Bu küresel zorluk, yalnızca kendi ülkelerinde iklim değişikliğinin doğrudan etkileriyle karşılaşan Türk öğrenciler için oldukça önemli olmakla kalmayıp, aynı zamanda daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunma gücüne de sahip.
İKLİM KRİZİ VE TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Türkiye, artan sıcaklıklar, aşırı hava olayları ve su kıtlıklarıyla iklim değişikliğinin etkilerini şimdiden deneyimlemeye başladı. Ülkede, insan sağlığını etkileyen, tarımsal üretimi ve su kaynaklarını zorlayan sıcak hava dalgalarının sıklığı ve şiddeti arttı. Ayrıca, Türkiye’nin kıyı bölgeleri, doğal ekosistemleri ve insan yerleşimlerini tehdit eden deniz seviyesinin yükselmesine karşı savunmasız durumda. Bu zorluklar, iklim krizinin hem küresel hem de yerel bir bakış açısıyla anlaşılmasının önemini vurguluyor. Geleceğin liderleri ve karar vericileri olacak Türk öğrencilerinin, bu çevresel sorunlarla başa çıkmak için bilgi ve becerilerle donatılması gerekiyor.
KÜRESEL GİRİŞİMLER VE YEREL EYLEM: GENÇLERİN ROLÜ
Dünyanın dört bir yanında gençler, iklim değişikliğiyle mücadelede ön saflarda yer alıyor. Greta Thunberg’in Fridays for Future hareketinden yerel çevre örgütlerine kadar gençlik aktivizmi, küresel ölçekte farkındalık yaratıyor ve eylemi teşvik ediyor. Bu çabalar yalnızca sembolik değil aynı zamanda hükümetler ve şirketler üzerinde karbon emisyonlarını azaltma yönünde daha ciddi adımlar atma baskısı oluşturuyor. Türkiye’de öğrenciler de benzer bir rol oynayabilir. Çevre aktivizmiyle ilgilenerek, sürdürülebilir uygulamaları savunarak ve topluluklarında farkındalık yaratarak, Türk gençleri, iklim değişikliğiyle mücadeleye küresel ölçekte katkıda bulunabilir. Ayrıca, yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, sürdürülebilir tarımın teşvik edilmesi ve doğal yaşam alanlarının korunması gibi yerel girişimler için baskı yapabilirler.
EĞİTİM FIRSATLARI VE KAYNAKLAR
İklim değişikliğiyle mücadeleye etkili bir şekilde katkıda bulunmak için, Türk öğrencilerin çevresel sürdürülebilirliği vurgulayan bir eğitime erişmeleri gerekiyor. Bu, müfredatta iklim biliminin entegrasyonunu, çevreye karşı sorumluluğun teşvik edilmesini ve öğrencilerin koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili projelerde aktif olarak yer almasını içermelidir. Birçok küresel ve yerel kuruluş, öğrencileri eğitmek ve harekete geçirmek için tasarlanmış kaynaklar ve programlar sunmaktadır. Örneğin, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA’lar), küresel zorlukları anlamak için bir çerçeve sunar ve bireylerin ve toplulukların nasıl fark yaratabileceği konusunda rehberlik eder. Türkiye’de okullar ve üniversiteler, öğrencileri gerçek dünya sürdürülebilirlik projelerine dahil etmek için çevre STK’larıyla iş birliği yapabilirler. Ağaç dikme kampanyalarına katılmak, enerji tasarrufu girişimleri geliştirmek veya yerel çevre sorunları üzerine araştırmalar yapmak gibi faaliyetler, öğrencilerin bilgilerini uygulamalarına ve olumlu değişime katkıda bulunmalarına yardımcı olabilir.
Bu yıllık etkinlik, yılların sıkı çalışmasının, geç saatlere kadar süren ders çalışmalarının ve sonsuz sayıda tekrar saatinin bir zirvesi niteliğinde. Kimileri için bugün sevinç ve rahatlama getirirken, kimileri için hayal kırıklığı ve geleceğe dair belirsizlik anlamına geliyor. Bugün alınan sonuçlar, öğrencilerin ilk tercih ettikleri üniversitelere girip giremeyeceklerini ve Birleşik Krallık’ın clearing sistemi ile ilerleyip ilerlemeyeceklerini belirleyecek. Bu süreç, sadece İngiliz öğrencilere özgü değil, benzer duygular ve zorluklar, akademik başarı baskısının eşit derecede yoğun olduğu Türkiye’deki Türk öğrenciler tarafından da hissediliyor.
