Devlet refleksi

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Susurluk raporunun merkez sağdaki liderlik yarışına malzeme edilen bölümleri yeterince tartışıldı. Artık sıra, devletin kusurunu itiraf etme olgunluğu gösterdiği bölümlere gelmeli...

Çünkü şaka değil; Türkiye Cumhuriyeti, Güneydoğu'da 15'inci yılına giren savaş daha sona ermeden vicdan muhasebesini tamamladı. Dağdaki silahlı düşmanın yanı sıra, üniformasız milisleri de tasfiye ettiğini kabul etti.

Bu itirafı yetersiz görenler haklı olarak soracak:

- PKK bu cinayetler işlenmeden bitirilemez miydi?

Devletine çok düşkün olanlar isyan edecek:

- Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu, uluslararası mahkemelerde kanıt sayılıp Türkiye'nin başını ağrıtmaz mı?

Hepsi ayrı tartışma konusu... Ama gözüken o ki, devlet, vatandaşı ile barışmak için ilk adımı attı.

***

Kendimizi aldatmayalım. Türkiye'nin Güneydoğusu'nda son 15 yıldır yaşananlar, Genelkurmay Başkanlığı'nın bilgisi dışında değildir.

Fail-i meçhul cinayetlerin zirveye çıktığı Tansu Çiller iktidarının, ‘‘Başbakan tak diye emir verir, şak diye yaparım’’ anlayışına sahip Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in emeklilik günlerinde Marmaris sahilleri yerine Meclis dokunulmazlığını tercihi, rastlantı sayılmaz.

Askerin son dönemde siyasete düşen gölgesine rağmen Susurluk raporunda onlarca fail-i meçhulün sıralanması bu yüzden anlamlıdır.

Demek ki devletteki temizlik sırasında halının altına gizlenecek pislik kalmayacaktır. Sivil bürokrasinin devlette restorasyon arzusu, askeri erkân tarafından da paylaşılıyor.

İşin Türkçesi, devlet çeteler tarafından işgale karşı direniyor.

Cumhuriyet meşru müdafaa refleksi gösteriyor

***

Bürokrasi ve siyasetin yanı sıra yargıdan da yürekli ses çıkıyor.

Ankara Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Savcı Fahri Artunç, esas hakkında görüşünü açıklarken enfes bir çeteci portresi çiziyor:

‘‘Yüksekova, Haymana ve Sedat Demir çetesi gibi çeteler şeklinde anılan, organize şekilde içlerinde rütbeli zabıta görevlilerinin bulunduğu gruplar, yüksek düzeyde menfaatler sağlamışlar ve bu konu, yargının konusu olduğu gibi siyasetin de başlıca malzemesi olmuştur. Bir kısım zabıta mensuplarının çete mensubiyetleri (üyelikleri), yaşantılarında açıkça görülmüş ve bazı zabıta görevlileri gelirleriyle mütenasip (uygun) olmayan yaşantı içinde görülmüş, Beymen ve Vakko markalı giysiler ile yine markalı çakmak ve gözlükler adeta bu bir kısım kamu görevlileri ile özdeşleşmiştir.

Bütün bunları alt alta koyduğumuzda, zabıtanın, bir kısım üst düzey personelinin memurlarını da kullanarak bazı insanlarla dostluklar kurup onların menfaatlerini gözetip kolladıkları, bazen de daha ileri gidip yol keserek malını gaspettikleri inkâr edilemeyecek bir gerçek haline gelmiştir.’’

Evet, işte savcının kaleminden ve halkın gözüyle sahte kahramanlar. Oğlumuz, kardeşimiz Güneydoğu dağlarında dövüşürken, şehit düşerken, maaşının on katına mal olan Vakko, Beymen markalı takımlar giyen, sosyete davetlerinde hava atmaya çalışan gevezeler...

Savcı Bey'in ağzına sağlık.

Tek satır bile eklemeye gerek yok.













Yazarın Tüm Yazıları