Paylaş
Bu soruların yanıtını, Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’ın sergisini hazırladığı ve albümünü yaptığı albümde bulabilirsiniz.
Albümün kapağı, Yüzler ve İzler: Kartpostallarda ve Pullarda Edebiyatçılarımız*
Albümün girişindeki yazının bir bölümü albümün içeriği konusunda bilgi veriyor:
“Günümüzde gezginlerin televizyon için yaptıkları gezi programları, kimi gezginlerin ise çıktıkları yolculuğun her aşamasını sosyal medyada anlık olarak yazılarla, görsellerle paylaşmaları bu türün çeşitlenmesini sağlıyor.
Üzerine yazılanların çoğu edebî metinler olmamakla birlikte XIX. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan, XX. yüzyıl başlarında altın çağını yaşayan ve XXI. yüzyıla girerken gittikçe önemini yitiren bir kaynak daha var: Kartpostallar.
Yapılan seyahatlerin bir parçasıydı hatta kanıtıydı kartpostallar.
Başlangıçta bayram, yılbaşı, doğum günü gibi özel günlerin kutlanması amacıyla kullanılan kartpostal -dilimizde bu amaca uygun adlandırmasıyla tebrik- fotoğrafın yaygınlaşması ve kartpostalla buluşması sonucunda yolculukların, gezilerin bir parçası haline geldi. Günümüzde kartpostal daha çok da bu amaç için kullanılıyor zaten.”
İlk sayfada bir kartpostal:
Üzerinde bir Türk bayrağı var. Yazısı da şu: “Iydiniz said olsun”
İçeriğini okuyalım:
- Bir Gelenek Kartpostalı
- Tebrik Geleneğimiz
- Kartpostalın ve Pulun Doğuşu
- Fotoğrafın Kısa Tarihi
- Osmanlı ülkesinde Kartpostalın Doğuşu
- Kartpostallardaki Edebiyatçılarımız (1889-1959)
- Cumhuriyet Dönemi Kartpostalları
- Posta Pulumuzun Tarihçesi
*
KİŞİSEL olmayan kutlamalar beni etkilemiyor.
Bir tebrik yazılıyor, bir düğmeye basıyorsunuz, binlerce kişinin bayramını kutluyorsunuz.
Tanımadığım/tanımadığınız birinden gelen bu mesajın ne derece önemi var, tartışılır.
Gerçi şimdi bayram kavramı değişti, herkes teknolojik tebrikle yetiniyor, tatile çıkılıyor. Günümüzdeki hızlı yaşam bayramların dinlenme olarak algılanmasına sebep oldu.
Ya pullara ne oldu? Sevgili dostumuz Hüsamettin Koçan, bana ‘Baksı Müzesi’nin pullarını göndermiş.
Pul koleksiyonu yapanlar var mı? İlk gün damgalı pulları alabilmek için postanelerde kuyruğa girenler var mı?
Eskiden Tünel’de pulcular vardı. Alışveriş yapılırdı.
Elektronik iletişim çıkalı yazılı iletişimin belgeleri sanırım gözden düştü. Eskiden herkesin cebinde bir küçük ajanda bulunurdu.
Eski kuşak, birçok bilgiyi ajandalara kaydederlerdi. Böylece inceleme yapanlar, tarihçiler bundan yararlanırlardı.
İsmet İnönü’nün ajandası Cumhuriyetin siyasal tarihine yeniden birçok not düşülmesini sağladı.
Günlük türü de yazarları dışında pek ilgi görmüyor. Günlük tutulmuyor, özellikle ben siyasetçilerin günlük tutmalarını isterim, ilerde kişilikleri konusunda kitap yazacaklar ve bundan çok yararlanacaklardır.
Televizyonda eski tebrik kartlarından örnekleri gösterdiler.
Eskiden kurumlar, çalışanlarına belli miktarda tebrik kartı verirlerdi, gelenlere cevap verilir ya da büyüklere gönderilirdi.
Devlet büyüklerinden gelen tebrik kartları “Bilmukabele” diye başlardı, böylece gönderene cevap olduğu anlaşılırdı.
*
BU albüm bence sadece geçmişi anımsatmıyor. Bugün için de bir esin kaynağı oluyor.
(*) Elginkan Vakfı’ndan istenebilir.
Telefon: (0212) 275 30 40 Faks: (0212) 212 266 54 49
http://www.elginkanvakfi.org.tr
Salı günkü yazımdaki fotoğraflarla Moskova ve St. Petersburg kitaplarını aşağıdaki adresten edinebilirsiniz:
e.posta: goldenbridge@mynet.com
ksemih@ttnet.net.tr
semihkalkanoglu@gmail.com
Adres: PK678 Sirkeci 34435-İstanbul
Telefon: 0539 615 59 95
Paylaş