REKOR BEKLENMEDİK YERDEN GELDİ
Doğu Londra’nın Newham bölgesinde bulunan Brampton Manor Academy, 150 öğrencinin A seviyesinde A* notu alarak kendi rekorunu kırdı. 349 öğrenciden 50’si Oxford veya Cambridge üniversitelerine kabul edildi ve yüzde 90’ından fazlası Russell Group üniversitelerinden birine gidecek. Okul, 2012 yılında 6’ncı sınıfını açtığından beri Eton College’den daha fazla öğrenciyi Oxbridge’e gönderiyor. Bu başarının ardındaki öğrencilerin çoğu etnik azınlık kökenli, ücretsiz okul yemeği alan veya ailelerinden üniversiteye giden ilk kişi olacak.
DUYGUSAL BİR DALGALANMA
Bu sabah zarflar açılırken, hava beklentiyle doluydu. Birçok öğrenci için sıkı çalışmalarının karşılığını almak, sevinçlerini gözler önüne serdi. Gözyaşları, sevinç çığlıkları ve aile ve arkadaşlara yapılan heyecanlı telefon görüşmeleri, ülke genelinde okulların koridorlarını doldurdu. Bu öğrenciler, seçtikleri üniversitelerdeki yerlerini garantilediler ve bu onların özveri ve kararlılığının bir kanıtı. Onlar için gelecekteki yol net ve şimdi hayatlarının bir sonraki bölümünü heyecan ve iyimserlikle bekleyebilirler. Ancak, diğerleri için gün, umdukları haberleri getirmedi. Gözyaşlarını tutmaya çalışan öğrencilerin, şok ve hayal kırıklığı karışımı yüz ifadeleri oldukça yaygındı. Bu, istedikleri üniversitelerin belirlediği beklentileri karşılamayan notlar alan öğrencilerin durumu. Onlar için gelecek şimdi hızla seçeneklerini yeniden değerlendirmeleri gerektiği için belirsizlikle dolu.
CLEARING SİSTEMİNİ YÖNLENDİRME
Gerekli notları alamayanlar için Birleşik Krallık’ın clearing sistemi ikinci bir şans sunuyor. Clearing, üniversiteye yerleşemeyen öğrencilerle hâlâ boş kontenjanı olan kurumları eşleştiren bir süreçtir. Bu, birçokları için bir can simidi olsa da aynı zamanda stres ve belirsizlik dolu bir dönemdir. Hızlı kararlar verme baskısı, genellikle ilk tercihleri olmayan kurslar ve üniversiteler hakkında, bunaltıcı olabilir. Bazı öğrenciler, daha önce düşünmedikleri üniversitelerde yer bulmanın hoş bir sürpriz olduğunu görecekler. Diğerleri ise ilk planlarında olmayan bir kurs ya da kurumu seçmek zorunda kalmanın hayal kırıklığını yaşayabilir. Bu öğrenciler için önümüzdeki birkaç gün çok önemli olacak, clearing sürecini yönlendirirken doğru yeri bulma umuduyla telefon görüşmeleri yapacak ve web sitelerini yenileyecekler.
GELECEKTEKİ OLASILIKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Birleşik Krallık ve ABD, geleneksel olarak en çok tercih edilen seçenekler arasında yer alırken, giderek artan sayıda Türk öğrenci, Almanya, Hollanda, İtalya ve Finlandiya gibi Avrupa ülkelerindeki üniversiteleri tercih etmeye başladı. Bu eğilim, küresel eğitim ortamındaki daha geniş bir değişimi yansıtıyor; burada maliyet, erişilebilirlik ve akademik hedeflerle uyum, öğrenciler için kritik faktörler haline geliyor.
