Dolunay Kadıoğlu

İlk âdet

3 Temmuz 2013
12-13 yaşlarındaydım ilk âdet olduğumda… Evde kitap okuduğum bir günde karnımda hissettiğim az bir ağrıyla tuvalete gittim ve iç çamaşırımda birazcık kahverengi leke gördüm.

12-13 yaşlarındaydım ilk âdet olduğumda… Evde kitap okuduğum bir günde karnımda hissettiğim az bir ağrıyla tuvalete gittim ve iç çamaşırımda birazcık kahverengi leke gördüm. Şaşırdım ve biraz da korktum. Ne yapacağımı düşünürken birden gözümün önününe annemin komşularla bu konuları konuştukları anlar ve o konuşmalar geldi. Kendi yaşadıklarını ve kızlarının âdet oluşlarını anlatıyorlarken mecburen kulak misafiri olduğum anlar… Annemin âdet olduğunda kullandığı malzemelerin olduğu dolaba gittim, bir tane renkli bez aldım ve iç çamaşırıma yerleştirdim. O zamanlar pedler yaygın değildi. Süpermarketler yoktu, bakkallarda böyle malzemeler satılmazdı. Bazı eczanelerde vardı galiba belki de yoktu. Ayrıca âdet olmak değil de hastalandım derdik ne yazık ki… Âdet olmak gibi konularda okullarda eğitimler yoktu, şimdikinden pek de farkı yokmuş!

Annem akşam eve gelince durumu söyledim, ‘Artık büyüdün’ dedi.

‘Artık büyüdün’ ne demekti, bundan sonra ne olacaktı, hayatımda neler değişecekti, büyümüş müydüm! O neydi ki?

Ben aynıydım, boyum aynıydı, aynaya baktım aynıydım. Büyüdüm! Ne yapmalıydım şimdi? Bunların hiç birini anneme soramadım. İçimde döndü durdu sorular… Soramadım, sorsaydım da doğru cevapları alamazmışım zaten. Pek çok cevabı üniversite yıllarından da sonra Türkiye Aile Planlaması Derneği'nin uzmanlar grubunun eğitimlerinden öğrenecektim.

Neden mi bunları anlattım? Bugün yeğenim ilk âdetini oldu. Kendimle benzer ama bir o kadar da farklıydı onun ve çevresindekilerin tepkileri…

Yeğenimle âdet olmak ne demek, neden âdet olunur gibi konularda konuşurduk ve bilgisi vardı. Bilmek insanı donanımlı kılar, bilgisini aldığın durumlarla karşılaştığında daha kolay baş edebilirsin. O da ‘âdet olmak’la ilgili bilgiliydi ama deneyimi yoktu. Bu nedenle biraz korktu, biraz ağladı, "çok erken değil mi?" gibi itiraz ve sorgulamaları yaptı ama şimdilik kabul etmiş görünüyor büyümeye başladığını ve genç kızlığa adım attığını… Tabii henüz tam alışamadı doğal olarak!

Kendi ergenliğe girişimden çok şey farklıydı… İşte farklar:

Yazının Devamını Oku

Penis boyunuzu takıntı mı yapıyorsunuz?

20 Haziran 2013
Dikkat, bu durum cinsellikten alacağınız keyfin önüne geçebilir!

Penis boyunu takıntı yapan erkeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Peki, bunu kompleks haline getirmek ne kadar doğru? Herkesin kendi bedeniyle barışık olması gerektiğinin altını çizen Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu, penis boyu takıntısının cinsellikten alınan keyfin önüne geçebileceğini belirterek bu konuyu problem edenlere önerilerde bulundu.

[video=hurriyetaile_video/penisboyutakintisidolunaykadioglu.flv]

Yazının Devamını Oku

Disparenü (Ağrılı cinsel ilişki)

19 Haziran 2013
Ağrılı cinsel ilişkide kadın ilişkiye izin verebilmekte ancak acı hissetmekte ve cinsel ilişkiyi devam ettirmekte duygusal olarak zorlanmaktadır.

‘Disparenü’ veya ‘ağrılı cinsel ilişki’ kadınlarda sık karşılaşılan cinsel işlev bozukluklarındandır. Cinsel birleşme sırasında ağrı duyulması anlamına gelmektedir. Ağrı/acı girişte hissediliyorsa uyarılma eksikliğine bağlı kuruluktan, vajinal infeksiyonlardan, sıyrıklardan ya da kasılmalardan kaynaklanıyor olabilir. Ağrı daha derinde hissediliyorsa, endometriosis, over kisti ve pelvik infeksiyonlar gibi organik nedenlere bağlı olabilir. Disparenü çok detaylı bir jinekolojik inceleme gerektirir. Organik kökenli olabileceği gibi psikolojik kökenli de olabilir. Her ikisinin de olduğu durumlarda söz konusudur.

