Paylaş
Canlıdırlar.
Kimi sakin, kimisi çok hızlı yaşar.
***
Kentler, zaman içerisinde kimliklerini kazanırlar.
Tarihi eserleri, doğası, denizi, kaplıcası, kültürü ile öne çıkan, spor, sanat, kongre ve turizmiyle kendini gösteren ticaret, sanayi, eğitim, sağlık, teknoloji kurumlarıyla ünlenen kentler var.
İskender, İskenderiye’yi,
Kostantin, Kostantineye’yi (İstanbul’u)
Adanos, Adana’yı kurmuştur mesela.
Hikayeleri başkadır.
YILMAZ BÜYÜKERŞEN VE ESKİŞEHİR
Bozkırın durağan, toz toprak içerisinde ki ‘kimliksiz’ yerleşimini, eğitim kurumlarıyla, sanat eseriyle, denizi olmamasına karşın yapay plajlarıyla öne çıkartıp, ‘Eski’den yeni, planlı ve modern bir şehir doğurtan Yılmaz Büyükerşen ismi de Eskişehir ile anılacak mesela...
***
Şehirleri ihya etmeyi sevmişiz.
Elden geçirmiş, bakımını yapmışız...
Geliştirdiklerimiz yanında, birçoğunun da içine etmişiz!..
***
Keşke olduğu gibi koruyabilseydik...
BEY AMCANIN BASTONU
Heykel’de, AVP Tiyatrosunun önünden geçenler bank üzerine oturmuş, bastonuna ellerini dayamış, sohbet eden bir yaşlı çiftin heykeli’ni bilirler.
Görene tebessüm ettirir.
Yanlarına oturulur, fotoğraf çektirilir.Büyükşehir Belediyesi, son zamanlarda heykeller yaptırıp, semtlere serpiştiriyor. Güzel de ediyor.
***
Bir hafta önceydi, gördüm ki bey amcanın elleri havada, bastonu yok!..
Üstelik bey amcanın parmaklarını kırıp, elinden almışlar bastonu...
Çalmışlar!..
***
Çocukları canice katleden, köpeklerin ayaklarını kesen, kedileri kurşunlayan canavar ruhlu insanlar, cansız varlıklara, sanat eserlerine neler etmez ki!..
***
Haftasonu sohbet ederken, bey amcanın bastonu çalmışlar dediğimde arkadaşlar da şadırvan musluklarının, camilerden çalınan ayakkabılardan, zincirlenen su içme kaplarından ve çöp kovalarından bahsettiler.
Dün telefonum çaldı, arayan Mehmet Niyazi Köse;
- Abi, tiyatronun önünde buluşalım.
Buluştuk.
Çok yönlü, yetenekli ve farklı olduğunu yine göstermişti.
Elinde baston vardı...
- Geçmiş olsun, ayağını mı burktun?.. Güldü;
- Yok, bey amcaya baston getirdim!..
ÇEVREM FARKI
Sohbet ederken kafasına yazmış meğerse.
ÇEVREM Derneği Genel Sekreteri olan Niyazi hocam, çalışkan, inatçı, tipik bir Trabzonlu olmasının yanında öğrenci ve velileri tarafından çok sevilen iyi bir eğitimcidir. Sivil toplum çalışmalarında da bir hayli deneyimli ve duyarlıdır.
Bastonu bey amcanın elinin altına yerleştiren Niyazi hoca,
‘Kente, medeni yaşam tarzına uyum sağlayamayan insanlara, beraber yaşama kültürünü kazandırmalıyız. Şehirlerimizi koruyarak geliştirmeliyiz. Eksiklerini de el birliği ile gidermeliyiz. Kent mobilyalarını kollamalı, insanların yaşam biçimlerine de saygı duymayı öğretmeli, toplumsal yaşama alışkanlığı kazandırmalıyız. Bey amcanın bastonu bir çocuk tarafından alınamaz. Parmakları kırılmış, yerinden sökülmüş. Bunu güçlü, kuvvetli bir şehir magandası, bir Vandal yapabilir. Bastonu oraya koymak basit bir şey gelebilir ama toplumsal duyarlılık için gereklidir. ÇEVREM Derneği bu ve benzeri duyarlılıklar için çabalıyor’ diyerek ilave etti;
“Cumhuriyet Caddesinde ki ‘Kemancı Kız’ın da kemanını çalmışlar. Bir keman bulup yerine monte edeceğim.”
SANAT ESERLERİNE SALDIRI
Konak Kültür Merkezi girişinde ki ‘Özgür Olmak’ veya ‘Adem ile Havva’ heykeli de birçok kez boyalı saldırıya uğramış, kellesi koparılmış, en sonra da cinsel organı kesilmişti...
Bre densizler heykelden ne istersiniz!
***
Sevmediğiniz, hoşlanmadığınız bir esere ‘Böyle sanatın içine tüküreyim’ derseniz, birisi de gelir sizin sevdiğiniz ve değer verdiğiniz şeylere tükürmez mi?..
Kırmaz mı, tahrip etmez mi?
Depolara kaldırmaz mı, ambarlara atmaz mı?..
Kültür ve sanat, sevgi ve hoşgörü bir kentin, bir toplumun kimliğinin yansıtır.
Baston, keman,
Kelle,
Amfora, testi, küp,
Musluk, maşrapa,
Kapı tokmağı, zil,
Kent mobilyaları,
Çalınmamalı, bakımı ve onarımı zamanında yapılmalı...
ÇALDIRMAYIN
Yaşadığımız kentler herkesindir, dünümüze ve geleceğimize aittir.
Lütfen, size ait olanları çaldırmayın!..
***
Sanat eseri, tarihi doku, park, bahçe, yeşil alan, çayır, çimen, mera, ova, tepe, dağ, ağaç, koru, orman, hayvan, yollar, kaldırımlar, trafik işaretleri ve tabelalar, çocuk oyun alanları, içindeki oyuncaklar, spor sahaları, fuar, tiyatro, opera, resim, heykel, sergi ve salonları, çeşme, şadırvan, tuvalet, oturma bankları, bisiklet yolları, engelli yürüyüş bantları, su kaynakları, dereler, ırmaklar, göl, kumsal, sahiller, mimari, estetik senindir; korumalısın!..
Gelenek, örf, adetleri yaşatmalı, kültürüne de sahip çıkmalısın.
Paranı da çaldırma.
Paranı ve varlığını çaldırmamak için nasıl dikkat ediyorsan, topluma ait olanları da öyle sahiplenmelisin,
Yoksa bu şehirde yaşanmaz arkadaş!..
Paylaş