Paylaş
“Öldürmeyi iyi bilir” diye eleştirdiğimiz İsrail, askerini korumak için duvarın arkasını görebilen kamera geliştirirken, bizim hükümet Hac’da yüzlerce kişinin ölümüne engel olmamayı gelenek haline getiren Suudi Arabistan ile askeri işbirliği anlaşması imzalıyordu.
Medeniyet ne kadar öldürdüğünüzle değil, ölümleri ne kadar engellediğinizle ölçülür.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın bugün yaptığı şu açıklama o yüzden beni daha da üzdü:
“Özellikle savunma sanayisine, uzay sanayisine, bu araştırmalara yaptığımız yatırımın şu son 75 günlük süreçte son derece önemli sonuçlarını aldık. 35 yıllık terörle mücadelede, özellikle PKK terörüyle mücadele tarihinde son 75 gün kadar sonuç aldığımız hiçbir dönem olmadı.”
“Elbette şehitlerimiz oluyor. Haince, el yapımı patlayıcılarla şehit ediyorlar askerlerimizi. Karşı karşıya gelmekten çok ciddi korkuyorlar. Artık Türkiye, terörle mücadelede yerli teknolojilerini kullanmaya başladı.”
“Göktürk-2 uydumuz 2,5 günde bir Kandil'in üzerinden geçiyor. 2,5 gün içerisinde oradaki fiziki farklılaşmayı anında program belirliyor, istihbarat da onun ne olduğunu tespit ediyor.”
* * *
Bakan Işık’ın “Elbette şehitlerimiz oluyor” diyerek üç kelimeyle nitelediği durum, son 75 günde 130’u aşkın asker ve polisimizi kaybeşimizdir. O insanların geride kalan aileleri için bu süreçte kaç PKK’lı öldürüldüğünün zerre kadar önemi yok.
Bu arada Işık’ın övündüğü Göktürk-2’nin “yerliliği” son derece tartışmalı olduğu gibi, onlarca ülkenin benzeri uyduları var.
Türkiye uzaya uydu gönderebilecek teknolojiye sahip 10 ülke arasında hala yer almıyor.
Bilim üretmede örneğin İran, yaptırımlara rağmen son 10 yılda büyük atılım yapmışken, biz yerimizde saymayı bırakın, geriledik.
Bakan Işık’ın askeri teknolojide kat ettiğimiz yol konusunda vardığı sonuç ise, hele ki bugünlerde, gerçekten absürd.
Ben kendimi bildim bileli terör eylemlerinde yol kenarına yerleştirilen el yapımı patlayıcılar (EYP) yüzünden canlarımız yiter gider…
Son üç aydır onlarca asker ve polisimizi yine bu yüzden kaybetmişken bir bakan çıkıp Göktürk-2’den ve askeri teknolojilerdeki başarılarımızdan bahsedebiliyor.
* * *
Savaş zaten kötü bir şey ama biz onun pek az faydasından da hiç yararlanamıyoruz. O fayda teknolojik ilerlemedir.
Amerikalı bir Deniz Piyadesi komutanına göre ABD ordusunun 2000’lerin başında Afganistan’da verdiği kayıpların yüzde 80’i EYP’lerden kaynaklanıyordu. Irak savaşında bu oran üçte iki oldu.
Bunun üzerine ABD Savunma Bakanlığı 17 milyar dolar harcayıp 50 bin adet radyo frekans karıştırıcı satın aldı ve birliklere dağıttı. EYP’lerin uzaktan kumandayla patlatılması zorlaştırılmış oldu.
Ardından AR-GE’ye yoğunlaşıldı, yeni teknolojiler geliştirildi. Askeri araçların zırhları güçlendirildi ve içindeki askerlerin patlama sonrası daha az zarar görmesini sağlayacak başka tedbirler alındı.
Bir yandan da insansız hava aracı (İHA) programları hızlandırıldı, ABD askeri kışlaya çekilip vurucu operasyonlar havadan yapılmaya başladı.
Böylece EYP yüzünden ölümler hızla sıfırlandı.
Savaş sayesinde hızla gelişen İHA’ları şimdi Amazon gibi perakedenciler sipariş teslimatında kullanmaya başlıyor.
* * *
Savaşta öldürmek yahut ölmemek için geliştirilen hemen her araç barışta da bir işe yarıyor. Yıllardır böyle olmuş.
