Mimar Sinan’ın dehasını yeniden anlamak, keşfetmek

MİMAR SİNAN’ın dehası birçok unsurdan oluşur, onu bir özelliğe indirgemek mümkün değil. Kâmil Fırat’ın Gök/Kubbe/Boşluk konulu fotoğraf sergisini gezerken, boşluğu bir sanat eserine çevirdiğini, onu bir mimari unsur olarak yapının içine kazandırdığını fark edeceksiniz.

Haberin Devamı

 

İyi kurgulanmış mimari boşluklar bir müzik parçasındaki esler gibidir.

 

Fırat, Mimar Sinan’ın eserlerindeki “kubbe/boşluk” fotoğraflarıyla, boşluğu yaratmanın doluluğu yapmaktan çok daha zor olduğunu kanıtlıyor. Metin ve fotoğraflar: Kâmil Fırat yazısını iç kapakta görünce sergiye birkaç açıdan yaklaştım.

 

Mimar Sinan üzerine yazdıkları, bu fotoğrafları çekme açısını, bir mimari dehayı nasıl algıladığını gösteriyor.

 

Fırat, ‘Gök/Kubbe/Boşluk’ Esinleri yazısını şöyle bitiriyor: “Şehzadebaşı, Süleymaniye ve Selimiye camileri üzerine fotoğraf üzerinden okuma çalışmasıdır.”
Bu yazıyı Mimar Sinan’ın Esinleri yazısı izlemektedir.

 

Haberin Devamı

Üç cami üzerine verdiği ön bilgiler, sergiyi gezenin bu fotoğrafların ayrıntısını anlamasını sağlıyor. Katalog ve fotoğraflar, o camileri gezenlerle gezmeyenleri bilgide buluşturuyor.

 

Üç camiyi de bilen biri olarak, fotoğrafları neden çok beğendiğimi, beni neden etkilediğini gerekçelendirmek isterim. Elbette birçok Mimar Sinan eserinin fotoğraflarını görmüşsünüzdür, ben de gördüm. Ama bir fotoğrafın merceğinden bu üç kavrama bakarak, üç eksende fotoğraflara bakmak, o camileri yeniden ziyaret etme duygusunu uyandırdı.

 

Kâmil Fırat’ın fotoğraflarına bakarken, ben de bir okuma ve anımsama çalışması yaptım. Sinan’la ilgili bilgilerimi belleğimde tazelerken, bu fotoğrafların bana yeni bakış açıları kazandırdığına karar verdim.

 

* * * 

 

KUBBE/boşluk bir camide, dini duyguları özümsemenizde bir rol oynuyor. Boşluk doluluğun tadını çıkarmak için yapılmıştır.
Sergiyi dolaşırken çok sevdiğim bir besteyi hatırladım.

 

Haberin Devamı

Lutoslawski’nin çello konçertosundaki gibi, aralar, esler ezgilerin zihninizde yankılanmasını yaratıyordu.

 

Camiye girdiğinizde kubbe, boşluk duygusuyla sizi sarıyor, ibadeti mimari bir şaheserle anımsatıyordu. Camilerin öyküsü, dünyevi ile uhrevi arasındaki insani bağları dile getirir.

 

Camilerle ilgili metinler Tezkiret’ül Bünyan’dan alınmış. Edebiyatta gerçekle imgelemin, hayalin nasıl birleştiğini gösteriyor.

 

Şehzadebaşı Camisi nasıl anlatılır: “Kubbeleri, deniz üzerindeki güzel dalgalar gibi olan bina, yavaş yavaş yerden yükselerek, başını kaldırdı. Renkli kemerleri, gökkuşağı gibi semaya yükseldi.”

 

Süleymaniye Camisi bölümünün başında da gene Tezkireret’ül Bünyan’dan bir bölüm vardır. Bu yazılar camilerin tasviri olarak bir edebiyat ürünüdür.
Fırat bu alıntılarla, camiyi tanımamızı sağladığı gibi nasıl anlam kazandığını belirtiyor.

 

Haberin Devamı

Selimiye Camisi’ni de şöyle tanımlıyor: “Sanki; boşluk olmayan boşluk”.

 

Selimiye, her noktasında ‘bakışları tutsak eden’ ve yine her bakışta yeni bir ayrıntının görülmesini sağlayan, büyülü bir fener gibi Edirne’nin çatısına asılı duruyor...”

 

Fırat’ın sergisi bütünleyici bir anlayışı yansıtıyor.

 

Mimar Sinan’ın dehasını, bu fotoğraflardan daha da iyi anladım/anlayacaksınız.

 

* * *

 

SERGİ, 30 Temmuz’a kadar Tophane’deki Tophane-i Âmire’de devam ediyor.

 

ÖNEMLİ BİR GÜNCEL NOT:

 

Hürriyet, kitaplığınızda saklamanız gereken bir ek armağan etti okurlarına. Eki almadınızsa hemen edinmeye bakın.

 

Bu ekleri hazırlayanları kutlamalıyız.

 

Yarın düşüncelerimi ayrıntılı bir biçimde yazacağım.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları