'),t.viewport.prepend(t.loader),n.css({width:"horizontal"==t.settings.mode?100*t.children.length+215+"%":"auto",position:"relative"}),t.usingCSS&&t.settings.easing?n.css("-"+t.cssPrefix+"-transition-timing-function",t.settings.easing):t.settings.easing||(t.settings.easing="swing"),m(),t.viewport.css({width:"100%",overflow:"hidden",position:"relative"}),t.viewport.parent().css({maxWidth:h()}),t.settings.pager||t.viewport.parent().css({margin:"0 auto 0px"}),t.children.css({float:"horizontal"==t.settings.mode?"left":"none",listStyle:"none",position:"relative"}),t.children.css("width",g()),"horizontal"==t.settings.mode&&t.settings.slideMargin>0&&t.children.css("marginRight",t.settings.slideMargin),"vertical"==t.settings.mode&&t.settings.slideMargin>0&&t.children.css("marginBottom",t.settings.slideMargin),"fade"==t.settings.mode&&(t.children.css({position:"absolute",zIndex:0,display:"none"}),t.children.eq(t.settings.startSlide).css({zIndex:50,display:"block"})),t.controls.el=r('
'),t.settings.captions&&k(),t.active.last=t.settings.startSlide==v()-1,t.settings.video&&n.fitVids();var e=t.children.eq(t.settings.startSlide);"all"==t.settings.preloadImages&&(e=t.children),t.settings.ticker?t.settings.pager=!1:(t.settings.pager&&E(),t.settings.controls&&C(),t.settings.auto&&t.settings.autoControls&&T(),(t.settings.controls||t.settings.autoControls||t.settings.pager)&&t.viewport.after(t.controls.el)),d(e,f)},d=function(e,t){var n=e.find("img, iframe").length;if(0!=n){var i=0,o=function(){++i==n&&t()};e.find("img, iframe").each((function(){var e=r(this);if(e.is("img")){var t=new Image,n=!1;return r(t).on("load",(function(){n||(n=!0,setTimeout(o,0))})),t.src=e.attr("src"),void setTimeout((function(){t.width&&!n&&(n=!0,setTimeout(o,0))}),0)}e.on("load",(function(){setTimeout(o,0)}))}))}else t()},f=function(){if(t.settings.infiniteLoop&&"fade"!=t.settings.mode&&!t.settings.ticker){var e="vertical"==t.settings.mode?t.settings.minSlides:t.settings.maxSlides,i=t.children.slice(0,e).clone().addClass("bx-clone"),o=t.children.slice(-e).clone().addClass("bx-clone");n.append(i).prepend(o)}t.loader.remove(),b(),"vertical"==t.settings.mode&&(t.settings.adaptiveHeight=!0),t.viewport.height(p()),n.redrawSlider(),t.settings.onSliderLoad(t.active.index),t.initialized=!0,t.settings.responsive&&r(window).bind("resize",W),t.settings.auto&&t.settings.autoStart&&B(),t.settings.ticker&&H(),t.settings.pager&&L(t.settings.startSlide),t.settings.controls&&P(),t.settings.touchEnabled&&!t.settings.ticker&&I()},p=function(){var e=0,n=r();if("vertical"==t.settings.mode||t.settings.adaptiveHeight)if(t.carousel){var o=1==t.settings.moveSlides?t.active.index:t.active.index*y();for(n=t.children.eq(o),i=1;i<=t.settings.maxSlides-1;i++)n=o+i>=t.children.length?n.add(t.children.eq(i-1)):n.add(t.children.eq(o+i))}else n=t.children.eq(t.active.index);else n=t.children;return"vertical"==t.settings.mode?(n.each((function(t){e+=r(this).outerHeight()})),t.settings.slideMargin>0&&(e+=t.settings.slideMargin*(t.settings.minSlides-1))):e=Math.max.apply(Math,n.map((function(){return r(this).outerHeight(!1)})).get()),e},h=function(){var e="100%";return t.settings.slideWidth>0&&(e="horizontal"==t.settings.mode?t.settings.maxSlides*t.settings.slideWidth+(t.settings.maxSlides-1)*t.settings.slideMargin:t.settings.slideWidth),e},g=function(){var e=t.settings.slideWidth,n=t.viewport.width();return 0==t.settings.slideWidth||t.settings.slideWidth>n&&!t.carousel||"vertical"==t.settings.mode?e=n:t.settings.maxSlides>1&&"horizontal"==t.settings.mode&&(n>t.maxThreshold||nHer sektörde yaşanan istihdam sorununun kendilerini de etkilediğini söyleyen Turgay Şahan, “Çoğu alanda ortalama çalışma süresi istediğimiz seviyelerde değil. Anadolu’da şu an ciddi bir sorun yok ama Marmara Bölgesi’nde 8 bin özel güvenlik personeli açığı var. Gençleri istihdama katmakta zorlanıyoruz. Bize uygun adaylar kurye olmayı tercih ediyor. Gençler sıcak paranın olduğu yeri seçtiği için bu alanda zorlanıyoruz” dedi.