AVRUPA’NIN CAZİBESİ
Almanya, Türk öğrenciler için en çok tercih edilen destinasyon haline geldi; bu, büyük ölçüde güçlü mühendislik, teknoloji ve işletme programlarından kaynaklanıyor. Almanya’nın devlet üniversitelerinin genellikle düşük veya hiç olmayan harç ücretleri, Birleşik Krallık ve ABD’deki pahalı eğitime kıyasla uygun fiyatlı bir seçenek sunarak cazibesini artırıyor.
İngilizce eğitim verilen programların varlığı da Türk öğrencileri çekmede önemli bir rol oynuyor. Hollanda, araştırma odaklı üniversiteleri ve geniş bir İngilizce eğitim programı yelpazesiyle bilinen bir diğer popüler tercih. Ülkenin yenilikçilik ve kapsayıcılık vurgusu, yanı sıra Avrupa’nın merkezi konumunda bulunması, sosyal bilimler, uluslararası ilişkiler ve sanatlarla ilgilenen öğrenciler için çekici bir destinasyon haline getiriyor. İtalya, zengin kültürel mirasıyla, sanat, tasarım ve beşeri bilimler alanlarında derece almak isteyen öğrenciler için giderek tercih edilen bir yer haline geliyor. Roma, Milano ve Floransa gibi şehirler, canlı bir öğrenci hayatı ve gelenekle modernliği harmanlayan bir eğitim deneyimi sunuyor.
Bunu fark eden Türkiye, STEM eğitimi yoluyla kızları güçlendirmeye yönelik bir misyon üstlenerek, toplumsal cinsiyet uçurumunu kapatmayı ve daha kapsayıcı bir gelecek inşa etmeyi hedefliyor. Türkiye’nin eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğine olan bağlılığı, bir politikadan öte, ulusal bir zorunluluktur. Ülke, genç kızların STEM konularını seçmelerini teşvik etmeye yönelik birçok girişim başlatarak, tarihsel olarak katılımlarını sınırlayan kültürel, sosyal ve ekonomik engelleri ele alıyor.
ERKEN İLGİ UYANDIRMAK
Türkiye’nin stratejisinin temel taşlarından biri, erken yaşlardan itibaren STEM’e olan ilgiyi uyandırmaktır. İlkokul ve ortaokullarda ‘Kızlar Kodluyor’ ve ‘Kızlar İçin STEM’ gibi programlar başlatılmaktadır. Bu programlar, uygulamalı öğrenme deneyimleri, STEM alanlarında çalışan kadın profesyonellerden mentörlük ve bilim ve teknolojinin gerçek dünya uygulamalarına maruz kalma fırsatları sunmaktadır. Bu girişimler, kızların erken yaşlarda özgüvenlerini ve STEM konularına ilgilerini artırmayı, bu alanların erkek egemen olduğu şeklindeki klişeleri yıkmayı amaçlamaktadır. Okullarda düzenlenen özel atölyeler, bilim fuarları ve kodlama kampları, STEM eğitimini erişilebilir ve heyecan verici hale getiriyor.
BURSLAR VE YÜKSEK ÖĞRENİM
İlgi ve desteğin sürekliliğini sağlamak için Türkiye, STEM alanlarında yüksek öğrenim gören kızlar için burs programlarını da genişletmiştir. Üniversiteler, hükümet ve özel sektörle iş birliği yaparak, kız öğrenciler için mali destek, staj ve araştırma fırsatları sunmaktadır. ‘100/2000 Doktora Burs Programı’ gibi girişimler, özellikle STEM disiplinlerinde doktora yapan kadınlara yönelik destek sağlamaktadır. Bu çabalar, ileri düzey bilimsel araştırma ve akademik pozisyonlarda kadın sayısını artırmayı ve gelecekteki nesiller için rol modeller yaratmayı hedefliyor.
ROL MODELLİK VE MENTÖRLÜK
Mentörlük, STEM alanlarındaki ilgi ve başarıyı sürdürmede kritik bir rol oynamaktadır. Bunu fark eden Türkiye, genç kızları STEM kariyerlerinde başarılı kadınlarla buluşturan mentörlük programları başlatmıştır. Bu mentörler, rehberlik, cesaretlendirme ve STEM alanlarındaki zorluklar ve fırsatlar hakkında bilgi sağlamaktadır. Başarılı Türk kadın bilim insanları, mühendisler ve teknoloji uzmanlarının başarılarını ve hikâyelerini ön plana çıkaran yüksek profilli kampanyalar, bu alanlarda kadınların varlığını normalleştirmeyi ve ilham vermeyi amaçlamaktadır. Bu kampanyalar, kızların STEM kariyerlerine yönelmelerini engelleyen kültürel ve toplumsal bariyerleri yıkmak için çalışmaktadır.
