ÇUKUROVA Grubu'nun, yabancı ortak Sonera'nın büyük tepkisine rağmen, Digiturk'ü Turkcell bünyesine katmak istemesinin ardında, 'Digiturk'ün büyük borçları'nın yattığı öğrenildi.Grubun Digitürk'ün borçlarını ödeyebilmesi için Yapı Kredi Bankası'ndaki mevcut kredinin yenilenmesini, üzerine bir de yeni kredi açılmasını istediği, BDDK'nın bu isteğe karşı çıkarak reddettiği, bunun üzerine Grubun Turkcell'de karar aldırıp, Digitürk'ü Turkcell bünyesine almak için girişimlere başladığı belirtiliyor.Digitürk'ün yüzde 65 oranındaki hissesi Yapı ve Kredi Bankası'na ait bulunuyor. BDDK'nın Çukurova Grubu'yla 2003 Ocak sonunda yaptığı protokol uyarınca, Gruba, 'Bir yıl içinde parasını ödeyerek, Yapı Kredi'deki Digitürk hisselerini satın alma hakkı' tanınmış. Gruba tanınan bu imkanın Bankayı zarara uğratmaması için de, dolar bazında belli bir ödeme formülü oluşturulmuş Çukurova Grubu Digitürk'ün, özellikle Futbol Federasyonu'na maç yayınları nedeniyle yüklü borcu olduğunu belirterek, Banka'dan kredi talebinde bulunmuş. Bunun üzerine BDDK, 'Eğer Digiturk'ü satın alma hakkınızdan vazgeçtiğinizi, yani artık almayacağınızı resmi olarak taahhüt ederseniz Banka kredi talebinizi görüşebilir, aksi takdirde böyle bir kredinin imkanı yok' demiş. BDDK yapılan bu protokolle Yapı ve Kredi Bankası'nın grup kredilerini de kesmişti.Grup Digiturk'teki hisseleri satın alma hakkından vazgeçmek istememiş. Borcunu ödeyecek imkanı bulamayınca da, şirketi Turkcell'e aldırarak, darboğazdan kurtarma girişimi başlatmış.Grubun Digiturk'teki yüzde 65 oranındaki hisseyi alabilmesi için kendilerine tanınan süre 2004 Ocak sonunda doluyor. Yine Grubun, yapılan protokol uyarınca Ocak sonunda, Pamukbank nedeniyle oluşan borçları nedeniyle yaklaşık 200 milyon dolarlık ödeme yapması gerekiyor. Yani Ocak sonu Grubun kader tarihi olacak. Grup yetkilileri bir süredir Hükümet nezdinde yeniden girişimler başlattılar. Bu tarihe yaklaştıkça Grubun kulis çalışmalarının hızlanması bekleniyor. Yani; AKP Hükümeti'nin batık bankalar konusundaki 'sınav tarihi' yaklaşıyor...YABANCI TÜMÜYLE VAZGEÇERSonera'nın Çukurova Grubunun bu girişimine karşı çıkıyor ve zor durumda olan Digiturk'ü kurtarmak için, ortağı olduğu Turkcell kanalıyla yapılan girişimi engellemeye çalışıyor. Ancak Grubun bu niyetinden vazgeçmediği, Aralık sonunda genel kurul toplama kararıyla ortaya çıktı.Hem bankacılık kesiminde, hem Ankara'da bürokrasi çevrelerinde Turkcell'in bu girişimi yoğun tartışma konusu. Sonera'nın hassasiyetinin Hükümete de iletildiği ve Çukurova Grubu'nun bu girişiminin engellenmesinin istendiği biliniyor. Herkesin üzerinde mutabık kaldığı konu ise 'Telsim'deki yabancı ortak Motorola'nın ardından şimdi de Turkcell'de yabancı ortak Sonera'ya karşı yapılacak bu hareketin, yabancı sermayenin önünü tümünü tıkayacağı'. Grubun bu girişimi gerçekleştiği takdirde, yani Turkcell'in Digiturk'e sahip olması halinde, bir anlamda 'Türk özel sektörü yabancı ortağını çağırıp, bulduğu ilk fırsatta kazıklıyor, yönetimler de buna göz yumuyor' imajı iyice pekişecek.Yani Hükümetin sınavı, aynı zamanda yabancı sermaye konusunda da...Dokunulmazlar hortumu önleyebilir mi?CHP geçtiğimiz hafta yolsuzluklar gündeme geldiğinde, baştan beri yaptığı çağrıyı bir kez daha tekrarladı: 'Milletvekili dokunulmazlığını kaldıralım'. Çok yerinde ve zamanında bir çağrı...