Paylaş
Doğduğun gün şaşkın ve aciz hissetmiştim kendimi. Etrafında annen, anneannen, babaannen, teyzen, halan, dedelerin vardı. Sanki sıra bir türlü bana gelmiyordu. Ne kadar dışlanmış ve yalnız hissetmiştim o günler. Seni uzaktan izledim uzun bir süre, sonra sıra bana geldi ve baş başa kaldık.
Heyecanımı, gururumu, mutluluğumu bugün bile hatırlıyorum.
Seninle bir ömür neler yapmak istediğimi o gün planlamıştım kafamda. Bazılarını yaptım, bazılarını yapamadım. Senin ömür boyu mutlu ve sağlıklı olman için elimden geleni yapmaya söz verdim.
Annen izin verdiği kadar altını değiştirebildim, uyutabildim, yedirebildim. Bunu okurken güleceksin ama benim beceremeyeceğimden çok korkar, hemen elimden alıverirdi seni.
Sonra da ona yardım etmiyorum diye kızardı. Buna alışmış, ben de seninle aramızda başka bir rutin oluşturmuştum.
Geceleri sana kitap okumak görevi benimdi. İşim çok yoğun olduğu için bunu çok yapamadım ve uzun çalıştığım geceler sen beni özlerken aslında ben seni daha çok özlüyordum.
SENİNLE UZUN UZUN KONUŞAMADIM, PİŞMANIM
Sonra okula başladın. Benim işlerimin en yoğun olduğu zamanlardı. Sen derslerinle ben de para kazanmakla meşguldük, ikimiz de yoğun bir tempo içindeydik.
Sana istediğim kadar zaman ayıramamanın suçluluğunu hissediyordum sürekli ama biliyorsun ki tek isteğim senin için rahat ve konforlu bir hayat sağlamaktı.
Benim çektiklerimi çekme istedim.
İşte o dönemlerde biraz uzaklaştık. Zaman nasıl geçti anlamadım, bir baktım ergen oldun.
Daha çok arkadaşlarınla vakit geçirmek istiyordun. O zamanlar en zor zamanlarımızdı. Sanki bana hep kızgındın.
Hatta bir gün bana “Senden nefret ediyorum” demiştin.
O gün ben de kendimden nefret ettim. Sonra bir yerde okudum ki ergenlerin böyle şeyler hissetmesi normalmiş. Uzatmadım, arkamda bıraktım.
İyi ki de öyle yapmışım.
Seninle nasıl konuşacağımı bilemiyordum. Seninle çatışmaya girmemek için senden uzak duruyordum.
Benim babam da ben o yaşlardayken benimle çok konuşmazdı, ben de bunun daha doğru olduğunu düşündüm.
Oysa seninle uzun uzun konuşmak, seni anlamak, sana yardımcı olabilmek isterdim. Bunu beceremedim. İşte büyük pişmanlıklarımdan biri budur.
HEP GURUR DUYDUM AMA BUNU SANA SÖYLEYEMEDİM
Çok tipiktir, bizim de başımıza geldi. Üniversite yıllarında artık beni beğenmemeye başladın.
Benim öğütlerim, tavsiyelerim sana fazla ve gereksiz geldi.
Benim de eski enerjim kalmamıştı. Seni kendi haline bıraktım ama uzaktan hep gözledim, takip ettim.
Senin farkında olmadığımı ima ettin birkaç kez oysa ben hep seninle gurur duydum, cesaretine, seçimlerine hayran oldum.
Bunu sana hiç söyleyemedim. Bu da pişmanlıklarımdan biridir.
Evlenip kendi yuvanı kurmaya karar verdiğinde hem çok mutlu oldum hem de içim cız etti.
Seninle daha yapacak çok şeyimiz vardı. Evden ayrılışını, heyecanını, hayallerini, gözlerimdeki yaşları saklamaya çalışarak izledim.
Bir gün gözlerim dolu dolu yakaladığında da bu kadar duygusal olduğumu hiç bilmediğini söylemiştin. Demek ki hiç gösterememiştim. Yoksa hep saklamış mıydım?
“BABA, BİZİMLE HİÇ BÖYLE OYNAMAZDIN”
Sonra yetişkin sohbetlerimiz başladı. Onlar hayatımın en güzel sohbetleriydi. Artık her konuda konuşabiliyor, tartışabiliyorduk. Bana bir de torun verdin ki o da hayatımın ne kıymetlisi oldu.
Bu sefer uzaktan sen beni izliyordun, fark ediyordum. “Bizimle hiç böyle oynamazdın” dedin bir gün. Haklısın, oynayamazdım.
Uzun uzun vakit geçiremezdim seninle. Çok çalıştığım yıllardı o yıllar. Çok stresliydim, çok yoruluyordum. Tek derdim evimi geçindirip aileme karşı mahcup olmamaktı.
Baba olmak kolay değil. Bir babanın çocuğun yetişmesindeki önemi ve değerini de biliyorum. Hakkını vermeye çalıştım. Hatalarım oldu elbette, bunlar için beni epey suçladın.
Oysa ben sana her zaman destek olmaya çalıştım...
Tek hedefim senin güçlü, dürüst, mutlu ve iyi bir insan olmandı ve oldun da... Sana bunu da söyleyemedim ama seninle her zaman çok gurur duydum.
Biz böyleyiz işte, duygularımızı ifade edemiyoruz
Evlat sahibi olduğun bu günlerde seninle çocuk sahibi olmak üzerine de konuştuk, geçmiş günlerin muhasebesini yaptık. Beni kâh eleştirdin, kâh destekledin. Sonunda beni daha iyi anladığını fark ettim.
Seni belki torunum kadar kucağıma alıp öpmedim de. Doğrusunun o olduğunu düşündüğüm için. Seni sevmediğim için değil.
Seni çok seviyorum.
Bunu da sana söyleyemedim ve bunu söylemeye utanmak da en büyük pişmanlıklarımdan biridir. Biz babalar böyleyiz işte, duygularımızı, düşüncelerimizi ifade etmekte güçlük yaşıyoruz...
Babalar günü hediyesi olarak bana yazmış olduğun mektup beni ne kadar mutlu etti anlatamam. Benim de sana kendimi ifade edebilmem için bana bir yol gösterdin.
Bu, bugüne kadar aldığım en güzel hediyeydi. Teşekkür ederim.
Paylaş