Hisse senedi dönebilir ama TL’de umut yok

ÜSTTEKİ başlık son günlerde piyasalarda yaşanan dalgalanma için okuduğum analizlerden çıkardığım sonucu yansıtıyor.

Haberin Devamı

Özetle; küresel büyüme ve enflasyon eğilimi yükseldiği için, şimdi bir düzeltme yaşansa bile, önümüzdeki dönem hisse senetlerinin cazibesini arttıracağı düşünülüyor. İçeriye baktığımızda ise hem küresel gelişmeler hem de bize özgü riskler TL’nin önümüzdeki dönemde değer kaybetmeye devam edeceğini gösteriyor.

TL’de değer kaybının devam edeceği beklentisinde en önemli faktör, büyüme ve enflasyon eğilimine bağlı Fed’in faiz arttırımlarını arttıracağı beklentisi. İçeride enflasyona ilişkin ciddi bir tedirginlik bulunduğunu söyleyebiliriz. Piyasa artan enerji ve emtia fiyatları, dış kaynak temininde sıkıntılar, dış dünyayla yaşanan sorunlar ve bunların getireceği kur hareketi nedeniyle, enflasyonun bu yıl yüksek kalmaya devam edeceğini düşünüyor. Hükümet ve Merkez Bankası sürekli revize etseler bile, koyulan enflasyon hedeflerine piyasanın inancı yok.

Haberin Devamı

Yani hem küresel gelişmelerden kaynaklanacak dış riskler hem de bize özgü iç riskler nedeniyle, TL’nin değer kaybının devam edeceği beklentisi hakim. Piyasa analistleri yazdıkları resmi raporlarda TL’nin değer kaybı tahminlerini düşük tutmaya çalışıyorlar. Başlarına iş açılmasın diye düşük tuttukları TL tahminlerini özel sohbetlerde ya da kendi hesaplamalarında daha farklı alıyorlar. Bir başka deyişle kur tahmini yapanların samimi tahminleri, yazdıkları ve resmi olarak söylediklerinin üstünde.

Aslında sadece piyasa analistleri değil, sanayicinin ve halkın TL’nin değer kaybı konusundaki beklentileri de yüksek. Bunu da dolar kuru 3.70 TL’lere doğru indiğinde döviz tevdiat hesapları hacminin birdenbire yükselmesinden rahatlıkla anlayabiliyoruz.

FAİZLE UĞRAŞMAYA DEVAM

Son günlerde yaşanan ABD kaynaklı piyasa dalgalanmalarının yönü için dünkü hareketlerin netleşmesi bekleniyordu. Hisse senetlerinde düşüş ciddi oranlarda sürdüğü takdirde önemli bir sıkıntı yaşanması tahminler içinde. Dünkü hareketler birkaç günlük düzeltme yaşanıp durduğunu gösterirse, piyasaların daha makul bir trende girmesi bekleniyor. Bu gelişmelerden Türkiye’deki hisse senetleri piyasası yakından etkilenecek. Ancak hisse senedi alım-satım hacminin  düşük olduğu, piyasa için asıl göstergenin faiz ve kurlar olduğunu unutmayalım. ABD kaynaklı bunalımın ağırlaşması tüm ülkeleri etkileyecek. Ancak ABD hisse senedi piyasası normalleşse bile, tüm dünyada tahvilden kaçış ve faiz artışı eğilimi varken, bizde kur ve faiz açısından pek umutlu olunamayacağı açık.

Haberin Devamı

Peki, hükümet bu gidişatı görüp önlem alıyor mu, ne yapıyor?

Hükümetin daha doğrusu siyasi otoritenin küresel gelişmelere karşı önlem almaktan çok, seçimler nedeniyle 2 yıl sürebilecek bir ekonomik canlanma hareketinin peşinde olduğunu söyleyebiliriz. Bunun, zaten başlı başına, küresel trende ters ve tehlikeli bir hareket olduğu açık.

Dünyada enflasyon biterken bizde yeniden çift haneye çıktığı görülmez gibi, Merkez’in sözde sıkı para politikasıyla enflasyon hala gözardı ediliyor.

Hala faizlerin yüksek olduğu, buna kamu bankaları ve Hazine kanalıyla önlem alınmasından  söz ediliyor. Kredilerin yeniden canlandırılması için kamu bankalarının devreye girmesi, yeni yatırımların fonlanması, büyümenin ve istihdamın artırılması böyle bir ortamda öncelikli konular olarak ele alınıyor.

Haberin Devamı

Kaynak sıkıntısı, özellikle dış kaynak sıkıntısı beklenirken sıcak çatışma içine girilmişken ekonomide istikrar değil de bu hedeflere öncelik verilmesi, tek başına, kurlara ilişkin tedirginliği artıran bir unsur.

Yazarın Tüm Yazıları