VAR sistemi uygulanmaya başlamasıyla beraber, oyunun durması, heyecanın azalması gibi bazı eleştirilerin hedefi olmuştu, bir başka sorun da, standart bir VAR uygulaması olmaması, örneğin FIFA’nın Uluslarası organizasyonlarda uyguladığı VAR daha çok İtalya ve Hollanda Liginde uygulanan sisteme, bizim uygulayacağımız sistem ise daha çok Portekiz Liginde uygulanan sisteme benziyor.
İtalya Liginde uygulanan sistemde, yan hakem veya başka bir yetkili tarafından kulaklığına uyarı gelen orta hakem, saha kenarındaki, yüksek çözünürlüklü ekrandan pozisyonun tekrarını seyredip, kararını değiştirebiliyor, bu pozisyonun tekrarı oyunun daha önce durduğu son pozisyona kadar devam edebiliyor.
Sezon başında Hollanda’da oynanan Süper Kupa maçında Feyenoord ile Vitesse karşı karşıya gelmiş, bu maç ilginç bir VAR uygulamasına sahne olmuştu, maçın 56.dakikasında 1-0 geride olan Vitesse takımı, ceza sahası içerisinde kendilerine yapılan faul sonucu penaltı beklemişler, fakat penaltı düdüğü çalmamıştı, bu esnada kontratağa çıkan Feyenoord takımı gol attı, fakat bu gol de ofsayt gerekçesiyle sayılmadı, pozisyona gelen itirazlar sonrası, monitöre giden orta hakem pozisyonu tekrar seyretti. Feyenoord tribünleri kendilerini gole hazırladıkları anda, oyunun en son durduğu ana kadar geri gitme hakkı olan orta hakem Vitesse’nin pozisyonunun penaltı olduğunu farketti ve penaltı kararı verdi. Maçın 2-0 olmasını bekleyen Feyenoordular, bir anda kalelerinde gördükleri penaltı golüyle durumun 1-1 olmasıyla bir hayli şaşırdılar, penaltılara giden maçı Feyenooord penaltılarda 4-2 kazanmıştı.
Bizim uygulayacağımız sistemde buna benzer olaylar yaşanmayacak, bizim sistemimizde maçı yayın aracına benzer bir araçta seyredecek olan 2 tane faal ya da eski hakem, orta hakemi uyararak yanlış karar verdiğini ya da pozisyonu atladığını söyleyecekler. Orta hakemin pozisyonu tekrar izleme şansı yok, yani gözlerine değil, minibüsteki video yardımcı hakemlere göre kararını değiştirecek.
Daha önce yaşadığımız kale çizgisi yardımcı hakemler uygulaması, bize yetki paylaşımının, pek de iyi sonuçlar ortaya çıkarmadığını göstermişti. Bizim ülkemiz gibi (ki o kadar kötü maç yönetimleri yapıyorlar ki bu konuda maalesef spor medyasına ve kamuoyuna bazen hak vermemek mümkün değil) hakem kararlarının; taktikten, stratejiden, oynanan oyundan fazla konuşulduğu ülkelerde, işin içine, orta hakemin kararını değiştirme yetkisi olan bir başka hakem koyduğunuzda, bu tartışmalar daha da katlanacak. Buna önlem olarak, video yardımcı hakemler tartışmalı pozisyonlara karışmayacak, sadece çok net pozisyonlarda, orta hakemi uyaracak, bu da gayet muallak bir ifade, tartışmalı pozisyon örneğin 5-10 cm’lik bir ofsayt kararı tartışmalı mıdır? Korkarım ki ülkemizde uygulanacak sistem Portekiz Liginin de gerisinde olacak, sezonun ilk haftalarında oynanan Benfica – Portimonense maçında video hakem, krtik bir ofsayt pozisyonunda gol iptalini vermiş ve böylece Benfica sahasında 10 kişi kalmış Portimonense karşısında 2 puan kaybından kurtulmuştu.
Ülkede futbolu yöneten tüm kurumlar, gerçekten adil bir VAR sistemi istiyorlarsa, tüm sorumluluğun orta hakemde olacağı, gerektiğinde kenara gelip, pozisyonları tekrar seyredebileceği İtalya Ligindeki sistemi uygulamak zorundadırlar, şu an denemesi yapılan sistemin, hakem hatalarını ve hakem tartışmalarını ortadan kaldıracağına inanmak, çocukça bir hayaldir.
Geçmiş yıllarda güzel bir avuntumuz vardı. Gençlerimiz çok yetenekli U17, U19, U21 takımlarımız Avrupa’nın zirvesine çıkıyor, bu gençleri A Takıma geçiş sürecinde iyi organize edemiyor ve kaybediyoruz diyorduk. Kısmen doğru bir tespitti bu, fakat geldiğimiz noktada artık alt yaş gruplarında da eski başarılarımızdan çok uzak olduğumuzu görüyoruz.
Hindistan’da yapılan ve önümüzdeki hafta sonu İngiltere – İspanya finaliyle sona erecek olan U17 Dünya Kupasına katılan takımımız da beklentilerin çok uzağında kalarak grubun en zayıf ekibi Yeni Zelanda ile berabere kalıp, Paraguay ve Mali’den 3’er gol yiyerek grubunu son sırada tamamladı ve kupaya çok erken veda etti. Ülkemizdeki yayıncı TRT Spor bile o kadar umudu kesmişti ki takımımızdan, matematiksel olarak en iyi grup 3.leri arasına girme şansının devam ettiği Paraguay maçının canlı yayını yerine, Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turunu yayınlamayı ve Paraguay maçını da banttan yayınlamayı tercih etti.
U-19 takımımıza baktığımızda en son 2011’de Avrupa Şampiyonasına katılabilmiş ve gruptan çıkamamıştı. Son 5 yıldır en büyük başarımız da 2013 Akdeniz Oyunlarında final oynayıp, Fas’a kaybetmek. U-19’un devamı olan U-20 milli takımımız 2013’de ülkemizdeki Dünya Şampiyonasına ev sahibi olarak katılmış, gruptan 2.olarak çıkmış fakat son 16 turunda Fransa’ya 4-1 yenilerek elenmişti.
Daha önceki yıllarda Ümit Milli Takımı olarak adlandırılan U-21 takımımızda da istikrarlı bir başarısızlık söz konusu, Abdullah Ercan yönetiminde 2 Avrupa Şampiyonası Elemesini geçemeyen gençlerimiz, 3.Avrupa Şampiyonası için de bileti ilk 3 maçta sadece 2 puan alarak büyük oranda kaybetti. Özellikle deplasmanda 1-0 öne geçtiğimiz Güney Kıbrıs maçını kaybetmemiz, son derece dramatik ve üzücüydü; açıkçası bu noktada daha ağır şeyler yazmamak da benim için gayet zor. 5 yıldır U-21 takımının başında olan Abdullah Ercan ile ne kadar daha devam edilir, bu takımın iç saha maç yayın haklarını alan A Spor bu maçları ne kadar daha yayınlamaya devam eder, bunları süreç gösterecek.
A Milli Takımın halini de zaten herkes biliyor onları anlatmaya gerek yok, peki Türkiye Futbol Federasyonu bu durum için ne tedbir alıyor? Lucescu yabancı sınırını bahane edebilir, peki bizim alt yapılarımızda da mı yabancı oyuncular oynuyor? Biz alt yaş gruplarında 10 yıldır kafamızı kaldıramaz noktaya geldik, Abdullah Ercan’a 5 yıldır hangi gerekçeyle A Milli Takımın hemen bir altındaki takımımız teslim ediliyor, U-21 Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonasına katılmak için oynadığı son play-off’un üzerinden 9 yıl geçmiş. (Hami Mandıralı Teknik Direktörlüğünde Belarus’a elenmiştik) katılabildiğimiz tek Avrupa Şampiyonası ise 2000 yılındaydı ve grupta 3 maçımızı da kaybederek, sonuncu olmuştuk.
