SUNİ çim, suni maç, suni atmosfer, suni hakem... Erman ve Şansal abilerin zorlamasıyla düzeltilen (!) 19 Mayıs Stadı’nda, güzel bir gündüz maçı izleyeceğimi hayal etmiştim.
Daha maç oynanmadan maçı yönetecek hakemle ilgili yaşananlar, kulüp başkanlarının açıklamaları, görüşmeleri, bu maçı daha da sert bir atmosfere mahkum eder sanmıştım.
Bir yanda seyircisi tarafından sürekli istifa şarkılarıyla taçlandırılan bir başkanın takımıyla onun diken üstündeki oyuncuları...
Bir yanda da yeni yeni kendine gelen ve bu maçı mutlak kazanmak zorunda olan Aragones ve oyuncuları...
Suni çimde oynanan bu karşılaşma, ezberden yapılan suni öfkelenmelerin atmosferi altında gayet suni bir futbol oyununa sahne oldu...
Hakem deseniz, sipariş dedikoduları altında bir anda değiştirilip bu maça son anda atanan, öncekinin mi yoksa yeni gelenin mi birileri tarafından daha çok istendiğini anlayamayıp "dedikodu işte" diyerek geçiştirdiğimiz bu maçta, pek de etliye sütlü dokunmadan bu suni görevi tamamladı.
Kaldı ki, Fırat Aydunus benim kafamdaki hakem profiline bire bir uyan, çok takdir ettiğim bir hakemdir.
Ankaragücü’ne baktığımızda, Fenerbahçe’nin oyun anlayışını bozan, oyunu çıkmaza sokmak yerine kazanmak için mücadele eden bir takım gördük dün sahada...
Buna karşın Aragones, her teknik adam tarafından ezberlenen oyun stilinde, Ankararagüçlü futbolcuların Fenerbahçe’nin oyun anlayışını bozmalarına rağmen en ufak bir taktik değişiklik yapmayarak kariyerine (!) bir lig maçı daha ekledi.
Kısaca dünkü maç, maç öncesindeki hakem olayları gündeminin önüne geçemedi.
Ligin daha 12. haftasındaki bu suni gündem, 25. haftada nasıl bir boyuta ulaşacak acaba?
Şimdiden şunu söylemeliyim ki; o haftalar pek de suni olacak gibi görünmüyor...