ÖZLÜK HAKLARI İÇİN TALEP
İstihdam sorununda özlük haklarındaki yetersizliğin önemli bir ağırlığa sahip olduğunu vurgulayan Turgay Şahan, “Özel güvenlik personelinin özlük haklarının bir şekilde iyileştirilmesi gerekiyor. Sonuçta bizler yardımcı kolluk görevindeyiz. En düşük ücretin asgari ücretin 1.5 çarpanı olmasını talep ediyoruz. Ayrıca silah tazminatı, fazla mesai çarpanı ve hizmet süresinin polis ve askerde olduğu gibi yıpranma payı ile hesaplanmasını istiyoruz” dedi. Şahan, site yönetimlerinin de aidatlardaki payı yüzünden güvenlik harcamalarında oldukça titiz olduğunu vurguladı.
GÜVENLİK ORGANİZASYONA ÖZEL OLARAK SEÇİLMELİ
-Futbol maçları gibi organizasyonlarda görevlendirilen bazı güvenlik personelinin daha dikkatli seçilmesi gerektiğini söyleyen (GÜSOD) Başkanı Turgay Şahan, “Bazen şirketler mecbur kalıp, o organizasyonlarda çalışmaması gereken personelleri görevlendirebiliyor. Ancak bunun kesinlikle organizasyonun niteliğine göre seçilmesi lazım. Bu da personel yetersizliğinden kaynaklanıyor. Yakın zamanda uygulanmaya başlanan sağlık kontrolü şartı bu sorunu bir miktar çözecektir” dedi.
Bekleme süresi, uygunsuz davranışlar, kısa mesafeye almama, konforsuz ve eski araçlar... İstanbul’da taksiler konusunda şikayetler saymakla bitmiyor. Çözüm ise yıllardır sahici bir tavırla masaya yatırılamadı. Vatandaşlar belediyeden hızlı ve kesin bir çözüm bekliyor. Çözüm girişimleri ise çoğu zaman ‘UKOME’ gibi yapılara takılıyor. Tüm bu tartışmaların beraberinde Martı şirketinin kurucusu Oğuz Alper Öktem ile İstanbul Taksiciler Esnaf Odası arasında ise mahkemelere kadar taşınan bir ‘kavga’ var. Öktem, paylaşımlı yolcu sistemi ile İstanbul’da taksi sorununun çözüleceğini savunurken İstanbul Taksiciler Esnaf Odası ise Öktem’i ‘yasa dışı taşımacılık’ ile suçluyor. Bu hengamede vatandaşların tek beklentisi ise ucuz, konforlu ve güvenli bir taksi sistemi.
HAZİNE’YE VERGİ YIĞACAĞIM
Biz de Hürriyet olarak hem bu süreci hem de Paylaşımlı Yolcu Yönetmeliği’nin neler getirebileceğini Oğuz Alper Öktem ile konuştuk. Başından beri heyecanlı ve baskın iletişimi ile dikkat çeken Öktem, “İstanbul’un tek kurtuluşu paylaşımlı yolcu yönetmeliğinin belediye tarafından hayata geçirilmesidir. Çok fazla sorun bununla çözüme kavuşacak. Ama en önemlilerinden birisi vergi tarafı. Taksi sistemi gri ve kara paranın en çok döndüğü alanlardan. Ayrıca vergi vermiyorlar. Baronlara çalışan bu yapının yerine paylaşımlı yolcu sistemi resmi olarak uygulamaya girerse milyarlarca lira vergi kazanımı olur. Yönetmelik çıksın. Ben devletimi vergiye boğmak, Hazine’ye vergi yığmak istiyorum” dedi.