TFF, son dönemde gittiği her kulüpte başarısız olarak ayrılmış, basın toplantılarındaki tuhaf hareketleriyle iletişimi sıfıra yakın bir isim olan Tolunay Kafkas’ı TFF Futbol Gelişim Direktörü ve Genç Milli Takımlar Sorumlusu görevine getirerek neyi amaçlıyor? neyi düzeltebileceğini düşünüyor? anlamak mümkün değil. Çocukluğumda A Milli Takımda seyretmekten büyük keyif aldığım Abdullah Ercan, Tolunay Kafkas, Hami Mandıralı gibi Trabzonspor menşeili eski futbolcuların devamlı alt yaş gruplarında görev almaları belki bir nebze anlaşılabilir. Peki bu kişilerin herhangi bir kulüpten teklif alınca buraları bırakıp, o kulüplere gitmeleri, o kulüplerle de yolları ayrılınca, tekrar federasyon bünyesine farklı bir göreve geri dönmeleri, son 10 yıldır bu yaş gruplarındaki büyük başarısızlıkta önemli bir sebep olamaz mı?
Kağıt üzerinde özerk olan Federasyonun Başkanı bu kadar başarısızlığa ve kötü yönetime rağmen o koltukta oturmaya devam ediyor, çünkü göreve geldiği etkinliği bir seçim olarak görmemiz mümkün değil, aynı şeyler Basketbol Federasyonu için de geçerli değil mi? ülkemizdeki federasyonların özerkliğinin kağıt üzerinde kalması, kulüplerin devamlı devlet, maliye bakanlığı kapısında vergi affı dilenmeleri ile ortaya çıkmış çarpık bir sistem, işte bu sistem bize birkaç yıl önce PTT Genel Müdürünün, Tenis Federasyonu Başkanı da olabileceğini göstermişti. Sistemin bozuk olduğu yerde, direksiyona kimi oturtursanız oturtun tam randıman alamazsınız, belki çok iyi bir şöför ile daha az hasarlı bir yolculuk mümkündür ama hasar kaçınılmazdır.
Süper Ligimizin takımlarının maç formalarına bakın bir hafta sonu, bakalım kaç tanesinin formasında göğüs reklamı var? bir okurumun dikkatini çekmiş Süper Lig amblemi (patch) yok bu sezon formalarda diye, bugün Avrupa’nın üst düzey liglerinin tamamında, Avrupa Kupası maçlarında o organizasyonun patch’ı bulunur. Hatta Hollanda gibi bazı üst düzey A Milli Takımlarının formaları oynadıkları maça özeldir ve amblemlerinin altında kendi ülkelerinin ve rakibin bayrakları bulunur, ülkemizde de son dönemde gitgide artan forma koleksiyonerleri için patch meselesi ufak bir detaydan fazlasıdır.
İlk gece son finalist iki takımdan Cleveland Cavaliers, Boston Celtics’e karşı, Golden State Warriors da Houston Rockets’e karşı sahaya çıktı. S Sport’un Açılış Gecesinin “Opening Night” bu iki maçını da arka arkaya canlı yayınlaması uzun ve uykusuz bir gece demekti.
Maalesef ilk maç olan Cleveland – Boston maçının henüz ilk çeyreğinin yarısı bile geride kalmamışken, Boston Celtics’in yeni transferi Gordon Hayward’ın ayak bileği kırılarak ters döndü, bu da bütün keyfi kaçırmaya yetti. Hayward maalesef uzun bir süre parkelerden uzak kalacak, belki de açılış gecesinden bu sezonu kapatacak.
Gecenin ya da belki sabahın demeliyiz diğer maçında son şampiyon Golden State’in sahasında Houston’a karşı son çeyreğe 13 sayı önde girmesine karşı kaybetmesi, sezonun keyifli ve sürprizli geçebileceğinin sinyallerini verdi, yine de şampiyonluk için yine Golden State 1, Cleveland 2 numaralı aday olmaya devam ediyor.
