Minik dev ada

Yerli-yabancı turistlerin uğrağı Broadway, 2005-2006 sezonunda rekor meblağda, 862 milyon dolarlık gişe hasılatıyla sinemaları solladı. Sezon boyunca satılan bilet miktarı 12 milyonu aştı.

New York’u oluşturan beş ilçeden dördünü saymayın. New York, Manhattan demek. Kişisel eğilimim açısından da New York’un en önemli yönü sanat zenginliği. Tarih ve bilim müzeleri, sergi, galeriler, müzayede kurumları, klasik-modern tiyatro, bale, operalar, kabare ve müzikholler, konser salonları, caz kulüpleri hep Manhattan’da. Sisli havada tepeleri bulutlara değen yüksek binaların inşası da, tüm bunları minik adaya sığdırma çabasının eseri.

*

New York’tan bahsederken, vurgulanması gereken en önemli hususlardan biri de, dünya tiyatro merkezi diye tanınan Broadway Caddesi. Gerçi Broadway denince, akla gelen 38 tiyatronun yalnızca dördü bu cadde üstünde. Diğerleri bu yılankavi caddeye çıkan ara sokaklarda.

Broadway tiyatrolarının şöhreti; Eugene O’Neill, Tennesee Williams, Arthur Miller, Cole Porter, Rodgers and Hart, Irving Berlin gibi yazar ve bestekárların eserlerinin repertuvarlarda yer alması kadar Katharine Hepburn, Meryl Streep ve Al Pacino dahil ünlü Hollywood oyuncularının cüzi ücret karşılığı sahneye çıkmalarından kaynaklanıyor.

Yıllar önce Londra’da, "40 Carats" piyesinde oynayan Ingrid Bergman’la soyunma odasında konuşurken "Bir dergide, aldığınız ücretin otobüs şoförü haftalığı kadar olduğu yazıldı. Niye sahneye çıkıyorsunuz?" diye sordum.

Üç Oscar ödüllü aktris, sorumu gülerek yanıtladı: "Sinemada bir sahne, 10-15 kere tekrarlanıp çekilir. Tiyatroda bu lüksümüz yok. Hollywood şöhretlerinin çoğu bu yüzden sahneye çıkmaya korkarlar. Benim korkum yok."

Casablanca’nın unutulmaz yıldızı Ingrid Bergman’ın bu beyanını, iki ay önce "Three Days of Rain" piyesinin eleştiri yazılarını okuduğumda anımsamıştım. 1990’dan bu yana Amerika’nın en gözde sinema yıldızı seçilen, filmleri gişe rekoru kıran Julia Roberts bu piyeste tutuk, sönük kaldığı için acımasızca eleştirildi.

Geçen sezonda, 1950-1960’lı yılların ünlü şarkıcısı Frankie Valli’nin hayat hikayesini canlandıran "The Jersey Boys", Nathan Lane ve Matthew Broderick’in "The Odd Couple", "The Color Purple" gibi yeni oyunlara ilaveten önceki yılların gözde piyesleri "Spamalot", "Wicked", "The Lion King", "Hair Spray", "Chicago", "Beauty and the Beast" ve "Mamma Mia", tiyatro hasılatlarının rekor düzeye erişmesinde önemli rol oynadılar.

Bu piyeslerin çoğunun Hollywood yapımlarından fazla hasılat yapmasının nedeni, binleri aşan seanslarda gösterime sunulmasından. 1990’da 6 bin 137 performans sonunda kapanan gelmiş-geçmiş en başarılı müzikal "A Chorus Line", yeni sezonda tekrar Broadway’e dönecek.

*

Son hafta içinde sanat aleminin ilgisini çeken bir diğer olay ise Avusturyalı ressam Gustav Klimt’in ’Adele Bloch-Bauer I’ adlı tablosunun Christie’s müzayede salonunda satılması idi. Kozmetik sanayi devi Ronald S. Lauder, 135 milyon dolar ödeyerek tek bir tablo için en yüksek fiyat rekorunu kırdı. Bundan önce gene Manhattan’da Sotheby’s’de açık artırmada Picasso’nun ’Pipolu Çocuk’ tablosu 2004 yılında 104.1 milyon dolara satılmıştı.

20. yüzyıl başlarında Viyana’daki sanat tarihçilerinin kayıtlarında Klimt’e poz veren bir Yahudi şeker sanayi sahibinin eşi Adele’in, ressamın sevgilisi olduğu belirtiliyor. Sanatçının 138 santimetrekare tuvalde yağlı boya yanı sıra bolca eritilmiş altın tozu kullanarak yaptığı tablonun renkli resimlerini incelerken Adele’in görkemli tuvaleti üstünde geometrik şekiller arasında ’nazar boncukları’ dikkatimi çekti. Ayrıca yıllardır kimseden tatmin edici bir yanıt alamadığım o soru bir kez daha belleğimde canlandı: "Bu eserlerin fiyatları nasıl tespit ediliyor?

Gustav Klimt değerli bir sanatçı ama, nasıl oluyor da bir yapıtı kendisinden ünlü Picasso, Monet, Van Gogh, gibi ressamların tablolarından daha yüksek fiyatla satılıyor?"

*

Haziran başında eşi Heather Mills’ten ayrılığı basını meşgul eden müzisyen Paul McCartney, 64. yaş gününü Manhattan’da geçirdi. Central Park’ta yürüyüşlere çıkan Beatle Paul’un 16 yaşındayken bestelediği "When I’m Sixty-Four" single plağı, yıllar sonra yeniden müzik mağazalarında satışa sürüldü.

Hangi taşı kaldırsanız altından bir New York bağlantısı çıkmasının bir nedeni olsa gerek.
Yazarın Tüm Yazıları