Enflasyondaki yüksek düşüş biraz şaşırttı

HAZİRAN ayında Tüketici Fiyatları Türkiye genelinde % 1,43 geriledi. Her yıl bu aylarda yaş meyve sebzenin bollaşması sonucu, bir enflasyon gerilemesi yaşanır.

Haberin Devamı

Bu yıl da aynı olayın tekrar etmesi normaldir. “Normal” istatistik dilinde “en sık rastlanan” demektir. Üstelik Mayıs ayında enflasyon umulandan yüksek çıkmıştı. Ekonomide beklenmeyen yükselmelerden sonra beklenmeyen inişlerin yaşanması işin doğasında vardır. Dolayısıyla haziran ayında enflasyonda bir düşüş bekleniyordu. Ama eksi % 1,43 kadar büyük bir geriye gidiş beklenmiyordu. Bu sayede yıllık tüketici enflasyonu % 6,5 düzeyinin altına indi. Ancak üretici fiyatlarıyla enflasyon hâlâ % 10’un üstünde seyrediyor. Sonbahara doğru enflasyonda yani tüketici fiyatlarında tekrar bir artış gözlenmesi de “normal” olacaktır. Bu hem mevsimsel hareketlerden hem de ÜFE ile TÜFE arasındaki farkın kapanmasın dolayı gerçekleşecektir.

ENFLASYON, PATLICAN BİBER FİYATLARI DEĞİLDİR

Ne zaman enflasyonda bir düşme veya yükselme gözlense, hemen ortaya “zerzevat fiyatları sayesinde veya yüzünden” açıklaması konur. Bu kez de yine öyle oldu. Pek tabii galat olarak kendisine enflasyon denilen “Tüketici Fiyat Endeksi” piyasada belli ürünlerin fiyatları izlenerek ölçülüyor. Bu ürün sepetinin içinde gıda maddelerinin önemli bir payı var. Dolayısıyla patlıcan, biber, domates fiyatları şu veya bu sebeple düşünce veya artınca endeks de yükselip alçalıyor. Ancak TÜFE endeksi, enflasyonun kendisi değil bir yansımasıdır. Ayrıca önemli olan aylık hareketler değil, yıllık oranın izlediği patikadır. Zerzevat fiyatları artınca enflasyon yükselmez. Enflasyon artınca zerzevat fiyatları “kalıcı” olarak yükselir.

ENFLASYON HER ZAMAN PARASAL BİR OLAY DA DEĞİLDİR

Günümüzün parasalcı iktisatçıları ustaları Friedman’ın özdeğişlerini “nas” yani “değişmez doğru” kabul ederler. Friedman’ın “enflasyonun her zaman parasal bir olay olduğu” mealinde bir sözü vardır. Doğrudur; ama enflasyonun her zaman parasal bir olay olarak ortaya çıkması bir sebep değil, sonuçtur. Friedman’ın sözüne dayanarak, bir ülkede enflasyonun zapturapt altına alınma sorumluluğu, paranın patronu olan merkez bankasına aittir denir. İşte bu doğru değildir. Şüphe yok ki, merkez bankaları uyguladıkları para politikasıyla enflasyonun seyrini yadsınamayacak şekilde etkilerler. Ama onların kullandıkları aletlerinde işe yaramadığı haller vardır. O zaman merkez bankası, enflasyonun gerçek sorumlusu hükümete “mektup” yazar.

ENFLASYON BİR TOPLUMSAL SÖZLEŞMEDİR

Yüksek enflasyon, yüksek enflasyon doğurur. Düşük enflasyon da tersini yapar. Türkiye eskiden birinci fazda idi, şimdi ikinci faza geçti. Bu çok önemlidir. Enflasyonu kontrolden çıkaran iki ana neden vardır. Birincisi, ücretlerin gerekçesiz artışı, diğeri de devalüasyondur. Gerek ücret artışını zorlamak, gerek dış açıkta israr etmek özünde toplumsal bir tercihtir.
Son Söz: Sonuç ortaya çıktığında, sebep çoktan fıymıştır.

    

 

 

Yazarın Tüm Yazıları