Disparenünün kaynağın organik olup olmadığı jinekologlar tarafından incelendikten sonra eğer herhangi bir organik bulgu bulunamazsa mutlaka psikolojik kökene bakmak ve cinsel terapi çalışmak gerekir. Ağrının kaynağı psikolojik olmasına rağmen defalarca jinekologlarda çözümü aramak zaman ve inanç kaybettirir.

Ağrılı cinsel ilişkide kadın ilişkiye izin verebilmekte ancak acı hissetmekte ve cinsel ilişkiyi devam ettirmekte duygusal olarak zorlanmaktadır. Ağrılı cinsel ilişki sorunu yaşayan çoğu kadın sorunun neden psikolojik olduğunu anlamakta ve kabulde zorlanırlar. Seanslarda şu sorularla ve itirazlarla karşılaşırız.

• Acının varlığını nasıl ben oluşturabilirim ki?
• Ben gerçekten acı hissediyorum ama bu nasıl olur da psikolojik olur?
• Bana bu acının varlığına inandığımı ve bunu hep benim tetiklediğimi söylüyorsunuz, ben neden ve nasıl bunu yapayım ki?

Tüm bunların cevapları terapide detaylı olarak çalışılır ama kısaca nedenine bakalım:

• Cinsel bilgilerin yetersiz olması,

Yazının Devamını Oku

Erkeklerde daha nadir görülüyor

18 Haziran 2013
Çiftler arasında cinsel istek uyumsuzluğu, cinsel istek azlığı değildir.

Cinsel yaşamla ilgili son yılların en büyük yakınmalarından biri cinsel istek azlığıdır. Cinsel Terapist Dolunay Kadıoğlu, cinsel istek azlığının nedenlerini ve tedavi sürecini anlattı.

Kadınlar başta olmak üzere her iki cinsiyette de cinsel istekteki azlıktan şikayet giderek artmaktadır. Bunun pek çok nedeni vardır. Yaşam koşulları, travmalar, stres, çocuklar, doğum, iş yaşamı, evlilikteki sorunlar, eşler arasındaki cinsel istek düzeyindeki uyumsuzluk, hormonal hastalıklar, psikiyatrik hastalıklar, kullanılan bazı ilaçlar vb...

Cinsel ilgi ve istek düzeyinde her zaman sorun olmayabilir. Örneğin çift arasında cinsel istek konusunda uyum yoksa erkek haftada beş-altı kez istek hissederken kadın bir kez hissediyorsa bu durum kadında istek azlığı olduğu anlamına gelmez. Her birey birbirinden farklıdır. Konu cinsellik olduğunda da bu değişmez. Cinsel ilgi ve istek düzeyi de kişiden kişiye değişebilen bir yaşantıdır. Bir kişinin cinsel ilgi ve isteğinin azaldığını söyleyebilmek için mutlaka daha önceki düzeyi bilmek gerekir. Cinsel ilgi ve istek bozukluklarını değerlendirirken cinsel eşiyle iletişimini, huzur ve mutluluğunu da değerlendirmek önemlidir.

Cinsel istek azlığıyla bizlere başvuran çiftlerde istekteki azlık çoğunlukla kadının yaşadığı bir durumdur. Erkeklerde istek azlığı daha ender görülür. Erkeklerde yaşanan cinsel istek azlığının nedeni çoğunlukla ereksiyonda yaşanan sorunlara bağlı olurken, hormonal nedenlerden ya da psikiyatrik sorunlardan da kaynaklanabilir.

Yazının Devamını Oku

Başlıksız

5 Haziran 2013
Son günlerde ülkemizde yaşananlar Gezi Parkı eylemleri ile başlayan ve tüm yurda yayılan eylemler hepimizi üzdü, kızdırdı, sevindirdi...

Son günlerde ülkemizde yaşananlar Gezi parkı eylemleri ile başlayan ve tüm yurda yayılan eylemler hepimizi üzdü, kızdırdı, sevindirdi, çoşturdu, öfkelendirdi, manevi tüm duygularımızı hareketlendirdi… Farkındaysanız hepimizi diyorum çünkü gerçekten duygular hepimize ait. Evinde oturan da, sokağa çıkan da çıkmayan da, ne işim var sokakta bu benim davam değil diyen de, herkes yukarıdaki duyguları ve daha da fazlasını yaşadı, yaşıyor.

