Yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 4 olduğu bir yılda, daha ilk ay enflasyon yüzde 1 oldu. Hedefin çok gerçekçi olmadığı zaten biliniyordu. Ama, yine de, enflasyonda yıla iyi bir başlangıç yapamadık sayılır.
Ocak ayında enflasyonun beklenenin oldukça üzerinde çıkmasına çeşitli nedenler bulunabilir. Elma fiyatları çok arttı, armut fiyatları yeteri kadar düşmedi diye mal bazında bahaneler öne sürülebilir. Bu bahanelerin hiçbiri çok gerçekçi değildir.
Enflasyon makro ekonomik bir olgudur. Beklenenden yüksek çıkan enflasyonu açıklarken de makro ekonomik bir bakış açısı içinde konuyu irdelemek zorundayız.
MAKRO NEDENLER
Mevsimsel nedenler enflasyonun yüksek çıkmasını açıklamamaktadır. 2007 yılı ocak enflasyonu 2003 yılından bu yana en yüksek çıkan ocak ayı enflasyonudur. Kuraklık işlenmemiş gıda maddeleri fiyatlarını artırabilecektir. Ama, bu olasılığın rakamlara yansıması, yılın ilk ayında değil, daha çok yaz ve sonbahar aylarında görülecektir. Kuraklığın fiyatlara yansıması beklentisinin öne alınması söz konusuysa, konunun talep kısmı önemini artırmaktadır.
2004 yılının ocak ayında ortalama enflasyon yüzde 0.66 olduğu halde, mevsimsel ürünler hariç endeks yüzde 0.89 artmıştı. 2005 yılında ortalama enflasyon yüzde 0.55 olduğu halde, mevsimsel ürünler hariç enflasyon 0,86 oldu. 2006 yılında ortalama enflasyon yüzde 0.75 iken, mevsimsel ürünler hariç enflasyon yüzde 1.25 idi. Bu yıl ortalama enflasyon yüzde 1 olduğu halde, mevsimsel ürünler hariç diğer ürünlerdeki ortalama fiyat artışları yüzde 0.82 oldu.
Bazı makro ekonomik gelişmelerin enflasyona etkileri iyi irdelenmelidir. Örneğin,
1. parasal genişleme acaba çok fazla mıdır?
2. yıl ortasında yaşanan kur artışlarının tüketici enflasyonuna yansımaları acaba tahmin edilenden daha uzun bir zaman mı almaktadır?
3. iç talep artışı beklenen düzeyde düşmeyip üretim artışının çok daha hızlı düşmesiyle, fiyatlar üzerinde talep baskısı artmış olabilir mi?
Bu soruların yanıtları elbette ayak üzeri verilebilecek kadar basit değildir. Ama, bütün bu noktaların enflasyonun ocak ayında yüksek çıkmış olmasının üzerinde etkileri varmış gibi görünmektedir.
ODAK NOKTASI
Yılın ilk ayındaki enflasyondaki gelişmeler Merkez Bankası’nın geçen yılın ikinci yarısından bu yana kısa vadeli faizler konusundaki duruşunun haklılığını kanıtlamaktadır. Şimdi, bu duruşun hedeflenen enflasyon açısından yeterli olmaktan çok uzak olabileceğinin işaretleri gelmektedir.
Geçen yılın son çeyreğinden bu yana Merkez Bankası’nın günlük döviz alışlarının döviz kurlarının daha fazla düşmemesini ne denli etkilediğini tahmin etmek zordur. Ama, döviz alışlarının Merkez Bankası’nın bilançosundaki daralma eğilimini ters çevirdiği bir gerçektir. Yani, parasal genişleme söz konusudur.
Ne denli eleştirilirse, eleştirilsin, Merkez Bankası enflasyon hedefiyle tutarlı olmak amacıyla, döviz piyasasındaki son dönemdeki gelişmelere odaklanmak yerine, parasal gelişmelere odaklanmalıdır. Aksi taktirde, enflasyon hedefi ciddiyetini hızla kaybedebilecektir.