Bakanlara çat kapı ziyaret ve Xanadu’da görkemli gece

Bildiğiniz üzere, yerel seçimlerden sonra Bakanlar Kurulu revizyonu oldukça kapsamlı oldu.

Kabineye, biri dışarıdan olmak üzere dokuz yeni bakan girdi. Yedisinin yeri değişirken, 10 isim koltuğunu korudu. Hal böyle olunca da gözler yeni bakanlar üzerine yöneldi. Başbakan bu değişiklikle düşen oylarını arttırmayı hedeflerken, vatandaş ise yenilerden ’çağdaş ve yaşanabilir’ bir ülkenin temel taşlarını örmelerini bekliyor.

Dokuz yeni bakan koltuklarına oturur oturmaz Capital, Ekonomist ve Tempo dergilerinin Ankara Temsilcisi sıfatıyla randevu talep ettim. Amacım "Hayırlı olsun" dileklerimi iletmekten daha çok, "Sorumlu oldukları kurumların en önemli sorunlarını ve önceliklerini" sormaktı. Doğrusu bu emelime yoğun görüşme trafiğinden sonra zor da olsa ulaştım. Zira bir kez daha farkına vardım ki, bakan koltuğuna oturan kişi için ilk günler kabus gibi geçiyor. Heyetler halinde ziyarete gelen milletvekilleri, partililer, memleketliler derken kafalarını kaşıyacak vakit bulamıyorlar. Daha da önemlisi yönetecekleri bakanlığın işleyişi ve sorunları hakkında emrindeki bürokratlardan bilgi alacak zamanları bile yok. Hatta aralarından bir kısmı kendinden önceki yönetimce programlanan aktivitelere gitmekten makam masasının çekmecelerini açmaya bile fırsat bulamamış.

İşte böylesine yoğun bir ortam içinde yeni bakanlara " ilk hedeflerini" sordum. Merak edenler bakanların görüşlerini, Tempo’nun Haziran sayısında yayınlanan röportajlardan okuyabilirler. Köşemde ise ilgiyle okuyacağınızı sandığım gözlemlerimi aktardım.

ARINÇ DEĞİL MESİR MACUNU YÜZENDEN KONUŞAMADIK

Bu tur esnasında ilk durağım, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın makam odası oldu. Biliyorsunuz kendisi AKP’nin kurucularından. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra en etkili isim olarak görülüyor. Tüm bunların da üstünde partinin ağabeyi.

Beş yıl TBMM Başkanlığı’nın ardından bakanlık koltuğuna oturan Bülent Arınç, kısa süren ’hoş geldin’ faslından sonra ısrarla, masa üzerinde duran mesir macunundan almamı istiyor. Malumunuz, Manisa’nın simgesi haline gelen bu ürün, Arınç’ın en makbul hediyesi. Kırmamak için ağzıma attığımda ise macunun hışmına uğruyorum. Soru soracağım ama damağıma yapışan macun yüzünden kelimeler bir türlü dudaklarımdan dökülmüyor. Dilimle damağıma yaptığım hamleler, ardından sırtımı dönerek parmağımla ağzıma yaptığım operasyon ve ikram edilen çaydan birkaç yudum derken normale dönmeye başlıyorum.

"Hükümet olma sorumluluğu ve hükümet çalışma konularında çok fazla deneyimim yok " diyerek söze başlıyor. Daha sonra devam eden konuşmalarından anlıyorum ki, kendine bağlı kurumlarda radikal değişikliklere gidecek. Vakıflar Genel Müdürlüğü, TRT, Anadolu Ajansı, RTÜK, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ve Danıştay ile ilişkiler ona bağlı. Bu kurumları daha çağdaş hale getirmek için çalışacağını söylüyor. Çağdaş hale getirir mi, getiremez mi bilemiyorum ama ilk hamlesi herkes gibi benim de hoşuma gidiyor. Deniz Feneri suçlamasıyla mal varlığına tedbir konan RTÜK Başkanı Zahit Akman’ı istifaya davet ediyor.

AİLE KURUMU DEMİR LADY’E EMANET

Arınç’
ın odasından çıkıp, bir sonraki durağım Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın makam odasına doğru yönlenirken, bakanın ısrarıyla cebime attığım ikinci mesir macununa muzır bir ifadeyle bakıyorum. Onu da büroya dönüşümde, gevezeliğinden bunaldığım birine ikram edebilirim.

