Özaydınlı ayrı hareket edip konuşuyor, başkan ayrı, diğerleri de ayrı söylüyor...

Uzatmak istemiyorum, sadece bu kadarını yazıyorum...

Şansal'ın ekibinden kimseyi bir daha Fenerbahçe uçağına bindireceğini de zannetmiyorum...

Muhabirimizi uçaktan indiren Aziz Yıldırım, uçağa binmeden önce naklen yayın arabasına binip, Uğur'a pozisyonu oynattırabiliyor. Uğur da onu arabadan indirseydi, şık mı olurdu.

İnmeniz yasak...

Olaya tepki gösteren Rıdvan Dilmen, Melih Şendil ve Oynatalım Uğur'un uçaktan inmek isteme tepkileri çok güzel. Ama THY hostesi ''Eğer inerseniz, bütün uçağın inmesi lazım. Çünkü inen yolculardan birisi bomba koymuş olabilir. İnmenizi o yüzden kabul edemeyiz'' diyor...

Dediği bir yerde doğru, bir yerde de yanlış... Muhabir Deniz'in uçağın içine girdikten sonra Aziz Yıldırım'ın ayağa kalkarak, ‘‘İneceksin arkadaş’’ dedikten sonra inmesinden sonra aynı bombanın konma ihtimali yokmuydu...

Ama Türkiye'de ne bombalar var, herkes heryere koyuyor, sonunda da kendi ellerinde patlıyor.

Bakın arkadaşlar... Hayatta 4.5 denen bir olay vardır. Bu öğretmenin verdiği nottur. O 4.5 bazen kanaate göre 5 olur, bazen de 4. Bu ticari hayatta da böyledir, futbol sahasında da, evlilikte de, arkadaşlıkta da.

O, 0.5'lik kanaat insanları ya adam yapar, ya yapmaz...

Bazen bir oyla, bazen 0.5 ile, hiç farketmez...

Ama ben hayatım boyunca kimsenin kimseye birşey yaptığını görmedim. Kim ne yapıyorsa, kendine yapmıştır.

Dönün arkanıza bakın veya karşıya aynaya bakın...

Arabın sıkıyönetimi

AKRABANIN, akrabaya yaptığını yılan yapmaz derler.. Atasözleri güzel... Uygulayın, hakemlikte de aynı şeyi görürsünüz.. Sezon başı hakeme itiraz, hakemi aldatma, hakeme küfür, rakibi sakatlayıcı pozisyonlar, hücum ederken elle oynama ve rakip tribünleri tahrik etme gibi, ayrıcalıklı futbolcuları belirleyen MHK, hakemlerini uyardı. İcraata başlandı. Bir kaç hafta iyi gitti. Yine bir atasözüyle devam edelim. Arabın sıkıyönetimi üç gün olurmuş... Yine aynı hakemler gibi...

Mustafa Çulcu, Zago'yu atamadı, Selçuk Dereli, Ömer Rıza'ya sarı kart gösteremedi.

MHK de delindi, hakemler de...

Benim bildiğim Bülent Yavuz da bu işi burada bırakmaz... Çünkü ‘‘Ya bunu yapamayanları götüreceğim, ya da...’’ diyordu... Görelim bakalım...

Savunma hazır

SAYIN Tayyip Erdoğan açıklama yaparak, ''Fenerbahçe'ye verilen ceza haksız'' dedi...

Bence bir başbakanın öyle bir cümle telafuz etmesi yanlış... Bakın, Fenerbahçe yönetimi kendini doğru savunabilirse, bu ceza Tahkim Kurulu'ndan döner... Nasıl mı?

Eğer, savunmalarına ‘‘Alın yayıncı kuruluşun kasetlerini seyredin, bizim seyircinin oturduğu yerin sağ tarafına yapılan güvenlik şeridi kadar bir şerit, sol tarafa da yapılsaydı, bu olaylar olur muydu? Burada Trabzon valisinin ve emniyet müdürünün büyük hatası vardır... Onların güvenlik konusundaki vurdum duymazlığını biz ceza olarak çekemeyiz...Ama ne olursa olsun, kendi seyircimizin de tahrik bile olsa, sandalyeleri fırlatması doğru değildir. Bu ihmal ve sonuç ancak para cezasını gerektirir, saha kapatmayı değil’’ derlerse kurtarırlar.

Geçen yıl ‘‘I Love You Şenol’’ diyen, Galatasaray seyircisiyle Tahkim Kurulu ile Disiplin Kurulu ceza konusunda ters düşmüştü. Bakalım yine aynısı mı olacak?

NOT: Bir avuç seyirci, bir camiayı bağlamaz cümlesi kadar saçma şey olmaz... Bal gibi bağlar.


Parti mi? Aday mı?

ANKARA
'dan ayrılaları 2.5 ay oldu... Önceki gün geldim, yine gözlerime inanamadım...

Bu Melih Gökçek denen adam her halde deli... Veya bu zamana kadar gelenler bizi aldattılar, yalan söylediler...

En az 10 tane kavşak açmış, başlama ve bitme süresi iki ay.. Sayamadığım kadarı da devam ediyor...

Bundan sonraki seçimlerde hangi partide olursa olsun oyumu ona vereceğim...

Aslında biz yıllardır Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray takımlarını tutar gibi, partilere oy verdik... Bundan sonra partiye değil, adaylarına oy vereceğim..Milletvekili ve belediye seçimlerinde şahıslara bakacağım...

NOT: Unutmadan, Meşrudiyet Caddesi'ne yaptırdığı hiç bir işe yaramayan, rezalet ve demir üst geçitler, yaptığı güzellikleri çirkinleştiriyor.

10 numara transfer

GEÇEN
gün Rıza Çalımbay ile karşılaştık... Öyle güzel oldu ki, kafamdaki soruyu hemen yapıştırdım...

Rıza, Servet için ne diyorsun. Ne yapar? dedim...

Çünkü bu sorunun Türkiye'deki en doğru muhatabı eski hocası olarak Rıza Çalımbay olmalıydı...

‘‘Erman abi, kendisini çok geliştirdi. Mükemmel bir oyuncu oldu, kim alırsa 10 numara bir transfer yapmış olur...’’ dedi. Demek ki, Fener doğru iş yaptı...

Birinci Ordu el koymalı

GALATASARAY
'ın Olimpiyat Stadı'nda çevre yolundan maça gelene kadar mesafenin uzunluğu yol ve çevre şartları yüzünden gasp olayları başladı. Oynanacak olan Galatasaray- Fenerbahçe maçı eğer hadisesiz, vızıltısız oynanacaksa, Birinci Ordu'nun olaya el koyması lazım. Çünkü polisin gücü ve alacağı önlem bu maçın salimen oynanmasına yeterli değil. Onun için herkes bir defa daha iyice düşünsün.

Dengeler bozulur

BEŞİKTAŞ'ın kadrosu çok zenginleşti, ama bunların hepsi maç başına para alıyorlar. Yoksa Lucescu, herkesi oyuna alıp çıkararak, paraları mı dengeliyor... Ama öbür taraftan da takımın dengesini bozuyor...

Yedek sayısı daha fazla!

PAZAR günü Diyarbakır'dan dönerken, THY uçağı 90 kişilikti, yedek sayısı ise 96 kişi... Orası Türkiye sınırları içinde değil mi?
Yazarın Tüm Yazıları