NBA maçları sezon boyunca S Sport ile D-Smart platformunda yayın yapan NBA TV’den canlı olarak yayınlanacak. Bu sezon Tv 8,5 şifresiz maçlar için henüz bir girişimde bulunmadı. Euroleague gibi NBA’in de bu sezon henüz şifresiz yayıncısı bulunmuyor.
DIGITURK’TEN YENİLİKLER
Bein Medya Grubu’nun satın aldığı Digitürk’te değişim devam ediyor.
Basketbol Süper Liginin tüm maçlarının canlı yayınlanmasıyla beraber haftada 6 Süper Lig maçını canlı yayınlayan Bein Sports; daha önce yollarını ayırdığı Murat Murathanoğlu ile yeniden anlaştı, ayrıca ülkemize gelen ilk Avrupa Kupası olan Koraç Kupasının kazanılmasında büyük rolü olan Efes Pilsen’in efsane pivotu Tamer Oyguç da Bein Sports’un yeni transferlerinden birisi oldu.
Son maçlara 3.sırada giren ABD, deplasmanda son sıradaki Trinidad Tobago karşısında alacağı 1 puanla Rusya 2018 Dünya Kupasına doğrudan vize alacaktı, fakat 2-1 kaybettikleri maç, onlardan Play-Off umudunu da almış oldu. Son maçlara ABD’nin 2 puan gerisinde giren takımlardan ilk yarıları geride kapatmalarına rağmen, Kosta Rika’yı yenen Panama 3.sıraya çıkıp Rusya’ya doğrudan bilet alırken, Meksika’yı yenen Honduras da averajla 4.sıraya çıkarak Play-Off hakkı kazandı. Honduras’ın Play-Off’ta rakibi Avustralya olacak.
32 yıl sonra ABD’nin ilk kez bir Dünya Kupasının dışında kaldığı gecenin sonunda, tarihinde ilk kez Dünya Kupasına katılma hakkı kazanan Panama’da Devlet Başkanı Juan Carlos Varela Çarşamba gününü milli tatil ilan etti.
Güney Amerika’da ise son Dünya Kupası finalisti Arjantin 6.sırada yani play-off potasının dışındaydı. 4 ve 5.sıradaki Kolombiya ve Peru’nun birbirleriyle oynaması, 3.sıradaki Şili’nin de Brezilya deplasmanına gitmesiyle beraber, galibiyet halinde play-off’u, Şili’nin puan kaybıyla da doğrudan Dünya Kupasını garantiliyordu. Ekvador deplasmanında, Messi’nin hat-trickiyle 3-1 kazanan Arjantin, ezeli rakibi Brezilya’nın Şili’yi 3-0 yenmesiyle doğrudan Dünya Kupası bileti almış oldu. Son Copa Amerika şampiyonu Şili ise Peru – Kolombiya maçının 1-1 berabere bitmesiyle 3.sıradan 6.sıraya inerek play-off biletini de kaçırdı. Maç sonrası Arturo Vidal Milli Takımı bıraktı. Mevcut sonuçlarla iddasız son sıradaki Venezuella’yı kendi sahasında yenmeyi başaramayan Paraguay da büyük hayal kırıklığı yaşadı. Sahalarında 1-0 kaybettikleri maçı kazanabilseler, Peru’nun yerine Kıtalararası Play-Off hakkı kazanacaklardı. Peru’nun Play-Off’taki rakibi Yeni Zelanda olacak.
Böylece kendi kıta turnuvalarını kazanan takımlardan Afrika Uluslar Kupası Şampiyonu Kamerun’dan sonra, Güney Amerika kıtasının turnuvası Copa America Şampiyonu ve bu yaz yapılan Konfederasyon Kupası finalisti Şili’nin de Dünya Kupası dışında kalması ilginç bir tablo oluşturdu.
Çılgın Salı gecesinin, birbirinden heyecanlı karşılaşmalarını hiçbir Türk televizyonu yayınlamayı akıl edemedi ya da tercih etmedi, futbol severler çareyi yine internette buldular.
ŞAMPİYONLAR LİGİ ADRES DEĞİŞTİRECEK Mİ?
