PAZAR günkü Yeni Şafak Gazetesi’nde şarkıcı abimiz Adnan Şenses’le yapılan söyleşiyi okudum. Biliyorsunuz, Yeni Şafak bu AKP iktidarının en büyük destekçisi ve övücüsüdür.
Ayrıca söylemeye gerek yok, Adnan Şenses Abimizi de biliyorsunuz. Çok yönlü bir insandır. Hem İstanbul’daki akaryakıt istasyonları, hem de şarkılarıyla tanınır.
Hatta birkaç kez Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde sahnede göbek atmış, akaryakıt bayilerinin parasal sorunlarını kendisine iletmiş, hem büyük devlet adamı Başbakanımızın gözüne girmiş, hem de sorunu çözerek bayilerin hayırduasını almayı başarmıştı.
Şimdi gelelim pazar günkü söyleşiye!
Başlığı: "Başbakan’ın yüzünde nur gördüm."
Bakınız abimiz neler diyor:
"Ben Başbakan’ın yüzünde bir nur gördüm. Farklı bir güç gördüm. Bir gün eve geldim, Rabbime dua ettim. ’Bugünden itibaren her kötülüğü bırakıyorum, içkiyi ve gece hayatını bırakıyorum’ diyerek Kuran-ı Kerim’e el bastım. O insanla tanışmanın mutluluğunu hálá yaşıyorum. Onu çok seviyorum."
***
Bu sözleri lütfen yağcılık olarak nitelemeyin!
Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzüne bakınca nur görmek ve o sayede içkiyi miçkiyi bırakmak öyle her babayiğidin harcı değildir.
Adnan Şenses Abimiz, Başbakanımızın yüzünden akan nurları ilk kez keşfetmeyi başaran bir sanatçı ve işadamıdır.
Tayyip Erdoğan’ın suratında bugüne kadar hiç kimsenin göremediği o mübarek ışık selini yakalamak önemli bir iştir. Bu başarısıyla tarihe geçmeyi hak etmiştir.
Abimizi kutlamak gerekir!
Dahası var. Başbakanımızı tanıdıktan sonra içkiyi ve her kötülüğü bırakmıştır! Şükürler olsun.
Başbakanımızı siz de yakından tanısanız, onun yüzündeki nurları görebilseniz, hem içkiyi miçkiyi, hem de her türlü kötülüğü bırakırsınız!
***
Konuyu dağıtmayalım, söyleşiyi okumayı sürdürelim. Adnan Şenses Abimiz bütün bunları güzelce anlattıktan, sözlerinin arasına "Sayın Başbakan çok zeki bir insan" gibi cümleleri serpiştirdikten sonra şöyle diyor:
"Sayın Başbakan okumayı çok sever. On dakika dahi boş olsa eline bir konuyu alıp okur."
Sayın Başbakanımızın okumayı çok sevdiğini (!) de böylece ilk kez abimizin ağzından duymuş oluyoruz.
Adnan Abimiz söyleşinin devamında konuyu çok önemli bir yere getiriyor ve yakınmaya başlıyor.
Zaten dananın kuyruğunu da o aşamada koparıyor:
"Süleyman Demirel zamanında sokaktan geçen, kapıdan geçen insanlara devlet sanatçısı ödülü verildi."
Çok akıllıca bir söz. Niçin?.. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan,Demirel’e bozuk. Konuya Demirel’den girmek çok iyi bir taktik.
Abimiz daha sonra sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Birçok arkadaşımız bu ülkede devlet sanatçısı olmuştur. Maalesef ben devlet sanatçılığını alamadım. Sanat hayatında 50 yılı aşmış bir insanın devlet sanatçılığını alamaması çok acı. Sanatçıyı yaşarken ödüllendirin. Öldükten sonra ödüllendirilmez."
Kötü niyetli olsam şöyle diyeceğim:
"İşin özü ve kısacası, abimiz dolambaçlı yollarla şu mesajı veriyor:
Sayın Başbakanım, 70 yaşıma geldim. Beni devlet sanatçısı yap. Sana düzdüğüm bunca övgülerden sonra bana da bir devlet sanatçılığı ihsan et."
Fakat gelin görün ki, devlet sanatçılığı olayı Danıştay tarafından iptal edildi. Artık böyle bir uygulama yok.
Yanlış anlaşılmasın, Adnan Abimiz bunu elbette bilir.
O halde bütün bu övgü dolu sözlerin, bazı suratlarda nur görmenin başka bir anlamı olsa gerekir.
İstanbul’da akaryakıt istasyonları sahibi olan Adnan Şenses, belki yine sorun yaşamaktadır.
Bir süre sonra yüzünden nurlar akan Başbakanımızla yeniden bir araya geldiğinde belki bu sorunları kendisine aktaracak, önünde bir kez daha şarkı söyleyip göbek atacak ve onun ihsanına nail olup bu kez kendisi nurlanacaktır.