ADI Eylül. Soyadı Benli. Orta halli bir ailenin tek kızı. Ankara doğumlu. Yedi yaşında, İzmir Tenis İhtisas Kulübü’nde tenise başladı. 14 yaşına geldiğinde o tarihlerde, Adana Tenis Dağcılık ve Su Sporları Kulübü’nün antrenörlüğünü başarı ile sürdüren Rumen Mihai İliescu, oyun tarzını beğendiği Eylül’ü Adana’ya çağırdı.
Eylül, bu teklifi kabul etti. Ailesi kurulu düzenini bırakıp, Adana’da yeni bir hayata başladı. Eylül tenisçi olmayı kafasına koymuştu. 15 yaşında açık liseye geçti. Artık hayatında sadece tenis oymak vardı. Çok çalıştı. 16-18 yaş gruplarında Türkiye şampiyonu oldu. Deplasmanlı tenis lig maçlarında İpek Şenoğlu’nu yenerek, sıradan biri olmadığını tenis kamuoyuna gösterdi. Sonra, çok güvendiği antrenörü İliescu, İstanbul’a TED Kulübü’ne geçti. Eylül de tereddüt etmeden, onunla birlikte İstanbul’a geldi. Tabii ailesi de.
Hırslı ve azimli
Eylül’ün tenis programı sabah 7’de başlıyor. Onu sabahları ilk gördüğümde yüzünde yeni uyanmanın verdiği rehavet oluyor. Ancak toplara vurmaya başlayınca birden hırslı ve azimli Eylül ortaya çıkıyor. Önce tenis, sonra kondisyon, bir daha tenis derken günde en az 3 saat, antrenman yapıyor. Sabahın bu saatlerinde sadece erkek tenisçiler antrenmana geliyor. Eylül onların arasında tek kız. Ancak o, güçlü tekniği sayesinde hiç de sırıtmıyor. Temel vuruşlarındaki tekniği uluslararası standartlara yakın. Çift el backhand vuruyor. Forhand’i ile rakibine baskı uygulayabiliyor. En büyük eksikliği ise çabukluk ve kondisyon. Eylül de şunu çok iyi biliyor ki, dünya tenisinde topa koşmadan başarı yok.
Eylül’ün en büyük sıkıntısı güven konusunda. "En büyük arzum FED Cup’ta, Türkiye’yi temsil etmek" dedi Eylül ve ekledi: "2008 Ocak ayında oynayacağımız, Milli Takım’a çağrılmam, yeni yıl için bana çok büyük motivasyon ve güven verdi. Oğlak burcu olduğumdan, en büyük sorunum kendime olan güvensizliğim. Bazen kendimi, aynı yaşta olan Çağla Büyükakçay ile karşılaştırıyorum. Kendisi şu anda dünya sırlamasında, benden daha iyi durumda."
Destek olunmalı
Tam bu yerde kendisine, "Eylül, senin de Çağla’dan aşağı kalır bir yanın yok" dediğimde, hemen toparlanıp, "Evet Engin Ağabey, doğru söylüyorsun. Ben esasen çok şanslı biriyim. Ailemin büyük özverisi, antrenörüm İlisecu’nun bana inanması ve şimdi de TED Kulübü’ne de transfer olmam benim için çok kıymetli değerler. Bunu çok iyi kullanacağım" karşılığını verdi.
Eylül 2007 yılı boyunca, İstanbul Cup, Türk Eğitim Vakfı ve Tenis Federasyonu’nun ortaklaşa kurdukları tenis bursundan yararlanarak yurt dışında, takribi 10-15 turnuvaya gidebildi.
Eylül Benli’nin ayarında dünyada yüzlerce tenisçi turnuva turnuva dolaşıyor. Hepsinin tek amacı var, dünya sıralamasında yükselmek. Eylül de bu uzun yolculuğa ait trene binebilir. Ne zaman ve hangi durağın son olacağını şimdiden söylemek mümkün değil. Ancak kendisine, bir "tren bileti" verilmesini kapasite ve konum olarak hak ediyor. Açıkçası bu burstan daha fazlası gerekiyor.
Eylül Benli için en azından şimdilik maçlarda, güvendiği birinin kendisinin yanında olması çok önemli...