POLİS memuru Hakan Açıl geçtiğimiz ekim ayında Cizre’de PKK tarafından kaçırıldı. Hem de işlek bir karayolunda.
Aradan aylar geçti, kendisinden haber alınamadı. Sonra devreye ismini bu tür olaylarda duyurmaya pek meraklı olan İnsan Hakları Derneği ile Mazlum-Der girdiler! İlki PKK yandaşı, ikincisi İslamcı kesimin bir kuruluşu.
Bunların "çabaları (!)" sonuç verdi, PKK polis memurunu bırakacağını açıkladı. Böylece örgütlerin propagandası da kamuoyunda yapılmış oldu.
Polis memuru dün serbest bırakıldı. Nerede bırakıldı?
Kuzey Irak’ta.
Demek ki kaçırılan bir polisimiz, alınan bunca önleme (!) karşın terör örgütü tarafından Türkiye’den Kuzey Irak’a başarıyla (!) götürülmüştü.
Herhalde uçak ve helikopterle değil, karadan sevk edilmişti.
Demek ki Irak sınırımız yolgeçen hanı olmaya devam ediyor.
Alınan önlemler, teknolojik gelişmeler...
Her şey sıfıra sıfır elde var sıfır noktasında olduğumuzu gösteriyor.
Bu bir utanç tablosudur.
O BİZİM GURURUMUZ
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, İstanbul’un en gözde yerlerinden biri olan Çamlıca’da bir villa yaptırmıştı. Villa sit alanı üzerinde ve kaçaktı.
O zaman henüz bakan olmamıştı.
Kaçak inşaat tam üç kez mühürlendi. Ancak bu görkemli villanın kurtarılması gerekiyordu.
Beyefendi Maliye Bakanı oldu. Gücü artmıştı. Çözüm derhal bulundu!
İmar planı değişmeliydi!
İmar planı, AKP’li Üsküdar Belediyesi tarafından değiştirildi.
AKP’li Büyükşehir Belediyesi bu değişikliği derhal onayladı.
Şimdi iş Tabiat Kültür Varlıkları Kurulu tarafından verilecek onaya kalmıştı.
Orası da onayladı!
Zaten Unakıtan da bu konu geçmişte gündeme geldiği zaman, "Kaçak duruma düştük ama yeni yapılacak imar planıyla kurtuluruz" demişti.
Olacakları iyi biliyordu!
Ancak son aşamada küçük (!) bir pürüz vardı. Kurul’un iki üyesi bu kurtarma operasyonuna karşı çıkıyordu. Bu sorunun da giderilmesi gerekiyordu. Formül bulundu:
Kurul üyeleri Ahmet Turgut ve Mehmet Cevahir Türk, görevden alınıverdi!
Şimdi tablo çok net: Bu durumda Unakıtan, oradaki arazisi üzerine isterse iki villa daha kondurma olanağını elde etmiş oldu.
Villa kaçak olduğu için önceki yıllarda -kendisi bakan olmadan önce- inşaat aşamasında tam üç kez mühürlenmiş, sonra birileri mührü söküp inşaatı bitirmişti! Acaba kim sökmüştü! Ah bir bilsek!..
* * *
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan bu işleri iyi biliyor. Daha önce Al Baraka yönetim kurulu üyesi idi. Naylon fatura düzenlediği iddiasıyla hakkında üç yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Kendisi Maliye Bakanı olunca, ilk "başardığı" işlerden biri vergi affı çıkarmak oldu. Böylece kendini kurtarmayı başardı.
Ormanlık alanda yapılaşmaya af getiren 2B yasasını da Unakıtan hazırladı. Niçin?.. Çünkü İstanbul Beykoz’da orman alanı içerisinde 50 dönüm arazisi vardı ve çıkacak yasayla kendisi de tapusuna kavuşacaktı.
Beyefendinin ismi son olarak şu meşhuuur Galataport olayında İsrailli işadamı Sammy Ofer’le anıldı. Bu yüzlerce trilyonluk avanta projeyi cebine koyan Ofer ile Unakıtan daha önce gizlice buluşup görüşmüşlerdi.
Unakıtan son olarak hükümetin yarı resmi yayın organı olan Yeni Şafak Gazetesi’nde manşetten verilen sözleriyle gündeme geldi. Deniz Baykal’ın banka hesabında 1 trilyon lira olduğunu sağda solda söylediği belirtiliyordu. Görevi gereği elde ettiği sırları -yalan yanlış bile olsa- böyle uluorta konuştuğu ortaya çıkıyordu. Haberi yalanlamak zorunda kaldı.
O halde AKP destekçisi olan bu gazete yalan yazıyordu.
Deniz Baykal bu olayı irdelerken, "Benim cebimde Ofer parası yok" dedi. Unakıtan bu söze yanıt veremedi.
Durum vaziyetleri işte böyle efendim.
Kemal Unakıtan nerelerden nerelere gelmiş, sonracığıma Maliye Bakanı olmuş.
Bir sürü iş bitirmiş, çıkardığı aflar ve yasalarla kendini ve ailesini, özellikle işadamı olan oğlunu kurtarmış, kaçak villa sorununu bile çözmeyi başarmış bir devlet adamı!
O, AKP’nin bir destanı. Günümüz iktidarının ve milletimizin gurur anıtı. Biz boşuna yorulmayalım, dil dökmeyelim.