İnsan duygularıyla varolan, kendini ifade eden ve eyleme geçen bir varlık olmasıyla birlikte aklı gönülle- gönlü akılla birleştirdiğinde en etkin eylemleri ortaya çıkarabilir ve ancak bu durumda gerçek vicdan gerçek sevgi ve barış yaşanmaya başlar.

Diyeceksiniz ki "Ne diyorsun sen akıl mı kaldı artık yapılanlar hiç de adil değil!’

Ben de diyeceğim ki "Haklısınız, yapılanlar adil görünmüyor ancak adaletle intikam duygularını birbirine karıştırıyoruz bazen, intikam en tehlikeli duygudur, kişiyi aciz bırakır, haklıyken haksız duruma düşürür…"

Bazen kişiler haklılıklarını ispatlamak uğruna yıllar ve yıllarca beklerler. Oysaki haklılık kişiden kişiye değişebilen, egosal bir kavramdır.
Konfüçyüs’un söylediğini hatırlamak gerekir; "İntikam için yola çıkarken işe iki mezar kazarak başla"

Bence yaşadığımız sorunlar mikro da da makro da aynı…Aynı aynı olmasına da etki güçleri ve sonuçları birbirinden dağlar kadar farklı! Mikro düzeye aileyi makro düzeye ülkeyi örnek vererek anlatmak istiyorum.

Mikro düzeyde bakarsak; aile içinde yaşanan sorunların yıllarca çözülememesinin temel nedeni, eşlerin yıllar ve yıllar boyunca ki çoğu zaman ömür boyunca devam eden öfke, kin ve intikam duygularıdır. Bu öfke ve kin çoğu zaman evliliği ayakta tutan, ateşleyen bir unsur olur. Örneğin "Ben haklıyım sen haksız, bir gün benim haklılığıma inanacaksın, bana yıllarca haksızlık ve eziyet ettin bir gün intikam alacağım, senin düştüğünü gördüğüm gün en mutlu günüm olacak’ …gibi duygu birikimleri …Yazarken bile yüreğim zor dayandı! Sonunda ne mi olur ?

Yazının Devamını Oku

Evlenmeden önce bu soruları mutlaka cevaplayın

1 Haziran 2013
“Evlendiğinizde her şeyin çok güzel olacağını zannediyorsanız yanılıyorsunuz.”

Evlilikle ve eş seçimiyle ilgili kimse bize nelere dikkat etmemiz gerektiğini önceden söylemez. Aşık olmak, sevmek yeterli midir evlenmek için? Psikolojik Danışman Dolunay Kadıoğlu, evlenmeden önce bilinmesi gerekenleri sıraladı.

1. Eş adayınızla konuşabiliyor musunuz, sohbet edebiliyor musunuz, birbirinizi dinlemeyi biliyor musunuz? Evliliğin sırrı sohbet edebilen çiftlerdedir!

2. Kendinizi onun yanında rahatça ifade edebiliyor musunuz? Birlikte gülebiliyor musunuz? Neşe, bir ilişkide olmazsa olmazlardandır.

3. Ortak zevklerinizin var mı? Birlikte zaman geçirmekten keyif alıyor musunuz? Bununla birlikte birbirinize yalnız kalmak içinde izin verebiliyor musunuz yoksa her yerde beraber mi zaman geçiriyorsunuz? Ortak yapılan etkinlikler ne kadar önemliyse bireysel etkinliklerde bir o kadar önemlidir.

4. Ailenizden kopmaya, kendi yuvanızda çekirdek ailenizi kurmaya hazır mısınız? Çiftlerin evlendikten sonra en çok kavga ettikleri konu aileler ve üçüncü şahıslardır. Bilmeniz gerekir ki evlendikten sonra ikiniz çekirdek ailesiniz ve bu aile için de yaşananlar ikiniz arasında kalmalıdır (şiddet, alkol vb. sorunlar olmadığı sürece). Annelere/ babalara ya da üçüncü şahıslara evinizle ilgili bilgi aktarmak, kavgalarınızı yansıtmak uzun vadede evliliğinize zarar verir. Siz unutursunuz ama anne babalar zor unutur. Ayrıca her ailenin kültür ve yapısı farklı olabilir eşinizin ailesini kendi ailenizle kıyaslamamanız gerekir. Eğer kültürel yapıda çok büyük farklar varsa bilin ki bu konu evliliğinizde alışacağınız en zor konu olacaktır.