Çünkü 'hortumcu yasası' adıyla politikacı, elini yine bankacılığın içine sokmak istiyor...Politikacılar, batığın büyük bölümü olan kamu bankalarında, bu batığa neden olan görev zararlarına imza atmışlar, olmadık kişilere banka satma, devretme kararlarını imzalamışlar, yani şimdi 'alalım' dedikleri paraları, bizzat elleriyle vermişler. 'Bunlar eski politikacılardı' denmez, hepsinin kaygısı aynı. Kaldı ki; o imzayı atanların bir kısmı, belki şimdi de Hükümette...Bu tasarıyı hazırlayan Adalet Bakanı'nın TBMM'de Cumartesi günü söyledikleri ve komisyonda tartışılanlar da, aslında durumu ve getirilmeye çalışılan tasarının, politikacıya yeniden bankalar konusunda yetki verilmesinin, ne kadar sakıncalı olduğunu ortaya koyuyor. Bakan, batık banka patronlarının VIP salonundan geçtiğini, çaldıklarının bir bölümü ile okul yaptırdığı için madalya sahibi olmasıyla bu hakkı kazandığını, ayakkabısının memurun bir maaşı kadar olduğunu söylüyor. Çok doğru söylüyor ve bunlardan paranın mutlaka alınması gerekiyor.Eğer Bakanın kastettiği kişi dünkü Milliyet Gazetesi'nin söylediği kişi ise Bakanın, komisyonda sorulan 'Başbakan seçim gezilerini neden bu patronun helikopteriyle yaptı, bütün banka patronlarını da alıp Bozöyük Zirvesi yaptı' sorusunun yanıtlanması gerekmez mi?O kişinin Başbakanla, bakanlarla son dönemde de sık sık toplandığını biliyor musunuz? Buralarda ne konuşulduğu hakkında basına hiç bilgi verildi mi? Bakan Cem Uzan ile görüştüğünü, Uzan'ın açıklaması üzerine kabul etti. Acaba bu toplantıda sadece 'paranızı ödeyin' tartışması mı oldu? Sadece bunlar değil, diğer batık banka patronları da sık sık Hükümetle konuşmaya başlamadı mı? Acaba bu toplanmalarda neler konuşuluyor? Bu talepler niye getirilen taslaktan sonra arttı? Acaba bağımsız kurumlara söz geçiremeyenler, top politikacının eline geçince mi hareketlendi?Yani asıl soru şu; 'Dokunulmazlar, yani yaptıkları işler nedeniyle yargılanmayacak olanlar, gerçekten hortumu engelleyebilir mi, yoksa başka amaçları mı var?' Dokunulmazlığı kaldırın, alın politikacıya batık bankalarla pazarlık yetkisini, o zaman tamam... Veri açıklamaları gecikmeye başladıGEÇTİĞİMİZ hafta, ciddi bankacılar ve iktisatçılarını tedirgin eden bir gelişme yaşandı. Hazine her zaman ilk iki işgünü, en fazla üç işgünü geçtikten sonra aybaşında açıklanan bir önceki aya ait nakit dengesi açıklamalarını bu kez geciktirdi. Bu da dediğimiz kişileri rahatsız etti.Çünkü piyasa ekonomisinin olmazsa olmaz koşullarından biri veriler. Bunların zamanında açıklanması, bu verilere güvenin olması, temel koşullardan biri. Çünkü bankacılar o verilere göre değerlendirme yapıyor, gelişmeleri irdeliyor plan yapıp, yatırım kararı alıyorlar...Artık kurumsallaşan 'hızlı ve sağlam veri açıklaması'nda da geri adım düşünülemez.'Ekim 2003 Nakit Gerçeklemeleri' nihayet Cuma akşamı, yani 7 kasım 2003 tarihinde yapıldı. Bu açıklama gecikince, daha önceki açıklamaların ne zaman yapıldığına bakalım dedik. Gerçekten de şimdiye kadar, en geç açıklama ayın 5'inde yapılmış, 6'sını bile bulan yok. Acaba hep Cuma günleri, hafta bitimi mi yapılıyor, bu nedenle tarih mi gecikti, 'iyiniyetli olalım' diye baktık. Ama iş öyle değil, Pazartesi günü açıklandığı da olmuş, Salı ve Çarşamba günleri de...Örneğin bundan önceki açıklamalar 3 Ekim Cuma, 2 Eylül Salı, 5 Ağustos Salı, 4 Temmuz Cuma, 4 Haziran Çarşamba, 5 Mayıs Pazartesi. Böyle gidiyor. Yani 2, en fazla 3 işgünü sonra açıklama yapılmış. Şimdi tam 5 işgünü geçtikten sonra...Bu çok tehlikeli bir eğilim... Sonra piyasa, 'Acaba rakamlar...' diye konuşmaya başlar...