John le Carre’nin oğluyla buluşma

Değerli dostum Selçuk Altun’dan bir e-posta aldım. İlgimi çeken bir yazı, okumanızı istedim:

Haberin Devamı

“2013 yazıydı, gezi arkadaşımız Aygül Karagöz telefon etti ve Kuzguncuk’taki evine akşam yemeğine davet etti. Yeni komşusu İngiliz gazeteci okurumdu ve benimle tanışmak istiyordu. Eşim Nur’la birlikte gittiğimiz yemekte, serbest gazeteci Tim Cornwell ile karısı, Amerikalı romancı Alice Greenway’i hemen benimsedik. Birikimli ve kibardılar, İstanbul ve Kuzguncuk dostuydular. Tim, ‘Bizans Sultanı’ romanımın İngilizcesini okumuştu, uzmanlık alanı sanat ve tarihti. Adını gözde dergim Cornucopia’daki yazılarından anımsadım.

Ertesi hafta onları Çengelköy’deki bir balıkçı restoranında ağırladık. Tim ile Alice, Edinburgh’da yaşıyorlardı ve Samuel Beckett’in yayıncısı John Calder’ın komşusuydular, bana efsanevi Calder’dan imzalı bir kitap getirmelerinden de etkilenmiştim. Tim yemek boyunca İstanbul’da bazı mekânlar ve camilerle ilgili sorular sordu, sanırım oraları birlikte gezmemiz için nabız yokluyordu. O yaz sıcağında içimden gelmedi, yol göstermekle yetindim.

Haberin Devamı

1985’te Adam Sisman’ın ‘John le Carre-The Biography’ adlı yaşamöyküsü kitabını hemen getirttim, usta yazarın tüm kitaplarını da çıkar çıkmaz alır okurdum. Kitabın fotoğraflar kısmında bir aile portresi dikkatimi çekti, ailenin üçüncü ve en küçük bireyi Tim, John le Carre’nin kucağında, merakla kameraya odaklanmıştı. Birden aklıma geldi, John le Carre’nin gerçek adı David Cornwell’di. Aygül Hanım’ı arayıp sordum, hayır o da Tim’in babasının John le Carre olduğunu bilmiyordu. ‘Hatta baban ne iş yapıyor diye sordum’ demişti. Yazar diye kestirip atınca, ne tip kitaplar yazdığını sormuş, ‘John le Carre tipi’ yanıtını alınca gülerek susmuştu.

Tim Cornwell’e bir e-posta attığımı, beş yıldır bir yanıt alamadığımı anımsıyorum.”

John le Carre, benim severek okuduğum bir yazardı, romanlarından çekilen filmleri de seyrettim.

Bizde böyle şöhretli casuslar var mıydı?

John le Carre’nin oğluyla buluşma

Evet, adı Ahmet Esat Tomruk.

Haberin Devamı

Recai Sanay, ‘Türk Casusu İngiliz Kemal Millî Mücadelede’ kitabında onun hayatını yazmıştı.

Oğuz Aral da ‘Unutulan Bir Efsane’ yazısında Halûk Oral’dan aldığı bilgiyi naklediyor. Oral’ın sahaflarda bulduğu 1926 tarihli bir kitabın 56. sayfasında şöyle bir cümle varmış: “Yeni adım İngiliz Kemal”. 

1960 yılında Vural Sözer de onu yazmış, Altan Erbulak da çizmiş.

Bir de Türk Mataharisi denilen Adalet Pee var. Almanya’ya giden, Henry Pee ile yaşayan, İkinci Dünya Savaşı’nın ana baba günlerinde İstanbul’da birtakım yabancılarla temas eden zamanın ünlü bir dansözü.

Onun filmlerini gördüm, belleğimde kalan, bir barda içki servisi yapıyordu. Bir romancının yapıtlarının sinemaya uyarlanması çoğu zaman okur sayısını arttırıyor.

CONTEMPORARY İSTANBUL

Haberin Devamı

MİLLİYET SANAT’ın bu sayısında kapak konusu Contemporary İstanbul.

CI Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli ile Melike Bayık konuştu.

Ali Güreli bakın ne diyor:

“İçerik açısından bu yıl dayanıklılık, sürdürebilirlik tüm dünyanın olduğu gibi fuarın da ana teması.

Bu yıl herkes için daha önce tecrübe etmediği, aklının ucundan bile geçirmeyeceği bir yıl oldu. Pandemiyle birlikte ilk başta tüm dünyada yaşanan şaşkınlık, panik ve kapatma, karantinalar, kültür sanat çevrelerini çok yakından etkiledi.

Contemporary İstanbul, 15. yaşında bütün engeller, zorluklara rağmen fiziki fuarla birlikte ‘Virtual Contemporary İstanbul’ ismiyle çevrimiçi fuarı da çok daha fazla sayıda galerinin katılımıyla gerçekleşiyor.”

Haberin Devamı

Dergide ayrıca Gülin Dede Tekin, Yiğit Sertdemir’e yeni oyunuyla ilgili sorular yöneltiyor.

Altıdan Sonra Tiyatro ile 20 yıldan uzun süredir kolektif ruhla işlerine imza atan Yiğit Sertdemir, bu yıl Oğuz Atay’ın öykülerinden uyarladığı ‘Demiryolu Hikâyecileri’ ile seyirciyle buluşacak.

Yazanın başlığı şu: “Oğuz Atay bizi çağırıyor, biz ona el ediyoruz.”

 

 

Yazarın Tüm Yazıları