Haftaya buluşmak dileğiyle. Eğitimden, bilimden, başöğretmenin izinden ayrılmadığınız aydınlık günleriniz olsun.
Geçtiğimiz günlerde, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Onur Tuğçe Poyraz Fındık ile son zamanlarda sıkça duyduğumuz ‘Özel öğrenme güçlüğü’ üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Doç.Dr. Fındık, öğrenme güçlüğünün belirtileri, tanısı ve eğitim sisteminde öğrenme güçlüğü tanısına sahip öğrenciler için yapılabilecekleri anlattı.
1-Özel öğrenme güçlüğü nedir? Disleksi ile aynı şey mi?
Özel öğrenme güçlüğü, normal ya da normalin üstünde zekâya sahip olan bir kişinin akademik becerileri öğrenme ve kullanmada yaşadığı zorlukları tanımlamayan bir tanı. Çeşitli alt tipleri mevcut. Okuma, metinleri anlama, metin oluşturma, okuma akıcılığı alanında yaşanan güçlükler disleksi; yazılı ifadeleri doğru ve kurallı uygulamada yaşanan güçlükler disgrafi; sayı algısı, para hesabı gibi matematik işlemlerde yaşanan güçlükler diskalkuli olarak adlandırılıyor. En sık disleksi alt tipi görüldüğünden, genelde ‘öğrenme güçlüğü’ ile ‘disleksi’ terimlerinin birbirinin yerine kullanıldığını görüyoruz. Öğrenme güçlüklerinin en önemli özelliği genellikle ilkokul çağına kadar gelişimi yolunda giden (ya da ufak tefek pürüzlerle giden), zekâ olarak çevresindekileri kaygılandırmayan bir çocuğun, okulda verilen bilgileri, yaşıtlarıyla aynı hızda öğrenememesi oluyor. Bu beklenmedik durum, hem ailenin hem çocuğun kafasını karıştırıyor, ‘öğrenme keyfini’ kaçırıyor ve okuldan soğutuyor.
2-Peki neden olur öğrenme güçlüğü?
Öğrenme güçlükleri nörogelişimsel bozukluklardır. ‘Nörogelişimsel’ tanımı beynin gelişimi ve işlev görme biçimindeki birtakım farklılıkları tanımlamak için kullanılıyor. Öğrenme güçlükleri gibi nörogelişimsel bozuklukların sebepleri henüz tam aydınlatılmış olmasa da geçmişe göre daha fazla bilgi sahibiyiz. İlk olarak genetik yatkınlığı söylemek gerekir. Ailede başka öğrenme güçlüğü yaşayanların olması, benzer sorunların görülme olasılığını arttırır. Aileler ve kardeşlerle yapılan çalışmalar, kalıtım oranlarının yüzde 40 ila yüzde 70 arasında değiştiğini gösteriyor. Genetik yapımızın yanı sıra, prematüre doğum, doğum sırasında yaşanan komplikasyonlar, çeşitli nörolojik hastalıklar gibi gebelik ve doğum sonrası bebeğin beyin gelişimini etkileyebilecek birçok durum öğrenme güçlüklerine yol açabilir.
3-Tanı nasıl konuyor? Birtakım özel testler var mı?
