Paylaş
KKTC'de işlerin karıştığını hissedip erken uyarıda bulunduk gerçi, (KKTC'de Yüksek Tansiyon İşaretleri, 10 Temmuz 2000) ama bu şiddette gerilim bekliyorduk desek yalan olur...
Aradan geçen iki haftada KKTC'deki gelişmelere bir daha değinmemiş olmamız hem gündemdeki farklı dosyalar, hem de edeceğimiz kelamın yanlış anlaşılacağı korkusu yüzündendir.
* * *
Çünkü gerek Ada'da, gerekse Türkiye'de iki zıt -ve bizce fazla radikal- görüşün hızla kemikleştiğine tanık oluyoruz:
1) KTTC tam bağımsızdır:
Ada'daki ve Türkiye'deki bazı aydınlara-politikacılara göre KKTC tam bağımsız bir ülkedir. Ankara'nın baskıları, içişlerine müdahale anlamına gelir. Son gelişmeler bahane edilerek Ada'daki demokratik idare askıya alınmak isteniyor.
Bu tespitteki en temel eksik, KKTC'deki memurların maaşlarının, hatta batık bankaların parasının neden Ankara'dan geldiğini izah edememesidir.
Tam bağımsızlık modelinde göz ardı edilen fazla ise KKTC'nin varlığını garanti eden 40 bin Türkiye Cumhuriyeti askeridir.
Bu teze itirazımıza başka neden saymak gerekli midir?
2) KKTC, Türkiye'nin 82'nci vilayetidir:
Yavruvatan diyerek edindiğimiz kötü alışkanlık çoğu kez abartılıyor. Dünya áleme karşı KKTC'nin bağımsız devlet olarak tanınması mücadelesi verilirken Ada'daki güvenlik güçleri komutanının yerel politikaya -TSK'ya ağır hakaretler gerekçesiyle de olsa- müdahalesi çelişki yaratıyor. Haydi bırakın dış politika açısından açmazı... Bu aşırı benimseme sonucunda Türkiye'den ipini koparan çeteci, kumar baronu, sahtekár bankacı soluğu KKTC'de alıyor, dokunulmazlık kazanıyor.
* * *
KKTC'de siyaset bu iki çizgi sınır sayılarak icra ediliyor.
Yerel siyasetçiler rakiplerini tasfiye için kimi zaman Ankara ile ittifak kuruyor, bazen muhalefete kayıyor. Veya tam fırsatıdır diyerek Ankara'ya ‘‘boşuna Meclis'le uğraşmak zorunda kalmayın, beni başkan seçin, mutemetiniz olayım’’ mesajı yollanıyor.
Bu ikiyüzlü politikayla bir yere varılmayacağı ortadadır.
Türkiye'nin KKTC'ye sadece deve veya kuş muamelesi yapma şansı şu aşamada yoktur. Meğer ki KKTC aksini kanıtlasın. KKTC'nin siyaseten rüşt ispatı için Ankara'nın askerinin çekilmesi, Ankara'nın talimatlarının kesilmesi yetmez, Ankara'nın parasına da ihtiyaç duyulmaması zorunludur...
Nüfusun káhir ekseriyetinin devlet memuru sıfatıyla olarak Türkiye Hazinesi'nden geçindiği Ada'da bu tür ender isyanlar ancak babasının çek defteriyle hovardalığa çıkan delikanlı kadar ciddiye alınır. Ada'nın demokrat kamuoyunun sadece memleket meselelerine değil ekonomik iflasın gerekçelerine de kafa yorması elzemdir.
KARŞI GÖRÜŞ/KATKI
Karşı görüş ve katkılarınızda aksini açıkça belirtmediğiniz sürece isim-soyadı kullanmayacağız:
‘‘Ben de Kürdüm, çocuğumu Kürtçe okul değil, İngilizce eğitim veren okula göndermek istiyorum. Artık bu ülkenin önünü kapatan insanlara fırsat vermeyin.’’
A.E.
‘‘Son günlerde tüm medyada, sizin de yazılarınızda bir Kürtçe eğitim lafıdır gidiyor. Öncelikle bu tür bir hak verilirse Kürtçe eğitimin nasıl olacağını tartışmak zorundayız.’’
N.K.
‘‘Kürtlerin Kürtçe müzik dinleme hak ve isteğinin yerine getirilmesinin doğal olduğunu savunuyorsunuz. Ancak söz halkın hem de yüzde 99 halkın inancını ilgilendiren bir konu olduğunda ‘kamuyu ilgilendiriyor' bahanesinin arkasına sığınıyorsunuz. Evet kamuyu ilgilendiriyor. Niye göz ardı ediyorsunuz? Halbuki kamuyu bu yüzde 99'luk kesim oluşturmuyor mu?’’
Bir öteki Türkiyeli.
Paylaş