E-FATURA KESECEĞİZ
Öktem’in hayata geçirdiği Martı TAG ile kullanıcılar kendi araçları ile ‘taksicilik’ sayılabilecek faaliyette bulunuyor. Ancak paylaşımlı araç yönetmeliği hayata geçirilmediği için sistem tam olarak çalışamıyor ve fatura kesilemiyor. Öktem, bu noktada, “Eğer yönetmelik hayata geçerse tıpkı Trendyol ve Hepsiburada gibi platformlardan alışveriş yapan bir vatandaş için nasıl e-fatura kesiliyorsa Martı TAG için de öyle olacak” diye konuştu.
Oğuz Alper Öktem
‘EN BÜYÜK İŞVEREN BİZ OLACAĞIZ’
İnişleri ve çıkışları ile gündemden düşmeyen, küresel finans piyasalarının her daim radarında olan bir alan kripto paralar. Çöküş dönemlerinde yatırımcısına ‘hayatı sorgulatırken’ kimi zaman da dolandırıcılar için adeta at koşturulan bir piste dönüşebiliyor. Ancak tüm bunların ötesinde kullanıcıların ilgisi, atılan adımlar ve muhtemel regülasyonlarla yakın geleceğin finans dünyasında önemli bir yer edinecek kripto paralar.
‘DAHA ÇOK YOLU VAR’
Bu alanda küresel piyasaların önde gelen platformlarından olan Binance’in CEO’su Richard Teng, Hürriyet’e hem Türkiye hem de uluslararası piyasalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Genel olarak kripto paralarda olumlu trendler yaşandığını söyleyen Richard Teng, “2023 itibarıyla, küresel kripto varlık piyasası dünya çapında 420 milyondan fazla kullanıcıyı kendine çekti. Binance ise 181 milyondan fazla kullanıcıya sahip. Kripto varlıkların günlük hayatımızdaki yerinin artışına rağmen, küresel piyasa penetrasyon oranı sadece yüzde 4.2 olduğundan, sektörde hala önemli bir büyüme potansiyeli söz konusu” dedi.
4’ÜNCÜ BÜYÜK PAZAR
Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Türkiye gibi bölgelerin kripto varlık benimsemesinde öncü olduğunu anlatan Richard Teng, “Türkiye, etkileyici benimseme oranıyla öne çıkıyor. Son üç yılda, Türkiye’deki kripto benimseme oranı yüzde 16’dan yüzde 40’a çıkarak iki kattan fazla arttı. Dahası, Chainalysis’in verilerine göre Türkiye, tahmini işlem hacmi açısından küresel olarak dördüncü en büyük kripto pazarı olarak yer alıyor. Ülkenize geldiğimizde de bu dinamizmi sahada görüyoruz. Kripto varlıkların günlük hayattaki yaygınlığı Türkiye’nin kripto için gelişen bir merkez olarak yerini güçlendiriyor” diye konuştu.
YÜKSEK GETİRİ BEKLENTİSİ
Türkiye’nin küresel kripto trendlerinin şekillendiği bir market konumunu aldığını vurgulayan Richard Teng, “Türkiye’nin kriptoya en çok yatırım yapan ülkeler arasında yer almasının önemli bir nedeni, kripto ve altında yatan blok zinciri teknolojisine yoğun ilgi gösteren genç nüfus... Anketlerimize göre, Türk yatırımcıların yaklaşık yüzde 40’ının kriptoya yatırım yapmalarının birincil nedeninin, sadece finansal getirilerin ötesinde, yüksek bir potansiyel vaat eden blokzinciri teknolojisi olduğunu ortaya koydu. Türk kullanıcıların yeni teknolojilere açık oluşu, ülkedeki canlı kripto topluluğunu teşvik ederek, yüksek düzeyde benimsemeyi, dinamik yatırım ortamını ve startup ekosistemini de besliyor” ifadelerini kullandı.
ABD’DE ZHAO İÇİN 3 YIL HAPİS CEZASI İSTENDİ
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından yayınlanan Türkiye’nin Enerji Dönüşümü Görünümü 2023 raporuna göre Türkiye’de 2023 yılında toplam elektrik üretimi 324.8 teravat-saate (TWh) ulaşırken yenilenebilir enerji kaynakları 137.2 TWh ile toplam üretimin yüzde 42’sini karşıladı. Elektrik üretiminde ithal fosil yakıtların payı ise yüzde 44 oldu.
