Paylaş
Bir daha asla
Profesyonel bir turizmci, ‘‘Bir daha asla’’ deyip, genel müdürlük koltuğuna veda eder mi?.. Genç yaşta jübile yapar mı?.. Bu düşüncede olsa bile, hangi turizmci bu kararını meslektaşlarına deklare eder?.. Duyduğumda inanamamıştım. Veda kokteyline gittim, gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum ve sonunda inandım da...
Bu ilke imzasını atan turizmci, tanıdık, bildik biriydi... Yani, Ahmet İllez... Club Hotel Sera'nın genel müdürü iken tanımıştım onu... İsmi o otelle özdeşleşmişti. Bir sezonda 2-3 genel müdürün değiştiği bu sektörde, bir otelin 11 yıl genel müdürlüğünü yapmak dile kolay...
TOPKAPI MACERASI
İşte, İllez bunu başarmıştı. Bir yıl kadar önce ayrıldı oradan, kısa bir Topkapı macerasından sonra, uzun süre haber alamamıştım kendisinden... Yönetim kurulu üyesi olduğu Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) onun için Talya'da veda kokteyli düzenlemiş. Başkan Ahmet Barut, ‘‘Seni de aramızda görmek istiyoruz’’ deyince, seve seve gittim. İyi ki de gitmişim.
Tüm turizmci dostlar orada... Terastaki kokteylde... Beydağları nemden görünmüyor. Beldibi'ndeki Şampiyon Tatil Köyü'nün Genel Müdürü Osman Ayık, sıcaktan bunalmış olacak ki, durmadan, ‘‘Ah Kemer, ah’’ diyor... Bir hafta kadar önce yatında beraberdik ya, beni de, şahit gösteriyor. ‘‘Öyle değil mi Dursuncuğum, püfür püfür esmiyor muydu, bizim orası?’’ Ne diyeyim, doğruya, doğru... Öyleydi gerçekten...
SOHBET İMKANI
Neyse, veda kokteylinde Ahmet İllez ile bol bol sohbet imkanı buldum. Şimdi ne yapıyorsun diye sordum... Anadolu Tanıtım ve Fuarcılık'a ortak olmuş. Şirketin de yönetim kurulu üyesi imiş... Anladığım kadarıyla kafası bu konuda acayip meşgul... Bir sürü proje üzerinde çalıştığı belli.
Kokteyl bitimine doğru, Osman Ayık, kulağıma eğildi, ‘‘Sakın erken kaçma, yemeğe gidiyoruz’’ diye fısıldadı... İşim vardı, falan dedim ama hikaye... Dinleyen kim?.. Kalktık gittik... Eski Lara yolundaki Mavi Akdeniz'e... Kimler vardı derseniz sayayım; Ahmet Barut, Osman Ayık, Ahmet İllez, Sobutay Gönen ve M. Sina Dicleli...
ÖRNEK VE İBRET
Turizmcilerle yemekte ne konuşulur, tabi ki turizm... Epey kaynattık. Söylediklerinin hepsini kafamın bir yerine not ettim. Zamanı gelince yazarım diye... Ama, Ahmet İllez'in bir dediği, tam kulaklara küpe olacak bir hikaye... Daha doğrusu, örnek ve ibret alınacak iki hikaye var anlattıklarında... Biri bizimle, diğeri Tunus ile ilgili...
Körfez Savaşı dönemini hatırlayın. Rahmetli Özal'ın, ‘‘Bir koyup, üç alacağız’’ dediği günleri... Turizm bitmiş, tükenmiş... Turizmci kan ağlıyor. O günlerde Avrupalı tur operatörleri toplanmış meseleyi masaya yatırmış. Mesele de, Tunus ve Türkiye'nin durumu... Çünkü, iki ülke de, konum olarak, Körfez Savaşı'nın çekim alanı içinde...
RİSK ALMIYOR
Avrupalı, Tunus'u o yıl bastıracakları kataloglara almak istemiyor. Adamlar, kendilerine göre haklı... ‘‘Neden risk alayım’’ diye düşünüyorlar. Derken, Tunus Turizm Bakanı devreye giriyor. Söylediği de şu; ‘‘Sizlerden, tüm kataloglarınızda Tunus'a da yer vermenizi rica ediyorum. Lütfen, o katalogların faturasını da Tunus Turizm Bakanlığı adına kestirin.’’
Avrupalı şaşkın... Tunus, o güne kadar cepten harcayıp bastırdıkları katalog paralarını ödemeyi taahhüt ediyor çünkü... Katalogu bastıran faturasını Tunus'a göndermiş... Bir tekini bile geri çevirmemiş Tunus, şakır şakır ödemiş paralarını...
HALA TIK YOK
Türkiye ise Avrupalıyı razı edebilmek için başka ilginç bir yöntem önermiş. Öneri de şu; ‘‘Türkiye'ye göndereceğiniz tüm uçakların yakıt paralarının yarısı bizden.’’ İlk uçak gelmiş, turistleri getiren firma yarı parayı istemiş, bizimkiler sezon sonu ödeneceğini söylemiş. O yıl gelen tüm uçaklar için aynı nasihat verilmiş. O gün, bugün hala tık yokmuş...
Vay anasına sayın seyirciler değil mi?..
Yazık...
İmaj çok zor yaratılıyor, güven çok zor kazanılıyor. Ama, işte böylesine kolay harcanabiliyor, tüm çabalar bir çırpıda uçup gidiyor.
Şimdi soruyorum; Avrupalı, söz verip yerine getirmediğimiz bu sözü unutmuş mudur acaba?..
Zannetmem...
Unutkanlık bize mahsus...
İşte Akay işte irade
Bİr kaç gün önce, Akay'ın restoranında arkadaşlarla buluştuk. Sohbetin tam orta yerinde, içeri biri girdi. Selam verip, kasaya oturdu. ‘‘Kim bu?’’ dedim. Meğer, bizim Akay'mış... Akay Antalya yani... Şaşırdım. Göbek gitmiş, yüz erimiş... Tanıyana aşkolsun. 6 ayda tam 43 kilo vermiş. Hem de diyet yaparak...
Ben irade diye buna derim. Çünküüü, bizim Akay'ın sağı yiyecek, solu içecek dolu... Tahrik unsurları etrafını sarmışken, diyet yapmak her babayiğidin harcı değil... Düşünsenize, hem o güzel tandırları, işkembe çorbalarını yeme, hem de o çok sevdiğin rakıdan ağzına yudum koyma...
Ne irade değil mi?..
Helal olsun sana Akay...
Ünlü sözler
‘‘Ben karpuzun çekirdekli olduğunu evlendikten sonra öğrendim.’’
dgundogdu@hurriyet.com.tr
TELEFON: (0242) 340 38 38
Paylaş