Paylaş
Ne zaman karşılaşsak sanat olaylarını, yeni kitapları sorardı. Hiçbir şeyden uzak kalmayan bir hayat anlayışının temsilcisiydi. Verdiğim ciddi bilgilerin içine ironiyi de katardı.
Onu anımsadığım görüntü, “Suna’nın Gözleri” belgeseline geldiği zaman.
Pera Müzesi’nin oditoryumunda Mehmet Ali Birand’ın hazırladığı belgeselin gösterildiği gece aramızdaydı.
Daha sonraları da müzeye gelir sergileri gezerdi.
Pazartesi akşamı İnan Kıraç ile İpek Kıraç’ın Pera Müzesi’nde düzenlenen gecede Rıdvan Akar’ın hazırladığı “İdealler Gerçekleşirken... Suna Kıraç’ın izinde, 10 yılın öyküsü”* kitabı davete katılanlara sunuldu.
Önce, kitabın iç kapak yazısını paylaşmalıyım: “Sizi huzur ve dinginlikle izliyorum. İdeallerimi paylaşanlar sizler... Size sesleniyorum...
Ülkemiz evlâtlarımız ve yarınlarımız için elini taşın altına koyan, zamanını, parasını ve yaşamını bu uğurda geçiren sizler... Yol arkadaşlarım... Mutlulukla başarınızı izliyorum. Attığınız her adımda, çizdiğiniz her hedefte ben de varım. Ördüğünüz her tuğlanın harcında, yarattığınız her eserde, yaptığınız her araştırmada ben de varım.
Çocukların mutluluğu için... Unutmayın, hep yanınızda olacağım...”
Kitabın başında Sunuş yer alıyor.
Onu Başlarken izliyor, Suna-İnan Kıraç’ın yaşamları, Rıdvan Akar’ın tempolu üslubuyla, bir roman havasında geçiyor.
Nasıl evlendiler? Birbirlerini tanıdıklarında duyguları neydi? Aile ortamı nasıl karşıladı?
İki gencin evlenme öykülerinin ilgi çekici yanı, çalışan ve patroniçe kimliklerinin buluşmasıydı.
İpek Kıraç’ın aileye katılması, sonra yetişmesi, benim lezzetle okuduğum sayfalardan.
Suna Kıraç’ın işle dostluk, arkadaşlık arasına koyduğu mesafe, işte kendi deyimiyle ‘tatlı sert’, kişisel ilişkilerinde sertliğe giden bir tavır aldığı, sanırım onu tanımak isteyenler için önemli bilgiler.
İşkadını Suna Kıraç bölümü, kişilik analizi açısından bazı belgeler içeriyor, bu belgelerin içinde bir fotoğraf unutma yüzünden kaleme alınan ‘Suna Kıraç’tan Sevgi Gönül’e mektup’ dikkat çekici.
Suna Kıraç’ın hastalığını ne zaman öğrendiler, ondan sonraki yaşamları nasıl bir seyir izledi...
İkinci Bölüm: Yapan ve Eleştirilen Olabilmek.
Onun Robert Kolej konuşmasındaki bir cümle ilerideki başarılarının habercisidir: “Lider olarak kalabilmek, pek çok bakımdan belki de lider olmaktan da zordur. Bu nedenle eleştirenlerden değil, eleştirilenlerden olun.”
Yukarıdaki tavsiye hepimiz, özellikle genç kuşak için geçerli bir altın öğüttür.
Koç Lisesi, Koç Üniversitesi’nin kurulmasının öyküsü, eğitime adanan bir yaşamın bütün aşamalarını bu kitapta göreceksiniz.
Akdeniz’e iki gerdanlık: AKMED ve Kaleiçi Müzesi.
Kütüphanesiyle, düzenlediği sempozyum ve konferanslarla Antalya’ya bir bilim merkezi kazandıran girişimleri özellikle belirtmek gerek.
Sanatı, kültürü, eğitimi bir yaşam biçimi olarak benimseyen Suna Kıraç’ın yaşamından kesitler, aydın bir işkadınının unutulmaz, örnek portresi.
***
HİÇ kuşkusuz gerek ekonomi gerek sanat konusunda Suna Kıraç’ın tepelere diktiği bayrağı eşi İnan Kıraç ve kızı İpek Kıraç aynı inançla sürdürüyorlar.
(*) Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yayınları, Tel: 0212 334 09 00
Paylaş