Cebinizdeki akıllı telefonun mikro işlemcisinden çoklu dokunmatik ekranına, GPS'inden lityum-iyon bataryasına dek neredeyse her parçası ABD devletinin farklı kurumlarının finanse ettiği askeri teknoloji araştırmaları sonucu icat edildi.
iPhone'un sesli yardımcısı Siri'yi üreten ABD Savunma Bakanlığı'nın AR-GE birimi DARPA, günümüzün en gözde iki araştırma alanında en çok çalışmayı yapan kurumlardan. Bu alanlar, robotik ve yapay zeka.
DARPA'nın geliştirdiği diğer yeni icatlardan bazıları şöyle: Füzeleri vurabilen yüksek enerjili lazer, yıllarca inmeden havada kalabilen İHA'lar, havada yön değiştirebilen güdümlü mermiler, dikey iniş-kalkış yapabilen hava araçlarına dönüşebilen askeri nakliye kamyonları ve daha önceki yazılarda bahsettiğim, Boston Dynamics ile geliştirilen robotlar.
Biz yakında sivil hayatı da dönüştürecek bu alanlarda 10 yıldır ne ürettik, Bakan Işık açıklayabilir mi?
* * *
ABD kurulduğu 1776'dan sonra 239 yılın 222'sini savaşla geçirmiş. Bir hesap yaptım ve gördüm ki aslında biz de pek geri kalmamışız.
18. yüzyıl başında Osmanlı'nın gerileme döneminin başlamasından Kurtuluş Savaşı'nı kazanmamıza dek geçen 200 yılın 101 yılında savaşmışız.
Libya'dan Kafkaslara, İran'dan Polonya'ya, Mekke'den Karadağ'a geniş bir coğrafyada sayısız şehit vermişiz.
Kore’yi, Kıbrıs’ı ve 30 yıldır süren PKK ile mücadeleyi de sayarsak son 300 yılımız barıştan çok savaşla geçmiş.
ABD bu süreçte önce bir bağımsızlık savaşı vermiş, ardından iç savaşla parçalanmış ve yine de dünyanın en güçlü ekonomisi olmuş.
Bu arada askeri araştırmalar sayesinde şu icatları yapmış: Bilgisayar, internet, mikrodalga fırın, dondurulmuş gıdalar, bant, Jeep, nükleer enerji, dijital kameralar...
* * *
Biz son 30 yılı da sayarsak çoğu savaşarak geçen üç yüzyıl boyunca sivil hayatımıza ve insanoğluna ciddi bir katma değer sağlamayı bırakın, bir şekilde işe yarar herhangi askeri teknoloji geliştirmemişiz.
Ama yeri geldiğinde başkalarının yarattıklarını yeni koşullara adapte edecek yaratıcılığı göstermeyi bilmişiz.
Tarihte ilk kez savaş uçakları 1911’deki Trablusgarp savaşı sırasında İtalyanlar tarafından bize karşı kullanılmış. Topçu bataryalarını uçaksavar olarak kullanıp ilk kez uçak düşüren millet olmuşuz.
Savaş yaralanmalarında röntgen ile teşhisi tarihte ilk bizim askeri tabiblerimiz kullanmış.
Sonra, 1914’te kaldırılan süvari kolordusunu 1922’de yeniden kurmamız sayesinde Büyük Taarruz’da benzersiz bir zafer elde etmeyi başarmışız.
Bu pratik zeka, özünde yaratıcılıktan uzak, tembel bir millet olmadığımızın göstergesi aslında.
Sorun, bizi yaratıcılıktan uzaklaştıran, tembelleştiren sistemimiz ve bu durumu büyük ölçüde onaylayan sokak kültürümüzde.
Bir de elbette Şark usûlü siyaset geleneğimizde..
Uzay mekiklerine gidebilecek bir yolu Takiyuddin'in rasathanesini yıktırarak, savaş uçaklarına ve roketlerine varabilecek bir yolu Hezarfen ile Lagari'yi sürgüne göndererek kesmişiz tarihte…
Hendekleri doldurup geleceğe giden o yolu trafiğe açabilmek için toplumca çok daha fazla çaba, fedakarlık ve irade ortaya koymamız gerekiyor.
Paylaş