5. Cinsellikle ilgili bilimsel olarak neler biliyorsunuz? İlk gece ve aile planlaması yöntemleri hakkında bilgili olmanız sizi mutlu ve sağlıklı bir cinsel yaşam konusunda destekleyecektir. Hemen çocuk istenmiyorsa uygun bir aile planlaması yöntemi hakkında bir sağlık kuruluşundan bilgi alabilirsiniz. İlk kez yaşanacak cinsel ilişkide kaygı düzeyini kontrol etmek, karşılıklı keyif almaya odaklanmak ve cinsel birleşme için acele etmemek önemlidir. İlk geceye gereğinden çok önem vermek, abartmak ve endişelenmek istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Örneğin kadınlarda vajinismus, ağrılı cinsel ilişki, erkeklerde ereksiyon sorunları gibi...

Her iki taraf içinde önemli olan ilk birliktelik, karşılıklı, sevgi ve hoşgörüyle rahatça yaşanabilir. İletişimi doğru kurmak, kendinizi eşinize doğru ifade edebilmek ve dinleyebilmek, kaygılarınızı, meraklarınızı paylaşabilmek, birbirinizi keşfederken sabırlı ve sakin olmak bu süreçte çiftlere yardımcı olur.

Yazının Devamını Oku

Mucize

22 Mayıs 2013
Hayatımın kadını/erkeğini bulamayacığım galiba derken birden aşkla tanışmaktır mucize...

OLmasının mümkün olmadığını düşündüğünüz ya da çok imkansız, akıl almaz gibi görünen olayların bir anda OLUvermesidir mucize!

Bu olayın bitmesi/olması için bir mucizeye ihtiyaç var dediğin her olayın, durumun dönüştüğü an mucizedir.

Hayatımın kadını/erkeğini bulamayacığım galiba derken birden aşkla tanışmak mucizedir,

Ölümcül denilen bir hastalıktan hayata yeniden tutunmaktır mucize,

20 yıl bebek özlemi çekip de bebeğini kucağına aldığı andır mucize,

Bitmesi mümkün olmayan borçların bittiğini gördüğün andır mucize,

9 katlı binadan düşüp hayatta kalmaktır mucize,

10 yıllık vajinismusun sonunda cinsel ilişkiye girmektir mucize,

Yazının Devamını Oku

Cinsel istek azlığı

2 Mayıs 2013
Bir kişinin cinsel ilgi ve isteğinin azaldığını söyleyebilmek için mutlaka daha önceki düzeyi bilmek gerekir.

Cinsel yaşamla ilgili son yılların en büyük yakınmalarından biri cinsel istek azlığıdır. Kadınlar başta olmak üzere her iki cinsiyette cinsel istekteki ilgi ve istekdeki azlıktan şikayet giderek artmaktadır. Bunun pek çok nedeni vardır. Yaşam koşulları, travmalar, stres, çocuklar, doğum, iş yaşamı, evlilikdeki sorunlar, eşler arasındaki cinsel istek düzeyindeki uyumsuzluk, hormonal hastalıklar, psikiyatrik hastalıklar, kullanılan bazı ilaçlar vb...

Cinsel ilgi ve istek düzeyinde her zaman sorun olmayabilir. Örneğin çift arasında cinsel istek konusunda uyum yoksa erkek haftada beş-altı kez istek hissederken kadın bir kez hissediyorsa bu durum kadında istek azlığı olduğu anlamına gelmez. Her birey birbirinden farklıdır. Konu cinsellik olduğunda da bu değişmez. Cinsel ilgi ve istek düzeyi de kişiden kişiye değişebilen bir yaşantıdır. Bir kişinin cinsel ilgi ve isteğinin azaldığını söyleyebilmek için mutlaka daha önceki düzeyi bilmek gerekir. Cinsel ilgi ve istek bozukluklarını değerlendirirken cinsel eşiyle iletişimini, huzur ve mutluluğunuda değerlendirmek önemlidir.

Cinsel istek azlığıyla bizlere başvuran çiftlerde istekteki azlık çoğunlukla kadının yaşadığı bir durumdur. Erkeklerde istek azlığı daha ender görülür. Erkeklerde yaşanan cinsel istek azlığının nedeni çoğunlukla ereksiyonda yaşanan sorunlara bağlı olurken, hormonal nedenlerden ya da psikiyatrik sorunlardan da kaynaklanabilir. Kadınlarda ise ilk paragrafda saydığımız nedenler geçerlidir ve tabii ki bir de yetiştirileme tarzı!

Çözüm sürecinde cinsel terapi çoğunlukla işe yarar. Cinsel terapinin çifte yardım etmesinin ilk koşulu ,cinsel istek azlığını hisseden kadın ya da erkek olsun bunu ilk önce kendisinin sorun olarak görmesi ve çiftin birbirlerine destek olmasıdır. Cinsel eşi istiyor diye tedaviye başlamak olumlu sonuçlar vermeyebilir.

Yazının Devamını Oku