Dr. Hüseyin H. Serdar

Havayı bile kaliteli almalı insan... Kalite. Mükemmele ulaşma arzusundan doğan bir kavramdır.

En iyisi, hatta iyinin de iyisi,
Şartlara uygunluk,
Kusursuzluktur.
Tüketici beklentilerine,
Topluma, toplumun kültürel gelişim seviyesine, beğeni, talep, kullanım şekilleri ve alışkanlıklarına göre değişir.
‘Bir mal veya hizmetin müşteri beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğidir’ diye tanımlanır.
Rekabet, yarışma, bilgi ve teknolojiyi içinde barındırarak, mükemmele ulaşarak, üretmeyi hedefleyen kalite olgusu gelişmenin de temelidir.

Seçme ve seçilme, İfade özgürlüğü, Grev ve lokavt, Toplantı ve gösteri, Özel yaşam ve mesken dokunulmazlığı, Yerleşme ve seyahat gibi insan haklarını biliyorsunuz.

Barınma, güvenli bir çevrede yaşama, eğitim, öğrenim görme, çalışma, sağlık hakkı gibi temel konuların görmezlikten gelinmesi düşünülemez.
Halk sağlığının korunması da devletimizin asli görevleri arasındadır.
*
Şarbon, bilinen en eski hayvan hastalığıdır.
Otçullarda oluşan ‘Bacillus anthracis’ bakterisi temas ile bulaşarak insanlarda da ölümlere neden olur.
*
O kadar etkilidir ki, devletler ve terör örgütleri şarbon mikrobunu biyolojik silah olarak kullanırlar.

Evler yıkılıyor. Yollar çöküyor. Çöküntü arabaları yutuyor.Şükür, can kaybı olmuyor.

ÇÖKÜYORUZ

On günde içerisinde, ‘dünya başkenti İstanbul‘da çok ciddi toprak kayması ve çökme vakaları yaşandı.
*
Bu çökmelerin, bu heyelanların sebebi ne?
Hatalı mühendislik yüzünden mi?
Aşırı yağış, deprem, sarsıntı, belediyecilik anlayışlarındaki yetersizlik, araç ve personel eksikliği, denetimsizlik mi?.
Yoksa;

Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ‘ın beş, altı yıl önce söylediği ‘Biz tasarruf ettikçe zenginleşen, zenginleştikçe tasarrufu artan bir millet olmak zorundayız’ sözü aklıma geldi.

Bolluk, bereket döneminin ardından, birçok ülkede olduğu gibi bizde durgunluk periyoduna girdik.

***

Hazine ve Maliye Bakanı sayın Berat ALBAYRAK, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, TİM Başkanı İsmail Gülle, ekonomist ve iş insanlarının katıldığı toplantıda, ‘2018 Mali yılı için kamu harcamalarında tasarruf tedbirleri alınmaya başlandı‘ dedi. Sayın Albayrak ‘ın ‘Tek hazine hesap uygulamasının yaygınlaştırılması ile alakalı yasal düzenlemeler hayata geçirilecektir.’ sözü ile Refah-Yol Hükümetinin başarıyla gerçekleştirdiği uygulamayı hatırladık.

Artık kamu harcamalarında tasarruf tedbirleri alınacak.

***

Oldum olası, karamsarlığı sevmem.
Daima geleceğe ümit ve heyecanla bakıp, gençliğe, ülkemiz insanına ve kaynaklarına güvenirim.

İnsanlar gibi ruhları ve kimlikleri vardır şehirlerin.

Canlıdırlar.
Kimi sakin, kimisi çok hızlı yaşar.

***

Kentler, zaman içerisinde kimliklerini kazanırlar.
Tarihi eserleri, doğası, denizi, kaplıcası, kültürü ile öne çıkan, spor, sanat, kongre ve turizmiyle kendini gösteren ticaret, sanayi, eğitim, sağlık, teknoloji kurumlarıyla ünlenen kentler var.
İskender, İskenderiye’yi,
Kostantin, Kostantineye’yi (İstanbul’u)

Beslenme ve güvenli gıda tüketimi konuları ilgi çekmeye devam ediyor.

Toplumsal sorumluluk bağlamında bunu önemseyen Gürsu Belediye Başkanı sayın Mustafa Işık tarafından davet edildik.
Veteriner Hekimler Odası Başkanı sayın Sinan Sağlam ile birlikte ‘Yediklerimizin Farkında Mıyız?’ konulu konferansı düzenledik.

GIDA GÜVENLİĞİ

Nüfusun 80 milyonu aşması ve kent yaşamı endüstriyel gıdayı zorunlu kılıyor.
Doğal veya endüstriyel, sağlıklı olmalı gıda...
***
Gıda kaynaklı hastalıklara yol açan biyolojik, fiziksel ve kimyasal etkenleri önleyerek, besin maddelerinin işlenmesi, hazırlanması, depolanması ve tüketiciye sunulması aşamalarını kapsayan bir süreçten bahsediyoruz.

Yaz başladı derken, hava durumunun aniden değişmesiyle yağışlar, davetsiz misafir gibi geldi.Ankara bir ayda, iki kez sele kapıldı!.. Başkent yalnız değildi tabi, İstanbul ve diğer kentler takip etti onu. Bursa’da da sıkıntılı zamanlar yaşandı.

Belli ki doğa ve çevre, şehirleri test ediyor!
Sadece şehirler değil, onları yöneten Belediye başkanları ve yönetim anlayışları da testten geçemediler!..

GEÇMİŞ OLSUN BURSA

Bursa ‘da ne oldu? Sel ve heyelan dağ ilçelerinin yolunu kapadı. Sürüklenen toprak, ağaç, dal ve taş yığınları, Bursa - Orhaneli karayolunu Misi ve Doğancı mahalleleri bölgesinde, üç noktada trafiği kesti… Araçlar toprak yığınlarının arasında kaldı. İnsanlar tehlikeli anlar yaşadı.

**

Osmangazi’ye bağlı Dobruca, Hüdavendigar, Doğancı, Yunuseli mahallelerinde sokaklar dereye döndü, evlerin zemin kat ve bodrumlarına, dükkânlara çamur ve su doldu.

Güven kaygısı ‘toplu yaşam’ isteğini günden güne değiştirdi.Eski çağlardaki yeraltı, kale ve sur içi kentlerinden günümüze uzanan kentlileşme seyri bizleri ‘modern sitelere’ taşıdı.

Kameralı, alarmlı, güvenlik ve korumalı, çit ve duvarlarla çevrili site, plaza, rezidanslar devrine girdik.
‘Çat kapı devri’ bitti.
Buralarda yaşayan komşu, akraba ve arkadaşa ziyaret yapmak deveye hendek atlatmaktan güç, hatta biraz da incitici...
Güvenlik görevlisi kaydınızı yapacak, görüntünüzü iletecek, karşı tarafta tanıdıktır, ‘tamam’ bırakın gelsin diyecek...
‘Evde yoklar’ ihtimalini yabana atmamalı!..

PARAYI BULAN GİDİYOR

Tüm büyük kentlerde mahalle kültürü, komşuluk, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma, düğün dernek, sünnet, eğlence, hasta ziyareti, cenaze gibi bir arada olmayı gerektiren sosyal değerler hızla aşınıyor...

*