KOLEKSİYON’un sahibi aynı zamanda mimar olan dostum Faruk Malhan, gazetedeki odama geldiğinde, koltuklarda oturan kitapları görünce, zihninden birdenbire bir yaratıcılık elektriği geçti.
Dedi ki: ‘Ben bu odaya bir kitaplık yapacağım. Kitaplar kütüphanelerde dikine durur ya burada yatay duracak.’
Bir süre sonra da sözünü ettiği kitaplık geldi. Çelikten oluşan, yedi katlı, her katı kare biçiminde ve kendi etrafında dönen bir açık kitaplık.
Faruk Malhan, birçok kişinin bu modeli beğendiğini söyleyince, bilmediği konularda fikir yürütmeyi sevenlerden biri olarak ona başka bir öneride bulundum.
Kendime uygun bir bilgisayar masası bulamadığımı, en sonunda kendim çizmeye karar verdiğimi söyledim. Hidrolik özelliğe sahip bir masa düşünüyordum.
İstediğim masanın desenini çizmemi söyledi, bitirdiğimde ona götüreceğim.
Beni heveslendirdi, bende tasarımcı yeteneği (!) bulduğunu, tasarımcıların çok para kazandığını, hatta Almanya’da ünlü bir tasarımcının 2000 metrekarelik bir şatoda yaşadığını anlatarak hayalci yanımı tahrik etti.
Şimdi boş zamanlarımda, kullanışlı, ideal, her model bilgisayara yatkın ve uygun bir bilgisayar masası yaratma çalışmalarımı sürdürüyorum.
* * *
HAYAL áleminden kopayım derken, Rick Marin’in ‘Male stars find a home in design’ yazısını (International Herald Tribune, Saturday - Sunday, July 23-24, 2005, p.7) okuyunca dizayn çalışmalarımı hızlandırmaya karar verdim.
Müzikçi Lenny Kravitz, satın aldığı birçok evin dekorasyonunu kendi yapmış. Ama turne ve albümlerden bu işe fazla zamanını ayıramadığından şikáyetçi. Sadece Miami’de, New York’ta, New Orleans’ta, Bahamalar’da evi varmış. Ünlü kristal firması Swarovsky de nisan ayında Milano’daki fuarda, Kravitz’in dizaynlarından üretilen modelleri sergilemiş.
Brad Pitt de ünlü mimar Frank Gehry ile işbirliği yapıyormuş.
Star Wars’un oyuncularından Hayden Christensen bakın ne demiş:
‘Hollywood’da ilgi çekici bir şey bulamadım. Mimarlık okumayı düşünüyorum.’
Amaçları; yalnızca kendi evlerini döşemek gibi masum bir tutkudan çok, bu alanda bir ad, bir marka olmak.
Yeteneğin, yaratıcılığın bütün alanlara yansıması olarak tanımlıyorum bu çalışmaları.
İlk akla gelen Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü kazanan Nail Çakırhan. O da mimarlık öğrenimi görmemişti.
Murat Belge’nin Osmanlı’da Kurumlar ve Kültür kitabındaki bir cümlesini anımsadım:
‘Doğrusu iş bölümüne ve uzmanlaşmaya çok fazla önem vermem.’
Elbette daha sonraki satırlarda bu düşüncesine açıklık getiriyor.