Ligin ilk maçı Çarşamba günü Cumhurbaşkanlığı Kupasında karşılaşan son şampiyon Fenerbahçe ile Banvit arasında Cumartesi günü 13’de oynanacak ve Bein Sports3’den canlı yayınlanacak.
Bu sezon yapılan yayın anlaşmasıyla beraber, Basketbol Süper Ligindeki tüm karşılaşmalar canlı yayınlanacak, bu da basketbol severler için özellikle hafta sonlarını ekran başında geçirmeleri anlamına gelebilir.
Buna göre Cumartesi 4 ve Pazar günü 4 ayrı saatte oynanacak 8 maçın (Avrupa Kupaları programına göre bazı maçların Pazartesi gününe kaymasıyla, ufak değişiklikler olabilir fakat temel prensip bu olacak) 6sını Bein Sports ve 2sini NTV Spor canlı yayınlayacak. NTV Spor’un yayınlayacağı maçların saatleri Cumartesi günü 17:00 ve Pazar 15:15
İlk haftanın yayın programı ise şu şekilde oluşacak :
Cumartesi 13:00 Fenerbahçe – Banvit (Bein Sports 3)
Cumartesi 15:15 Eskişehir Basket – İstanbul Bş. Bld. (Bein Sports 3)
Cumartesi 17:00 Galatasaray – Gaziantep Basketbol (NTV Spor)
Epirden Hoca sıkıntılıydı; dönemin Voleybol Federasyonu Başkanı Özkan Mutlugil yaptığı muhalefetten hiç hoşlanmıyordu. Bırakın voleybola verdiği emeklere saygı gösterilmesini, şeker hastalığı ve 60lı yaşları hiçe sayılıp, katılmaya çalıştığı basın toplantılarından yaka paça dışarı atılıyor adeta tartaklanıyordu. Bunlar yetmezmiş gibi Özkan Başkan mahkeme kararı çıkartıp, kurucusu olduğu voleybol-e web sitesine erişimi engellemişti. Adliye koridorlarındaki çabalar boşa çıktı, siteye bir daha erişim sağlanamadı, site yoluna evoleybol.com olarak devam etti.
Olimpik bir spor olan, yaz olimpiyatlarında madalya dağıtılan Plaj Voleybolu bugün ülkemizde belli bir noktadaysa, bunda 90lı yılların başından itibaren Epirden Hoca’nın başlattığı turnuvaların ve Antalya’yı bir Plaj Voleybolu merkezine çevirmesinin payı büyüktür. Önce Akdeniz, sonra Ege plajlarını karış karış gezmiş, titiz bir mühendis gibi en ince ayrıntılarla nerelere öncelik verileceğini, nerelerin gelişime açık olduğunu saptamıştır. 90lı yılların başında iki elin parmaklarını geçmeyen Antalya’daki plaj voleybolu sahaları bugün 3 haneli sayılara çıkmıştır. Hoca Eskişehir gibi denize kıyısı olmayan şehirlerde bile AVM otoparkına plaj kumu taşıyıp, uluslararası turnuva düzenlemiştir.
Son nefesine kadar voleybolun daha iyi yerlere gelmesi için çabaladı Hasan Uğur Epirden. Devamlı yeni fikirler, çıkış yolları arayan bir isim olarak, federasyonları, yöneticileri, kurulları sorguladı, sorular sordu. Sorduğu sorulara cevaplarını alamadan, yazacağı yüzlerce yazı, düzenleyeceği onlarca turnuva varken, en sevdiği takım olan Kadın Voleybol Milli Takımının Avrupa Şampiyonasında ilk maçına çıkacağı gün kötü haberiyle üzdü sevenlerini, çok iyi bir hayvansever, bir cumhuriyet sevdalısıydı.
