Paylaş
Sabah saatlerinde harekete geçen Rekabet Kurumu ekipleri, Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) başta olmak üzere eş zamanlı olarak ÖTV teşvikinden yararlanan tüm markaların genel merkezlerini ziyaret etti. Akşam saatlerine kadar devam eden denetimlerde, fiyat listeleri kontrol edilirken, bilgisayarlardaki yazışmalar incelemeye alındı. O dönem ÖTV ve KDV indiriminin fiyatlara tam olarak yansıtılmadığı şikayetleri üzerine bu baskının yapıldığı gerekçesi ortaya atıldı.
Sonuçta evet bu ani baskınla otomotiv sektörüne “Gözümüz üzerinizde, dikkatli olun” mesajı verildi ama gerekçe şikayetler değil sektörün yapmaya hazırlandığı zamma ilişkinmiş.
2018 yılında kurlardaki aşırı yükselmeyi pazardaki daralmaya bağlı olarak fiyatlarına tam olarak yansıtmayan otomotiv sektörü, satışa sunulacak 2019 modellerde ise fiyat artışını yansıtmak zorunda olduklarını aktarmış. Bilmeyenler için model yılı değişimlerinde fiyatlar her zaman markasına göre yüzde 3 ila 10 arasında zamlanır. Bunun sebebi üretildiği ülkenin enflasyonuyla orantılıdır. Yani o ülkede enflasyon yüzde 3 artmışsa bu üretim maliyetlerine dolayısıyla aracın fiyatına yansır. Tabii diğer taraftan kasa değişimlerinde de fiyatlar yükselir. Bu da aracın yenilenme maliyetleri ve yeni donanımlarıyla ilişkilidir.
Yani sonuç olarak 2019 model bir otomobilin fiyatı 1 yıl önce satışa sunulmuş 2018 modelin ortalama yüzde 10 üstünde olur.
İşte sektörün bu açıklaması doğrultusunda hükümet her sektöre söylediği gibi otomotivcilere de ‘zam yapmayın’ telkininde bulunmuş. Rekabet Kurumu incelemesi de bu noktada devreye girmiş. Yani otomotivin üzerinde şu an çok net bir zam baskısı olduğunu söyleyebiliriz. Bir çok firma zaten şartlar müsaade ettiği takdirde zam yapma arzusunda değil. Pazar ciddi şekilde daraldığı için zam yaparak kimse daha fazla riske girmek de istemiyor.
Bu kritik süreçte elinde 2018 stoku olanlar en azından seçim sonuna kadar bu modelleri zamsız satmaya devam edecek. Yani 2019 modelleri düşük tutacak. Stoku olmayanlar ise getirdikleri 2019 modellerde bir süre zararı göze alarak fiyat artışını üstlenecek. Unutmayalım gümrüklerde de 30 Haziran’a kadar çekilmesine izin verilen 100 bin araç var. Dolayısıyla biz 2019’da uzun bir süre daha 2018 model otomobil almaya devam edeceğiz gibi duruyor.
DEĞİŞİMİN ARİFESİNDEYİZ
ARALIK ayında Türkiye’nin Otomobil Girişim Grubu’nun (TOGG) CEO’su Gürcan Karakaş, Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği’nin (TAYSAD) üye toplantısına katılıp, projeyle ilgili geniş bir sunum yapmıştı. Karakaş, bu görüşmeyle ilgili açıklama yapmaktan kaçınıp, sorulara cevap vermek için topu ileri bir tarihe atınca bende mikrofonu TAYSAD Başkanı Alper Kanca’ya tutmuştum. Kanca da Karakaş’ın ricası üzerine yerli otomobilin detaylarına girmeden, benim genel sorularımı cevaplandırmıştı. Yerli otomobilin elektrikli ve otonom (sürücüsüz) özelliklere sahip yeni nesil teknolojik bir araç olacağını, tedarik sanayi olarak ise bu konuda zayıf olduklarının altını çizen Kanca, “Bu yüzden şu anda Türk tedarik sanayisi olarak yerli otomobilin ancak yüzde 30’unu karşılayabiliriz” açıklamasını yapmıştı. Söyledikleri çok ama çok net olmasına rağmen Kanca çok eleştirilmişti. Sonuçta bugün Türkiye’de mevcut otomotiv sanayi elektrikli ve otonom araç üretmediği için yan sanayi buna hazır değil. Ama bu demek değil ki kendini geliştirmeyecek.
İşte bu doğrultuda geçtiğimiz hafta Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) ile TAYSAD yetkilileri bir araya gelmiş. Araçlardaki elektronik ve yazılım ağırlığının gittikçe artacağına dikkat çekilen toplantıda Türkiye’deki tedarik sanayinin artık yeni alanlarda yetkinlik kazanmasının zorunlu olduğu aktarılmış. OSD Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün toplantıda yaptığı konuşmada, “Yerlileştirmeyi bir numaralı madde olarak önümüze koymalıyız. Üretim burada olmalı ki maliyet avantajımız ve esnekliğimiz ile tüm olası değişikliklere anında cevap verebilelim” yorumunu yapmış. TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca da, Türk otomotiv sektörünün bir bütün olarak nereye gideceğinin iyi anlaşılması gerektiğini aktararak, otomotiv sektörünün içinde bulunduğu dönemi “Bir değişimin arifesindeyiz” diyerek tanımlamış.. TAYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kemal Yazıcı ise yaşayabilmek için Türk tedarik sanayinin mutlaka yeni teknolojilere sahip olması gerektiğini belirterek, “Ya elektrikli ve otonom araçlarla ilgili yeni teknolojilere hakim şirketlerle teknik işbirliği veya ortaklık yapmalıyız ya da uzun zaman gerekiyor olsa da Ar-Ge’ye daha fazla yatırım yaparak kendi teknolojilerimizi oluşturmalıyız” ifadelerini kullanmış.
Yani sonuç olarak otomotiv ana ve yan sanayi gelecek için adım atmaya başladığının sinyallerini veriyor. Peki bu noktada yerli otomobile ilişkin gelişmeler ne, o cephede neler oluyor... Umarım uzun süren sessizlik süreci yakında biter ve projenin ne aşamada olduğunu tüm kamuoyu net olarak görür.
Paylaş