Paylaş
Dubrovnik’e, Rixos Libertas Dubrovnik otelinin açılışı için gittik.
Oraya ilk kez on iki yıl önce Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in heyetinde gitmiştim.
Osmanlı İmparatorluğu’nun deniz ticaretinde anahtar ülke olan Dubrovnik’le ilişkilerinin belgelerini, fermanlarını o gezide görmüştüm.
O geziyi anlatan yazımdan bir notu buraya taşıyacağım:
Fort Lovrijenac kapısının üzerindeki mottoyu yazacağım:
“Non bene pro toto libertas venditur auro.” (Özgürlük, altından daha değerlidir.)
Eski Şehir’i dolaştıktan sonra, “Küçük güzeldir” sözünü daha derinden algılayabildim.
* * *
RÖNESANS, bugünün Avrupasını, kültürünü yaratan büyük hareket, oraya da uğrayınca edebiyatı gelişmiş, Latin dilinden sonra kendi dillerini kurmuşlar.
1990’larda yapılan nüfus sayımına göre burada 50.000 kişi yaşıyor.
Sükuneti, belli yerlerdeki kalabalığı dışındaki tenhalığı size bu sayıyı tahmin ettiriyor.
Eski Şehir’e indiğimizde ulusal kıyafetli muhafızlar, bize tarihi anlatıyorlar.
Limanda gördüğümüz güzel kızlar, kadınlar, uzun bacaklarıyla, hokka gibi burunlarıyla, yakışıklı erkekler, tarihi bilgimize, insan güzelliğinin görselliğini de katıyorlar.
Bir kez daha iyi şair Gülten Akın’ın bir saptamasını ileteceğim.
Almanya’dan dönerken uçaktaki kız ve erkek görevliye bakıp şöyle demişti:
“Doğancığım, iç güzellik deyip duruyoruz ama dış güzellik diye de bir şey var.”
Sevgili Gülten Akın, elbet var, Dubrovnik de bunun ispat mahalli.
Deprem felaketine uğramış bir şehir. 6 Nisan 1667’de 5000 kişi ölmüş.
Deprem, ressamların önemli resimlerini de yok etmiş.
Placa (Stradun) gezi ve buluşma yeri. Her şey bu yerde yapılıyor, yeni evli bir çifti gördük, gelin ve damat önde yürüyorlardı, arkadan da siyah elbiseleriyle yakalarında çiçekli davetliler geliyordu. Ne güzel, bir caddeye mutluluğun yansıması.
1950 yılından beri 10 Temmuz 25 Ağustos arasında Dubrovnik Yaz Festivali yapılıyor.
Korumacılığın, bir şehri nasıl kişilikli, kimlikli kıldığını gösteriyor Dubrovnik.
* * *
KÜÇÜK, minyatür bir şehrin ihtişamını yaşayabilirsiniz burada.
Paylaş