Camiadaki küslükleri bitirmek istediğini söyleyen Mehmet Akif Üstündağ federasyonu, belki de tüm yöneticileri Azerbaycan’da Avrupa Şampiyonasında olduklarından, cenazesine bir çelenk bile göndermediler; yıllarca sporcu, antrenör, organizatör, yönetim kurulu üyesi, vekaleten federasyon başkanı olarak hizmet ettiği camianın ülkemizdeki en büyük çatı kuruluşu olarak. Neyse ki TMOK daha vefalı çıktı, 2 dönem Milli Olimpiyat Komitesi üyeliği yapan Epirden Hoca’yı unutmadılar.
TRT SPOR’DA VOLEYBOL DOLU BİR YIL
Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonasında Çeyrek Finale geldik. Filenin Sultanları biraz tökezlese de çeyrek finale ulaşmayı başardı. Rusya mağlubiyeti beklenen tölare edilebilecek bir mağlubiyet olmasına rağmen, bu maçın bitiminden 16 saat sonra Bulgaristan maçının programlanmış olması turnuvanın cilvesi ve biraz da tuhaflığıydı. 4 setlik Rusya maçının üstüne bir uyku ve kahvaltıyla neredeyse hemen çıkılan Bulgaristan maçında 2-1 öne geçsek de yorgunluk ön plana çıktı.
Neslihan, Natalia Hanikoğlu, Aysun Özbek, Esra Gümüş gibi başarılı sporculardan oluşan kadro hazırlıklarına son hız devam ederken; turnuvaya 8 gün kala büyük bir şok yaşarlar. 11 Eylül’ü 12 Eylül’e bağlayan gece Baş Antrenör Deniz Esinduy kalp krizi geçirir ve hayatını kaybeder.
Kalan kısıtlı sürede yeni bir hoca bulmak ve o hocaya takım emanet etmek imkansızdır. Takım Yardımcı Antrenör Reşat Yazıcıoğulları’na teslim edilir. Psikolojileri bozulma noktasına gelmiş, bu büyük şoku yaşayan genç yaştaki kızları toparlar ve 20 Eylül’de Romanya karşısına çıkartır Reşat Hoca; çok rahat bir galibiyetin ardından arka arkaya set dahi kaybetmeden Sırbistan&Karadağ, Rusya ve Slovakya’yı yenerek grupta ilk 2’yi, turnuvada ise yarı finali garantilerler. 5.gün 3-2 kaybedilen Almanya maçına rağmen; yarı final maçı kahvelerde bile izlenir. Türk halkı yıllar sonra Voleybolu bu kızlar ve hocaları sayesinde yeniden keşfetmiştir. Çapraz grubun lideri Hollanda’yı da yarı finalde 3-0 yenen kızlarımız Avrupa Şampiyonası finaline ulaşırlar. Glinka’nın harika performansına karşı koyamaz ve Avrupa Şampiyonluğunu Polonya’ya kaptırırlar.
Turnuva esnasında “Filenin Sultanları” lakabını alan kızlar, 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonasındaki Erkek Basketbol Takımına benzer bir havayı hepimize yaşatırlar ve o günden sonra Türk Milli Kadın Voleybol Takımı Avrupa’da ve Dünya’da söz sahibi olan, tanınan bir takım haline gelir.
Bu jenerasyonun verdiği ilhamla beraber; Eczacıbaşı, Vakıfbank başta olmak üzere kulüpler adeta oyuncu fabrikası gibi çalışıp, parkeye devamlı yetenekli genç oyuncular kazandıracaklardır. Bu takım sadece parkede harika işler yapmakla yetinmez, ahde vefaya da önem verir. Turnuva öncesinde hayatını kaybeden Deniz Esinduy’un ailesine kazanılan ödüllerin %10’u verilir, aile borçlarından kurtarılır.
Reşat Yazıcıoğulları, milli takım mucizesinin yanı sıra aynı günlerde Kocaelispor Kadın Voleybol takımıyla da harikalar yaratmaktadır. Takım Avrupa Şampiyonasındaki başarısının ardından Japonya’da Dünya Şampiyonasına katılır. Dünya Şampiyonasında 15 takım arasında 9.olan kızlar; “Ata’nın Kızları” olarak da anılmaya başlarlar. Dünya Şampiyonasındaki İtalya maçı 10 Kasım gününe denk gelir. Yerel Saat ile 16:05; TSİ 9:05’te Reşat Yazıcıoğulları mola ister; molada hiçbir şey konuşmaz. Bütün teknik heyet ve sporcular Atalarına saygı duruşunda bulunurlar; tam da Türkiye’nin neredeyse her metropolünde sirenler çalarken.