Elektrik üretiminde yerlilik oranı, hidroelektrik santralların üretiminin en üst seviyelere ulaştığı 2019’daki yüzde 60’lık seviyesinden, kuraklık nedeniyle azalan hidroelektrik üretimi nedeniyle 2021’de yüzde 46’ya geriledi, 2022 ve 2023’te yenilenebilir kaynakların üretimindeki artışla yüzde 56’ya ulaştı.
EKONOMİK ERİŞİM
Türkiye, enerji tüketiminin dörtte üçünden fazlasını ithal fosil yakıtlarla karşılıyor. Ham petrolün yüzde 91’i, doğalgazın yüzde 99’u ve kömürün yüzde 56’sı ithal ediliyor. Raporda, enerji fiyatlarının doğrudan enflasyonu tetiklediğine dikkat çekildi. Rapora göre fosil kaynaklara bağımlılık uluslararası enerji fiyatlarına olan bağımlılığı da getiriyor. Bu nedenle enerji dönüşümünün Türkiye için hem arz güvenliği hem de enerjiye ekonomik erişimde önemli olduğu vurgulandı.
SHURA tarafından hazırlanan rapora göre 2025 yılına doğru ilerlerken Türkiye enerji sektörü için öncelikli konu, belirlenen hedefleri hayata geçirmek için hızla eyleme geçmek olacak.
DÖNÜŞÜMDE GEREKLİ 7 ADIM
Raporda enerji dönüşümünde kritik konular şöyle sıralandı: Yenilenebilir enerji yatırımlarının hızlandırılması, şebeke esnekliğinin artırılması, enerji dönüşümü için gerekli piyasa ve mevzuat düzenlemelerinin yapılması, yeşil finansman stratejisinin belirlenmesi, enerji dönüşümünün sosyo-ekonomik etkilerinin ele alınması, temiz enerjiye adil erişimin sağlanması, yeni teknolojilerde stratejik alanların belirlenmesi ve yenilikçiliğin teşvik edilmesi.
ISI POMPALARI ÖNCELİKLENDİRİLMELİ
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezinin (IICEC) düzenlediği ‘İş Dünyası ve Sürdürülebilir Enerji’ temalı IICEC Konferansı’nda konuşan Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) Başkanı Fatih Birol, 90 dolar seviyesinde seyreden petrol fiyatlarının Türkiye gibi enerji ithalatı yüksek olan ülkeler için oldukça yüksek olduğunu söyledi. Küresel petrol talebinin geçmiş yıllara göre oldukça zayıf kaldığını vurgulayan Birol, “Şüphesiz bu zayıflamada en etkili konu Çin ekonomisindeki yavaşlama ve elektrikli araçlardaki büyüme” dedi.
FİYATLAR NEDEN YÜKSEK
Arz tarafında Amerika kıtasında ciddi bir üretim artışı beklendiğini anlatan Birol, “ABD, Kanada, Brezilya ve Guyana piyasaya ciddi miktarda petrol sunacak. O tarafta arz kuvvetli ama Suudi Arabistan ve Rusya’nın başını çektiği OPEC+ ülkelerinin üretimi kısmaları petrolü hala 90 dolar seviyelerinde tutuyor. Bu ülkelerin atıl kapasiteleri günlük 6 milyon veril ile tarihi seviyede. Ayrıca Ortadoğu’daki gerilim de bu fiyatların diğer bir nedeni” ifadelerini kullandı.