Son kabine değişikliği ile Denizli’nin ilk kadın Milletvekili Selma Aliye Kavaf ile birlikte 26 kişilik Bakanlar Kurulu’nda kadın sayısı ikiye yükseldi. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Kavaf, oldukça zarif bir bayan. Sohbet esnasında fark ediyorum ki, İngiltere’nin Demir lady’si Teacher’ı anımsatıyor. Başına geçtiği bakanlık hakkında konuştuğumuzda da bir hayli bilgisi ve vizyonu olduğunu sorduğum sorulara verdiği yanıtlardan anlıyorum. Bir çırpıda aile kurumunun güçlendirilmesinin kadın ve çocukların eğitilmesinden geçtiğini anlatıyor. Çocuklara ilk eğitimi annelerinin verdiğine dikkat çekerek, "Eğitim, toplam kaliteyi beraberinden getiren bir konu. Yaşam kalitesinden, yapılan işlerin standardına kadar belli bir hedefi gerçekleştirmek istiyorsanız, öncelikle toplam kaliteyi sağlamak durumundasınız. Madem bu işin sermayesi insan, o halde insanımızın toplam kalitesinin iyileştirilmesi gerekir " diyor.

RÜZGAR GİBİ GİDEN BAKANIN ÇİKOLATALARI

Belli ki anlatacağı çok şey var, ama benim amacım tek sorunun yanıtıyla yetinmek. Zira gideceğim daha çok kapı var. Hatta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’la olan randevuma gecikeceğim aşikár.

Kabinenin iki sakallı milletvekilinden biri olan Yıldız’a ulaştığım zaman ise kendisini tanıyacak fırsat bulamıyorum. Zira odasını dolduran ziyaretçileri, evrak imzalatma derdine düşmüş bürokratları ve uçağa yetişmek zorunda olduklarını söyleyen danışmanlarından sıra bana gelmiyor. Tabir-i caizse iki arada bir derede tanışıp, sorumu sorarken, misafir koltuğuna oturmakla ilişmek arasında bir konumda olduğumu fark ediyorum. İnanın, çikolata da ikram etmese varlığımdan haberdar olmadığını sanacağım. Zaten ikramını sindiremeden yanımdan rüzgár gibi geçiyor ve sorumu telefon konuşmasıyla yanıtlayacağını söylüyor. Arkasından baka kalırken de önde o, arkasında kuyruklu yıldız gibi ziyaretçileri ve bürokratları odadan çıkıp gidiyor. Bakıyorum odada özel kalem müdürü, basın müşaviri ve ben kalmışız. Alıcı gözle etrafımı şöyle bir süzüyorum, dört bir tarafı "Hayırlı olsun " çiçekleri, çikolataları ve şekerlemeleri doldurmuş.

SELEFİ DÜŞÜNDÜKÇE HALEF RAHATLATIYOR

Bir sonraki durağım ise kabinenin diğer sakallı bakanı Nihat Ergün’ün makamı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı koltuğuna oturmadan önce AKP Grup Başkanvekiliydi. Aslında kısa bir süre önce aynı odada selefi Zafer Çağlayan ile çok sık görüşmüşlüğüm olduğu için koltuktaki Ergün’ü yadırgıyorum. Bir anda yıllardır dostluğundan büyük keyif aldığım Zafer Bey’e karşı "Öldü Kral yaşasın yeni kral " muamelesi mi yapıyorum kaygısına düşüyorum. Ancak Ergün’ün konusuna hakim tavırları ve güler yüzlü yaklaşımı tereddütlerimin yersiz olduğunu gösteriyor. Sonuçta da Çağlayan’ın başka bir bakanlık koltuğuna geçtiğini hatırlayıp, kendimi rahatlatıyorum.

ŞIK VE TİTİZ BAKANIN ÖNCELİKLERİ

Son genel seçimlere kadar Başbakanlık müsteşarlığı görevini üstlenen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile daha önce hiç tanışmamıştım. Benim için kapalı kutu insanların başında geliyordu ki, kişilik yapısını çok merak ediyordum.

O gün, koltuğa oturduktan sonra misafir ettiği ilk gazeteci olduğumu öğreniyorum. Akademik ve bürokratik kariyerine bakınca karşımda soğuk duruşlu bir insan göreceğimi düşünürken, kısa bir sohbetten sonra fikrim tamamen değişiyor. Sıcak, cana yakın tavırlarıyla hoş sohbet bir insan olduğunu gözlüyorum. Belli ki ödevine iyi çalışmış bir öğrenci gibi konusuna hakim. Önceliğinin ekonomik kriz ile birlikte daha da büyüyen işsizlik sorununu çözmek olduğunu anlatıyor. El atacağı diğer iki konu ise Sosyal Güvenlik Sistemi ile kayıt dışı ekonomi.

