Paylaş
Küçükten büyüğe, insanların, acıların, ezilmişlerin şiirini yazmıştır Refik Durbaş. Kısaca hayatı yazdıklarıyla örtüşmüştür, o da kendi deyimiyle onlardan biridir. Günlük yaşamımızın her dakikasında, belleğimize ondan bir dize düşer.
Ben Refik Durbaş’ın abartılmamış hüznünü, insancıllığını, sevecenliğini, herkese aydınlık bakışını severim. Büyükler için yazdıklarında gösterdiği ustalığı çocuk şiirlerinde de gösterir.
Belki bu soruyu sorma nedenidir: “Sahi kaç yaşında bir çocuğum ben şimdi...”
Yeni şiir kitabının adı, ‘Bağışla Ziyanımı’. İrili ufaklı beş bölümden oluşuyor: Emanet, Yedi Rembetiko, Ecel Arkadaşı Değildi, Sanamer, Ünlü Kişiler Sözlüğü.
‘Sanamer’ bölümündeki kısa şiirlerin her biri, onun bütün bir şiir dünyasının imbikten geçmiş halleri adeta... Her şiiri bir şiir dünyasına evriliyor tek tek. Ama Gezi Olayları’nı takiben yazdığı şiir, o günü iyi bir şiire dökmenin ancak onun gibi bir ustaya özgü olduğunun ispatıdır.
Kitaba adını veren ‘Bağışla Ziyanımı’ndan birkaç dize yaşadığımız günlerin şiirinin nasıl yazılabileceğinin örneği:
“Çürüyor ihtiyar ömrüm; nereye gitmek istesem sokaklar çıkmaz, dağlar çıplak, gökyüzü dilsiz, alanların rengi solmuş, sen birlikte baktığımız Samanyolu’nda değilsin, yıldızlar firarda...
Peru’da bir sılam bile yok, kiralık dahi olsa...
Akrabam kalmadı yalnızlıktan başka...”
Dört kör kurşun
‘Ünlü Kişiler Sözlüğü’nün başındaki yazı, bütün bölümü açıkladığı gibi, portre şiirinin de öğelerini sergiliyor: “Şimdi yeniden günışığına çıkıyor bu şiirler. Şiirlerden çok, adı geçen arkadaşlarım, dostlarımla yaşamasını isterim bu kitabın... Çünkü onlar gerçekten yaşadılar.”
‘Ecel Arkadaşı Değildi’ bölümüne adını veren ‘Eceliyle Arkadaş Olmadı’ şiirinin son beş dizesi toplumcu şiir anlayışını simgeler:
“Dört kör kurşun; / Biri demokratlığına, / biri aydın kişiliğine, / biri insan severliğine, / biri cesaretine...”
Refik Durbaş sadece yazdıklarıyla değil yaptıklarıyla da şiire emek vermiş bir şairdir! Vaktiyle çalıştığı bir gazetedeki yazıların altına şiir koyardı.
Şiir konulan sütunun başlığı, ‘İnadına Şiir’di.
Ona sorarsanız, bu başlık ve şiirin amacı, şiiri okurlara sevdirmek, şiir zevkini tattırmak derdi. Öyle de olmuştur mutlaka!
Paylaş