Enerji piyasasının önde gelen isimlerine geniş bir son durum değerlendirmesi yapan UEA Başkanı Fatih Birol, doğalgaz konusuna dikkat çekti. 5 dolar olan doğalgaz fiyatlarının Rusya-Ukrayna savaşı başladıktan sonra 40 dolara kadar tırmandığını ve şimdilerde 10 doların altında seyrettiğini vurgulayan Birol, “2 yıl içinde piyasada ciddi bir sıvılaştırmış doğalgaz (LNG) dalgası yaşanacak. Türkiye’nin de bu konuda kartlarını iyi oynaması gerekiyor. ABD ve Katar, 4-5 yıl önce başladığı projeleri ile LNG’de atağa geçiyor. Son 30 yılda piyasaya arz edilen doğalgazın yarısı 3 yılda arz edilecek. Fiyatlarda aşağı yönlü baskı olacak. Satıcıların güçlü olduğu bir piyasadan alıcıların güçlü olduğu bir piyasaya geçiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
ALTERNATİF KAYNAKLAR VE PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİ ÖNEMLİ
-Finansman sorunlarına rağmen nükleere ilginin arttığını belirten Birol, “Biz 2025-2026 yıllarında dünya nükleerden elektrik üretiminin şimdiye kadarki en yüksek seviyeye çıkacağını düşünüyoruz” dedi. Birol, “Avrupa, çok büyük bir hata yaptı ve enerjide Rusya’ya ‘göbekten bağlandı.’ Daha sonra bu süreci iyi yönetti ve az hasarla kapattı. Bunda havaların çok sert geçmemesi de etkili oldu. O yüzden enerjide alternatif kaynaklar ve pazar çeşitliliği önemli” dedi.
Türk Telekom dün İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında 2023 yılına ait finansal ve operasyonel sonuçlarını açıkladı. Buna göre Türk Telekom’un gelirleri yıllık bazda yüzde 9.6’lık artışla 100.2 milyar TL’ye yükseldi. Türk Telekom’un FAVÖK’ü 33.5 milyar TL, FAVÖK marjı ise yüzde 33.5 olarak gerçekleşti. 2023 yılı net kârı 16.4 milyar TL olurken, toplam yatırım harcamaları 2023’te yıllık yüzde 7.4 arttı ve 25.8 milyar TL’ye yükseldi. Türk Telekom, 2024’te ise operasyonel gelirlerinin yaklaşık yüzde 11 le yüzde 13 aralığında büyüyeceğini, konsolide FAVÖK marjının yüzde 36 ila yüzde 38 aralığında ve yatırım harcamalarının satış gelirlerine oranının yüzde 27 ile yüzde 28 aralığında olacağını öngörüyor. Mobil bir önceki yıla göre 6.4 milyar TL daha yüksek gelir üreterek büyümeye en büyük
katkıyı sağladı.
‘EN HAZIR OPERATÖRÜZ’
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal’ın yaptığı sunumda en fazla vurguladığı konu bu dönemde yapılan yatırımlar ve mobil tarafındaki gelişmeler oldu. “Durmaksızın sürdürdüğümüz yatırımlarımız sonucunda kapsama ve kapasite olarak sektördeki konumumuzu günden güne güçlendiriyoruz” diyen Önal, “4.5G ihalesi sonrası frekans sahipliğimizi 3 katına çıkardık. Hızda önemli olan abone başı frekansta ve 5G için de kritik öneme sahip 1800 Mhz frekans sahipliğinde pazar lideriyiz. LTE baz istasyonlarımızın yarısından fazlasını şimdiden fibere bağladık. Bu anlamda 5G’ye en hazır operatörüz’’ ifadelerini kullandı.
FİYATLARIMIZ AYNI
1.6 milyonluk abone kazanımıyla yıllık faturalı net abone kazanımında rekor performansa ulaştıklarını anlatan Ümit Önal, “Mobil numara taşımada da dokuz çeyrektir olduğu gibi yine lideriz. Mobil 2023’te çok kuvvetli bir performans sergiledi. Toplam abone sayısı yıl içinde yüzde 2.8 artarken faturalı abone sayısı yüzde 9.5 arttı. Taahhüt yenileme sırasında yapılanlar hariç upsell sayısı 2023’un tamamında bir önceki yıla göre yüzde 46 daha yüksek gerçekleşti” dedi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Önal, “Mobildeki büyümemizde de yatırımlarımızın karşılığını alıyoruz. Artık burada ‘ucuz operatör’ algısı yok. Rakiplerimizle fiyatlarımız aynı olmasına rağmen biz onlardan daha fazla tercih ediliyoruz” diye konuştu.
