MAÇA Bodrum’dan kalktım başlama saatinden bir saat önce geldim. UEFA Akredite Merkezi’ni sordum. Dört görevli ayrı yerleri işaret ettiler. Gittim, bulamadım. Sonra beşinciye sordum, sağolsun bana yardım etti. Elimde taşıdığım çantayı da aldı, 5-6 numaralı merdivenlerden çıkarttı. Girişi çadır olan şeref tribününün yanına çıktık.
Orada iki arkadaşa rastladım. Sponsorlardan aldıkları üç bilet varmış, biri gelmemiş onların yanında izledim finali.
Akreditasyon Merkezi’ni sorarken UEFA’dan görevli olanlar vardı. Onlar da aşağı ve yukarı gibi bilmedikleri yerleri işaret ediyorlardı.
Maç başladı. Yarım saat geçti, bir saat geçti, uzatmaya girdik. Maçın sağından, solundan bakıyorum. Üstünden ve altından bakıyorum. Bu geldiğim maç "Kupa 2’nin finali mi?" diyorum. Oynanan futbolu hiç bir şeye benzetemiyorum. Beğenmediğimiz ligimizdeki çok maç bundan daha kaliteli oynanıyor. Aslında, Şampiyonlar Ligi dünyanın en iyi organizasyonu. Bence, Dünya Kupaları’ndan da kaliteli bir organizasyon. Oynanan maçlar da üst düzey. Ama Kupa 2 için bunları söylemek mümkün değil.
Lucescu’nun takımı daha çabuk oyunculardan kurulu. Alman ekibi ekip olarak çok güçlü görünüyor. Ama, top kullanmada Ukrayna takımı daha estetik ve daha çabuk. Nitekim Bremen’in defansının arasına atılan toplar bütün defansın çökmesine sebep oluyor. Ve tek topla gol pozisyonuna giriyorlar. Ukrayna ekibinin attığı iki gol de böyle. Kaçırdıkları da var.
Yanımdaki bir seyirci dedi ki, "Lucescu, ekmek kızartma makinası gibi. Bir, iki, üç" "Nasıl yani?" dedim, "Gol atınca defansa çekilir, ihtiyacı varsa çıkar, yine gol bulursa defansa çekilir" dedi. Ama ben aynı fikirde değilim. Bir futbol takımının öncelikle çok iyi defans yapması lazım. Yiyeceğin bir gol, iki gol atmanı gerektiriyor. Onun için de arkanı sağlam tutacaksın.
Buralarda olmalıydık
UEFA finalinde bu kalitede iki takımı görünce, insan, "Bizim ligimizden neden bir takım yok" diye üzülüyor. Kesinlikle buralarda oynarız ama futbolu bilen, futbolun gereğini yapan, sabırlı olan, akıllı yöneticilerle. Günlük yaşayanlarla, futbolcu menajerlerinin kucağına oturanlarla değil. Onlara teslim olanlarla değil. Maçın hakemi hiç zorlanmadı. Kartlarda cimri davrandı ama uzatmalarda 119. dakikada atılan Bremen golü bence faul değildi. Yani hakem kesinlikle maça tesir etti.
Lucescu’nun takımı futbolun inceliklerini daha iyi yapıyordu, futbolu daha bir güzel oynuyordu. Bremen fiziğe dayalı bir takım. Lucescu’nun kazanması bence haklıydı. Zaten öyle de oldu. Herhalde Lucescu, geçmişteki Galatasaray yönetimine ve Beşiktaş yönetimine bundan daha güzel bir cevap veremezdi.