Tanıyı koyarken çocuğun gelişimsel, akademik ve psikolojik özelliklerine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yapılır. Bu süreçte, erken gelişim basamaklarındaki gecikmeler, gelişimi etkileyebilecek tıbbi sorunlar, dikkat ve duygudurum bozuklukları gibi öğrenmeyi etkileyebilecek faktörler dikkate alınır. Çocuğun öğrenmesine elverişli, gelişimini destekleyici koşullara sahip olması göz önünde bulundurduğumuz bir konu. Aile gözlemleri gibi çocuğun akademik gelişimi, sosyal ve davranışsal özellikleri hakkında öğretmeninin gözlemlerine dayalı bilgilerden tanı sürecinde faydalanıyoruz. Bu gelişimsel değerlendirme sırasında, çocuğun yaş ve sınıf düzeyini gözeterek okuma akıcılığı, okuduğunu anlama, yazılı ve sözel ifade becerileri ve matematik becerileri incelenir. Ayrıca, yaşa uygun standartları belirlenmiş, akademik beceriler ve öğrenme özellikleri hakkında detaylı bilgi veren testler tanı sürecinde kullanılabilir. Ancak, tıbbın farklı alanlarında olduğu gibi öğrenmeyle ilgili tetkiklerin de derinliği eldeki kaynaklarla ilişkili bir konu. Dolayısıyla, ayrıntılı nöropsikolojik testlere erişimin olmadığı çalışma koşullarında, deneyimli bir çocuk ve ergen psikiyatrının kapsamlı gelişimsel değerlendirmesi tanı koymak için yeterli bir temel sağlar. Bu nöropsikolojik testler uygulandığında ise, çocuğun öğrenme ve düşünme biçimi hakkında elde edilen kapsamlı bilgi, eğitimciler, anne-babalar ve öğretmenlerin çocuğu anlaması ve duruma özgü müdahaleler geliştirmesinde önemli bir rehber olur.
1- Yurt dışında spor bursu hayali olan öğrencilerde ne gibi kriterler aranmaktadır? Sporcu bursu başvurularında alt ve üst yaş sınırı nedir?
PSA olarak bizimle çalışan sporcu öğrencilerin belirli bir profili olması gerekmektedir. Okulları temsil ettiğimiz için burs kriterleri için filtrelerimiz bulunmaktadır. Öncelikle öğrencinin akademik başarısı önemlidir. Yüksek not ortalamaları, spor başarılarıyla birleştiğinde burs imkânları artabilir. PSA ile çalışan öğrenciler, her zaman çok iyi öğrencilerdi. Amerika’da başarılı olan sporcularımız her zaman derslerin önemini çok iyi anlayan oyuncularımız oldu. SAT ve TOEFL gibi sınavlardaki başarılar da burs miktarını etkileyebilir. Bu sınavlara önem veren öğrenciler, okullar tarafından daha çok ilgi görebilirler. Spor başarıları da kritik bir faktördür. Takımda önemli bir rol oynamak, maç videoları ve referans mektupları da değerlendirilir. Öte yandan, bursların korunması için sporculardan beklenen bir ders ortalaması vardır. Ortalaması 65’in aşağısına düşen oyuncular öncelikle takımdan kesilir ve bu devam ederse (Okulun bu anlamda belirli bir süresi vardır) sporcunun bursu kesilebilmektedir. Sporcu bursu elde etmek isteyen öğrencilerin yaşı en az 13, en fazla 20 olmalıdır. Bazı özel durumlara göre 21 yaşına kadar çıkabilir fakat böyle bir durum söz konusu olabilirse PSA, zaten süreç dahilinde sizi en ince ayrıntısına kadar bilgilendirecektir.
2- Yurt dışı spor bursu başvuru süreci nasıl başlayıp, nasıl şekilleniyor?
Yurt dışı spor bursu başvuru sürecimiz 4 adımlık bir plana göre işler:
Bu makale, farklı pedagojilerin bir çocuğun öğrenme deneyimini nasıl etkilediğini ve modern eğitimde yaygın olan pedagojilerin türlerini ele alıyor, özellikle de Türkiye’deki uygulama ve etkilerine odaklanıyor.
Pedagojiyi anlamak
Pedagoji, öğretme sanatı ve bilimidir. Eğitmenlerin öğrenmeyi kolaylaştırmak için kullandıkları stratejiler, teknikler ve yaklaşımları kapsar. Pedagoji seçimi, öğrencilerin bilgiyi ne kadar iyi özümsediğini, eleştirel düşünme becerilerini geliştirmesini ve motive olmuş öğreniciler haline gelmesini önemli ölçüde etkileyebilir.
Pedagoji türleri
Dünya genelinde çeşitli pedagojik yaklaşımlar kullanılmaktadır, her birinin kendi felsefesi ve yöntemleri vardır. İşte en etkili olanlarından bazıları:
1. Geleneksel pedagoji
* Açıklama: