İki sözlük arasında kaldım

ŞEHRİBAN OĞHAN’ın On-line mı, onlayn mı haberini okurken (Hürriyet, 13 Temmuz 2006) sonuçsuz dil tartışmalarından birini daha yaşamış oldum.

Bu konuda o kadar çok konuşuldu, yazıldı ki, bilenler, hiçbir zaman sonuca varılmadığını anımsayacaklardır.

Haberi özetleyelim.

TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın, on-line, check-up gibi sözcüklerin özgün biçimde yazılmasını savunuyor.

Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel de yabancı kelimelerin okunduğu gibi, yani onlayn, çekap, çet gibi yazılmasından yana.

Doğrusu iki sözlük, iki anlayış arasında kaldım. İki taraftan birini de bütünüyle benimseyemedim.

Öyle kelimeler kullanıyoruz ki, bazen özgün dilindeki gibi telaffuz ediyor ve yazıyoruz, bazen de Türkçe’ye uydurarak.

Örneği Wolfgang Amadeus Mozart’tan verelim .

Kimimiz Mozar, kimimiz Mozart, kimimiz Motzart diye okuyor, bildikleri dile göre farklı bir okuma ama yazılış aynı.

Mesela Kiril alfabesi ile yazılanlar için hangi yöntemi uygulayacağız, kural koyabilecek miyiz?

* * *

TÜRKÇE’de yayımlanan kitapların kapağının bazısında Anton Çehof, bazısında Anton Çekof diye yazılmıştır.

Bugün hepimiz William Shakespeare’i özgün imlasıyla yazıyor Şekspir diye okuyoruz. Yıllar önce Cenap Şahabettin’in kitabının adı ise Wilyem Şekispiyer’di. Zamanın okuması öyleydi. Okumalar döneme göre de değişiyor çünkü.

Çoğu zaman da yazılışı ile okunuşu arasındaki fark reklamlarda bile belirtilir.

Galleria’da Le Printemps mağazası açıldığında, Prentan okunur diye uyarı notu vardı.

Aynı anlayış, Ytong için de kullanıldı, gazete reklamlarında İtong okunur sözü konuldu.

Telaffuz karışıklığı olmasın diye Fransız Danone (Danon okunması gerekir) Türkiye’de Danone diye ürünlerini sattı ve bizleri bu ikilemden kurtardı.

Hele Rus adlarının okunması konusunda rahmetli Hasan Áli Ediz, bizi epeyce bilgilendirdi.

Herkes kendi imlasına göre yazıp okuyor, İngilizce yayınlarda Elif Şafak’ın adı Elif Shafak diye yazılmıştı.

Aslı sökreter olarak okunan kelime bizde sekreter oldu mesela.

Fransızca’nın Bonne chance’ı (İyi şanslar’ı) da Türkçe’de bol şans biçiminde kullanıldı.

Örnekleri çoğaltmak kararsızlığımı artıracak.

* * *

HER ikisi de haklı. Dil meselesi böyledir, çoğu zaman haklı olan taraf halktır, dilciler değil.
Yazarın Tüm Yazıları