Yozlaşma başlayınca...

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Bir ülkede yozlaşma başlayınca bütün kurumları sarar. Siyaset, medya, bürokrasi, hep bu yozlaşmanın güdümüne girer. Ciddiyetsizlik, laçkalık, vurdumduymazlık, yasa tanımazlık bu dönemlerde arşa yükselir.

Biz Türkiye'de şimdi bu süreci yaşıyoruz.

Şu siyasete bakın! Yalım Erez DTP ile anlaşmaya varıyor. Bu partiye genel başkan seçilecek. Parti kongre düzenliyor. Cindoruk gidecek, Erez gelecek. Doğru veya yanlış. Son anda bir bakıyorsunuz, Yalım Bey vazgeçtiğini açıklıyor. Siyasi amaçlarına o çatı altında ulaşmasının mümkün olmadığını görmüş!

Bu anlaşmaya varırken ortada farklı bir yapı, farklı bir parti mi vardı? Giriştiği işin iki adım sonrasını hesaba katmamış mı? Yaptığı ayıptır, ciddiyetsizliktir.

***

Dünkü Milliyet'te Abdullah Karakuş'un haberi:

‘‘Siyasi yasaklı Necmettin Erbakan'ın evinde dün akşam sürpriz bir toplantı yapıldı. Toplantıya Fazilet lideri Recai Kutan ve İstanbul eski Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bazı İstanbul milletvekilleri katıldı. Üç saat süren toplantıdan sonra Kutan binayı arka kapıdan terk etti. Erdoğan da soruları yanıtlamadan uzaklaştı.’’

Yorum yapmaya gerek yok. Biri yasaklı, öbürü yakında cezaevine girecek iki kişi Fazilet'i yönlendirmeye devam ediyor! Fazilet bundan sonra da ‘‘Biz yeni bir partiyiz, onlarla ilgimiz yok’’ gibi açıklamalar yapmaya devam etsin. Yutanlar olabilir!

***

Kürtçü hapisten çıkıyor, aynı gece şeriatçı kanalda boy gösteriyor. Kendisiyle ‘‘demokrasi ve özgürlük’’ adına söyleşiler yapılıyor.

Cumhurbaşkanı Demirel bayramda Gülhane'de yatan gazilerimizi ziyaret ediyor, her birine 100 milyon lira armağan ediyor. Şeriatçı durur mu! Yazısında gırgır geçiyor:

‘‘Osmanlı'nın son dönemindeki komutanlarından Halil Paşa da cephede askere çil altın dağıtırdı. Demirel'in yaptığı buna benziyor...’’

Yani Demirel'in bu davranışını eleştiriyor, aklınca gırgır geçiyor. Kolu bacağı kopmuş gazilere Cumhurbaşkanı tarafından para verilmesi, şeriatçının kafasından böyle yansıyor!

***

Medyada yozlaşma. Baldır bacak, canlı ve kanlı yayınlar, cinayet, gözyaşı, ceset, aşk, ihanet, haber saatlerinde bol rezalet, sanatçı diye geçinen ve bize yutturulan tipler...

Ekranlar ve sayfalar Sibel Can ve kocasıyla, donuna kadar açan manken ve sözde sanatçılarla dolu. Bıktık be, yetti be! Bize ne onlardan. Onlar bitiyor Hülya çıkıyor. Yetmiyor, anaları danaları çıkıyor. Ardından arabesk bülbülleri sökün ediyor.

Şimdi Turnike ile Çarkıfelek kapışması yaşıyoruz. İnsanlara bol kepçe para ve otomobil dağıtarak, binbir cıvıklık yaparak reyting kavgası veren birileri...

Televole isimli manken-futbolcu-arabeskçi karışımı vıcık vıcık programlar...

Para hırsı, umutları paraya çevirme tezgáhı, millete saygısızlık.

***

Bir dergi Türkiye'nin bilmem kaç adet seçkin ‘‘aydınını’’ seçiyor!

Birkaç düzgün isim dışında Kürtçüsü, şeriatçısı, entel liboşu, dolandırıcısı bu sıfata layık görülüyor.

Bunlardan biri, TRT'yi bugünün değerleriyle yüz milyarlarca lira dolandırmaktan 11 ay 20 gün hapis almış. İkinci dolandırıcılık dosyasından Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmış. Mahkeme suçu sabit görmüş, ancak ‘‘zamanaşımı’’ nedeniyle yırtmış!

Bu adam ‘‘Aydın’’ seçiliyor.

Türkiye'nin aydını, yüz kızartıcı suçtan hüküm yemiş biri!

***

Eyüp Aşık'ın ismi bazı olaylara karışmış ve bundan birkaç ay önce milletvekilliğinden istifa etmiş. Şimdi yine ANAP adayı olduğunu açıklıyor.

O halde niye istifa ettin kardeşim? Madem istifa ettin, şimdi niye aday oluyorsun?

Adı Meclis yolsuzluğuna karışan Mustafa Kalemli ise bu hataya düşmüyor ve aday olmayacağını açıklıyor.

DYP Isparta milletvekili Ömer Bilgin. İsmi bin tane yolsuzluğa karışmış, dokunulmazlığı defalarca kaldırılmış, şimdi yargı önünde hesap veriyor.

O da yeniden aday!

Ankara'nın başında İ nokta Melih isimli şahıs. Hakkında çok sayıda yolsuzluk dosyası var. Yenileri geliyor. Geçtiğimiz günlerde Terörle Mücadele ekipleri tarafından gözaltına alınan, korkusundan düşüp bayılan ve zorla ayıltılan, sonra Demirel'in devreye girmesiyle serbest bırakılan biri.

Bu adam Ankara'da yine aday! Fazilet adayı!

Böyleleri başka ülkelerde aday olmaya kalkışsa, onları önce partileri reddeder, sonra da seçmen ayaklanır... Çünkü yapılan, seçmene saygısızlıktır.

Türkiye'de hiç sorun değil!

Dolandırıcının ‘‘aydın’’, iş bitiricinin ‘‘milletvekili’’, üçkáğıtçının ‘‘genel müdür’’, yeteneksizin ‘‘parti başkanı’’, vurguncunun ‘‘belediye başkanı’’ yapıldığı dönemde yaşıyoruz.

Bu arabesk toplumun umurunda mı?

***

Düşünün ki, kamuoyunda Liboş Mehmet olarak bilinen şahıs, şimdi Tansu'nun ekranından ahkám kesiyor. Her devrin adamı, tüccar gazeteci, iş bitirici, ihale takipçisi Liboş Mehmet şimdi dürüstlük nutukları atıyor.

Dansöz yorumcu, sarışın afetler köşe yazarı oluyor. Ekranlarda eşcinseller ‘‘güneş’’ gibi parlıyor! Hıncal Uluç boya reklamlarına çıkıp şuh kahkahalar atıyor.

Sosyete meyhanesinde rakı çeken entel-liboş ise ‘‘Şeriat gelsin. Demokrasinin gereği budur’’ diye yanındaki dilbere hava basıyor.

Midem bulanıyor.



Yazarın Tüm Yazıları