Dinçer, anlatırken gözüm kıyafetine takılıyor. O ana kadar görüştüğüm bakanlar arasında en şık giyinen unvanını hak ettiği fikrine kapılıyorum. Pantolonunun buruşmaması için oturuşuna dikkat etmesi titizliğini, kıyafetinin bütünündeki renk uyumu ise zevkini gösteriyor. Bir de ziyaret sayısını minimuma indirerek, direkt olarak işlere daldığını notlarım arasına yazıyorum.

ŞARKI VE FİLMLERE KONU OLAN XANADU’DA GÖRKEMLİ GECE

Bu güne kadar Kubilay Han’ın dillere destan yazlık sarayı Xanadu ile ilgili çok şey yazılıp çizildi. Ancak bunlardan en çok akılda kalanı, Olivia Newton John ve diğer başrolde Gene Kelly’nin oynadığı aynı isimli filmindeki "Xanadu" şarkısı oldu. Tabii hepimizin bildiği bir diğer "Xanadu Klasiği" de "Citizen Kane" (Yurttaş Kane) filmiydi. Orson Welles’in başrolde Charles Foster Kane’i canlandırdığı bu filmde Kane’in malikanesinin adının "Xanadu" olduğu halen hafızalarımızda.

Ancak ben ne bu filmden, ne de o müthiş şarkıdan bahsedeceğim. Sadece Antalya Belek’in en güzel tesislerinden biri olan Xanadu Otel’in kuruluşunun 9. yıl dönümü kutlama törenlerine değineceğim. Ankara’nın köklü inşaat firmalarından Aydıner İnşaat’ın sahibi Mehmet Aydıner’e ait otelde görkemli aktiviteler gerçekleşti. Tesisin Genel Müdürü Yusuf Hacısüleyman’ın yarattığı görsel şölen gerçekten görülmeye değerdi. Daha farklı bir ifadeyle her Başkentlinin göğsünü kabartacak cinstendi. Belki de son yıllarda tanık olduğum en ihtişamlı havai fişek ve lazer gösterisi tüm Belek sahilinden izlendi.

Bu görsel şölene bakıp, kısa bir süre önce Azeri işadamının milyonlarca dolar para akıtarak hizmete soktuğu Mardan Palece Otel’in açılışı aklıma geldi. Tüm medya ballandıra ballandıra izleyicisine ve okuyucusuna aktarırken Xanadu’nun bu özel gecesini "es" geçmişti. Bence o gecenin Mardan’dan tek eksiği ünlü Hollywood yıldızlarının konuklar arasında olmamasıydı. Ancak Xanadu’nun önemli bir artısı da vardı. Dünyanın dört bir tarafından gelen konukların yüzde 65’i sürekli gelen insanlardan oluşuyordu. Kısacası kendi müşteri profilini yaratan bu tesis, bölgenin en pahallı otellerinden biri olmasına rağmen aidiyet duygusu yaratmış. İnşallah diğer işletmeler de bu çizgiyi yakalar.

BİR İMZADA BODRUMA ATIYOR

Sözün özü, Mehmet Aydıner gibi yatırımcıları izledikçe, Ankaralı turizm neferlerinin neler başarabildiğini görüyorum. Zira bozkırın bağrından çıkıp, sahillerde harikalar yaratmak her babayiğidin harcı değil. Üstelik yeni öğrendim ki, Aydıner Grup, Bodrum’da bir yarım adaya harika tesis yapıyormuş. Açılışı gelecek yaz sezonu başında gerçekleşecek Bodrum Xanadu’nun yapımında hiçbir maliyetten kaçınılmıyormuş. Kanımca gelecek senenin ses getiren Mardan’ı da orası olacak. Hiç kuşku yok ki, Antalya ile birlikte Bodrum’u da yönetecek olan Genel Müdür Yusuf Hacısüleyman’ın yaratıcı fikirleri sayesinde.

Bu arada Ankara’da başarılı işlere imza atan NPR Halkla İlişkiler Şirketi’nden de bahsedeyim. Nur Başnur’un sahibi olduğu bu şirket, özellikle turizm alanında başarılı işler yapıyor. Adeta gönüllü bir turizm elçisi gibi hareket ediyor... Belek turizm bölgesi ise onların başlıca ilgi alanı... Bakıyorum da Nur Hanım ve elemanları siyasetçisinden bürokratına, iş adamından medya mensubuna kadar geniş bir kitleye hitap ediyorlar. O gece Xanadu’nun doğum günü için de çabalayıp, duruyorlardı. NPR’nin sevimli ve başarılı temsilcileri, Genel Koordinatör Filiz Çakır ile Eser Altınok’u tanımanızı isterim. Maharetleriyle bırakın Belek’i, çölü bile size sevdirebilirler.
Yazarın Tüm Yazıları