Mali disiplin yükü sadece Ağbal'ın omuzlarında

MOTORLU Taşıtlar Vergisi’ndeki (MTV) yüzde 40 oranındaki vergi, tepkiler üzerine düşürülecek ama mali disiplinin ne olacağını kimse konuşmuyor.

Haberin Devamı

Gerek torba yasa öncesi yapılan, gerekse vergi oranı tartışmalarından anlıyoruz ki; mali disiplinin yükü sadece Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın omuzlarına kaldı.

Yapılan vergi zamlarının doğru olup olmadığı tartışmalarını bir yana bırakarak olaya bakmaya çalışalım.

Hükümet içindeki eğilim, öğrendiğimiz kadarıyla, “2018 yılında mali dengeleri biraz toparlayalım, yoksa 2019 yılındaki seçimler için kullanacak imkanımız olmaz” şeklinde.

Mevcut gidişattan ekonomi yönetiminin de tedirgin olduğu, Başbakan Binali Yıldırım’ı da ikna ederek, böyle bir paket hazırlandığını öğreniyoruz.

Burada en dikkat çekici yönlerden biri ise mali disiplin konusundaki ısrarın daha çok Maliye Bakanı Naci Ağbal’dan gelmiş olması. Daha önce Ali Babacan’ın Başbakan Yardımcılığı döneminde, harcama eğilimleri baskın olduğunda, Maliye’den önce Babacan devreye girip, Başbakanı ikna ederek mali disiplini koruyacak dengelerin sağlanmasına çabalardı.

Ekonomi bürokratları Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in, geçmişteki Babacan’ın rolünü tam olarak yerine getiremediği görüşündeler. Tabi ki o dönemle şimdiki dönem arasında, tüm yetkilerin tek elde toplanmış olmasının yarattığı bir değişiklik de sözkonusu.

Özet olarak; her şeyden önce harcamaların kısılması, ille yeni kaynak gerekirse bunun daha doğru tercihlerle temin edilmesi imkanı var ama siyasi tercihler bunu engelliyor.

Bakan ve bürokratların bu noktada fazla bir inisiyatifi kalmadı. Belirlenen çok dar bir alanda mali disiplin korunmaya çalışılıyor.

Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Naci Ağbal dahil, kimse bu temel harcama tercihlerini değiştiremiyor. Gelir konusunda da Bakan Ağbal belirlenen kısıtlar çerçevesinde yeni kaynak yaratarak, mali disiplini yeniden kurma çabasında.

Son vergi tartışmaları sırasında da yine bunu üstlenen tek başına Bakan Ağbal oldu, diğer bakanlardan kimse çıkıp da “Bu gerekliydi” bile diyemedi.


DEĞİL FAİZ İNDİRMEK…
Halbuki herkes biliyor ki; böyle bir dönemde önce yatırım harcamalarını kısmak gerekiyor.

Yine herkes biliyor ki; başta daha önce planlanan rant vergisi olmak üzere, önce vergilendirilmeyen kesimlerden, örneğin emlak sektöründen vergi alınması gerekiyor. Ama buna siyasi tercih izin vermiyor.

Öyle olunca da kaynak sıkıntısı artıyor, Maliye de yine, zaten yüklü vergi aldığı alanlara yükleniyor. Akaryakıt, sigara ve alkolde sınırlara gelindiği için de vergi alınacak büyük kalem olarak otomobile yükleniyor.

Doğru değil ama mecburen buraya yüklenilmişti, şimdi ne olacak göreceğiz.

Bakan Ağbal bu önlemlerle Merkez Bankası’na yüklenilmesini önlemek istediklerini söylemişti. Çünkü uzun zamandır gevşeyen mali disiplinle birlikte “Hem mali hem parasal açık, yani çifte açık kötü olur” yorumları yoğunlaştı.

İşte mali disiplinin değeri, şimdi bu nedenle çok daha yüksek.

Mevcut süreçte enflasyonun yükselmeye devam edip, tek haneye dönme beklentisinin zayıfladığı, üstüne yine faiz indirme baskısının gündeme geldiğine şahit olduk.

Merkez Bankası’nın 26 Ekim’de Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz indirme kararı vermesi, son enflasyon rakamlarından sonra, artık neredeyse imkansız. Buna rağmen faiz baskısı ise sorunları büyütebilir.

Küresel eğilimler, iç ve dış politika gelişmeleri, değil faiz indirmek, önümüzdeki dönemde Merkez Bankası’nı faiz artırmak zorunda bırakabilir.

Yazarın Tüm Yazıları