Reşat Hoca’dan sonra Filenin Sultanlarında İtalyan Hocaların dönemi başlar; Chiappini, Motta ve Barbolini; Mehmet Bedestenlioğlu’nun birkaç aylık görevi dışında Türk Kadın Voleybolunun yaklaşık 10 yılına damga vururlar.
Motta hocalar arasında en başarılı olanıdır. 2011 Avrupa Şampiyonasında İtalya, Rusya gibi devleri yenerken; yarı finalde turnuvayı şampiyon olarak bitirecek Sırbistan’a Belgrad’da 3-2 kaybeder. 3.lük maçında ise İtalya’yı bir kere daha yenerek Bronz madalyayı kazanır.
Konunun geldiği en ilginç boyutlardan biri de, sosyal medyada başlayan “Yabancı Sınırı Gelirse Digitürk (Bein Sports) üyeliğimizi iptal ettiririz” konusuydu.
Cem Uzan’ın Teleon televizyonunun aldığı yayın ihalesi, henüz 1 sezonu dolduramadan, ödemelerin yapılmadığı gerekçesiyle iptal edildiğinden beri 17-18 yıldır aralıksız Süper Lig maçlarını yayınlayan, bu sene 1.Lig maçlarını da, yayın yelpazesine ekleyen Digitürk; bugüne kadar 3 Temmuz sürecinden, hakem hatalarına kadar her yanlışın faturasının kesildiği kurum oluyor. Her dönem hakem hataları, federasyon kurullarının adaletsiz cezaları, maçların başlama saatleri ve günlerinin planlamaları, tuttukları takımların kötü performanslarının cezasını Digitürk’e kesen milletimiz, yabancı sınırında da faturayı Digitürk’e kesti.
Federasyon biraz aklını başına alsın, ne Digitürk’ten başka hatırla, gönülle de olsa bu paraları verecek yayıncı ne de 90lı yıllardaki gibi 3-4 yabancı sınırı olan takımları seyretmek için o kutuları satın alacak müşteri bulamazsınız bu saatten sonra, böyle radikal geri dönüş yapmaya kalkarsanız.
FUTBOLUN KATİLİ SON ADAM KURALI
FIFA belli dönemlerde futbol oyun kurallarında değişikliğe gidiyor, kuralların değişiminde Britanya Federasyonlarının ağırlığından önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Umarım en kısa dönemde bu kurul, şu an uygulanan “Son Adam” kuralını da gözden geçirmeyi ihmal etmez.
Son dönemde Avrupa, Asya, Afrika, Güney Amerika, Kuzey Amerika – Karayipler Dünya Kupası Elemeleri ve 4-5 farklı ligde seyrettiğim maçlarda gözüme çarpan olay, sağ ya da sol kanattan kontratağa çıkan oyuncu rakibini geçiyor, geçtiği anda 3e 1 kalacakken, geçtiği oyuncu arkadan yaka paça, formasına yapışıp bu futbolcuyu düşürüyor ve sarı kartla yırtıyor. Kurala göre futbolcu rakibini geçip, 3e 1 hücum etse bu bariz gol şansı olarak değerlendirilmiyor, bence bariz gol şansı yerine muhtemel gol şansı diye yeni bir tanımlama getirilse, %50 civarında gol olma şansı olan pozisyonlarda, bu faullere direkt kırmızı kart verilirse, oyun çok daha keyifli hale gelebilir.
Bir de son dakikalara avantajlı giren takımın oyuncularına sürekli giren kramplar, yerden kalkmayan, taç atışı kullanmak için nazlanan futbolcular, sarı kart yiyene kadar aut atışı kullanmayan kaleciler günümüz futbolunda kabul edilemez noktaya geldi.