21 GİRİŞİMİN DEĞERİ 190 MİLYON DOLAR OLDU
Türkiye’de ekonominin önemli bir kaldıracı haline gelen girişimcilik ekosistemine 2011’den bu yana destek verdiklerini belirten Önal, Türk Telekom’un girişim hızlandırma programı PİLOT ile bugüne kadar girişimlere 32 milyon TL’lik nakit desteği sağlandığını kaydetti. Türk Telekom’un Girişim Sermayesi Fonu şirketi Türk Telekom Ventures’ın yatırım yaptığı 21 girişimin portföy değerinin 190 milyon doları bulduğunu söyleyen Önal, söz konusu rakamın; girişimcilik ekosisteminin Türkiye ekonomisindeki değerine ve kaldıraç özelliğine dikkat çekti.
Karaca, “2023 yılı ihracatı, 2022’ye göre yüzde 9.5 azaldı. 1.8 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2024’ün ilk çeyreğinde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30’a varan bir düşüş var. Dünyada yaşanan resesyon ve bizdeki yüksek enflasyon tüm planlarımızı bozdu. İhracatçılar olarak derinden etkilendik” dedi.
‘SATIŞ YAPAMADAN DÖNÜYORUZ’
Yılın başından beri başta Avrupa’dakiler olmak üzere çok sayıda fuarda bekledikleri satışları yapamadıklarını ifade eden Karaca, “Seçimlerin ardından doların 40 lira seviyelerine geleceğini hesap ediyorduk. Beklediğimiz gibi olmadı. O yüzden tüm fuarlarda doları 40 lira olarak düşünüp fiyat verdik. O seviyeden verdiğimiz avantajlı fiyatlardan bile satış yapamadık. Çoğu fuardan elimiz boş döndük. Maalesef fiyatta rekabet edemiyoruz. İhracat pazarlarımızı son dönemlerde kaybetmeye başladık. Çünkü fiyat tutturamıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘BANKALAR TEHDİT EDİYORDU’
Karaca, yakın döneme kadar bankaların ihracatçıya çok bonkör davrandığını ancak durumun şimdi tam tersi olduğunu söyledi. Sektördeki durumu şöyle anlattı: “Bir dönem bankalar bize zorla kredi vermek istiyordu. Alacaksınız diye tehdit ediyorlardı bizi. Şimdi durum değişti. Vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Zaten faizler de ortada.”
İş dünyasının ‘ekonomi’ konuşmaktan işine odaklanamadığını anlatan Karaca, “Üretimini, istihdamını ve ihracatını artıran üreticilere firma özelinde destek ve teşvik verilmesi gerekiyor” dedi.
TÜRKİYE’nin son 10 yılda dikkate değer gelişim gösteren sektörlerin başında güneş enerjisi sektörü geldiğini vurgulayan Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı Cem Özkök, “2016 yılında 250 megavat olan güneş enerjisi kurulu gücü, 2017’de 914 megavata, 2018’de 2 bin 728 megavata, 2019’da 5 bin 44 megavata, 2020’de 5 bin 980 megavata, 2021’de 6 bin 661 megavata, 2022’de 7 bin 793 megavata ve 2023’de 9 bin 829 megavata yükseldi. 2024’ün başında ise kurulu güç yaklaşık 12 bin 350 megavata ulaştı” ifadelerini kullandı.
FİNANSMAN ZORLUĞU VAR
Türkiye’de güneş enerjisi sektöründe zaman zaman büyümede yavaşlamalar yaşandığını aktaran Cem Özkök, “Bu yavaşlamanın sebepleri arasında finansmana erişim zorlukları, bürokratik engeller ve kapasite bulunamaması yani altyapıdaki eksiklikler gibi çeşitli faktörler” diye konuştu.
Türkiye’nin güneş enerjisinde en güçlü bölgelerinin Güneydoğu ve Akdeniz olduğunu ifade eden Cem Özkök, “İleride, güneş enerjisindeki büyüme ile hepimizi şaşırtacak bölgeler arasında Karadeniz Bölgesi’ni de sayacağımıza inanıyorum.
HEPİMİZİ ŞAŞIRTABİLİR
Bu bölge, beklenenden daha fazla güneş enerjisi potansiyeline sahip olabilir, çünkü teknolojik gelişmeler sayesinde daha düşük güneş ışınımı olan alanlarda bile verimli enerji üretimi mümkün hale gelebilecektir. Bunun ispatını rüzgâr ve güneş gelişmeleri ile ortaya koyabiliriz” şeklinde konuştu.
HER AY ‘300 MEGAVAT’ YENİ YATIRIM GEREKİYOR