Paylaş
HÜRRİYET'te çalışanlar bir süredir, gazetedeki Çetin Emeç Salonu'nda yeni Türk sinemasının önemli filmlerini seyrediyorlar, yönetmenlerini, oyuncularını gazetelerinde ağırlıyorlar.
Şimdiye kadar üç film seyrettik.
Derviş Zaim'in Filler ve Çimen'ini, Sinan Çetin'in Komser Şekspir'ini, Serdar Akar'ın Dar Alanda Kısa Paslaşmalar'ını.
Hürriyet'in barında yönetmen, oyuncular ve Hürriyetçiler bir arada uzun elips bir masanın çevresinde iki sektörün imrenilecek sentezini oluşturuyorlar.
Olağanüstü hızla dönen gazetecilik çarkı içinde bu filmleri kaçıranlar, göremeyenler, böylece fırsatı yakalıyorlar.
Kısacası, basın ve sinema dünyası Hürriyet'te buluşuyor.
Biz, gümüş ekrandakilerin gerçek kişiliklerini tanıyoruz, onlar da basın denilen kimi zaman sevimli kimi zaman itici gelen bir sektörün içinde çalışanları tanıyorlar.
Derviş Zaim'den ve filminden daha önce söz etmiştim.
Komser Şekspir, benim için iki açıdan önem kazanmıştı; birincisi resmi tarihe karşıt göndermeler yapan Sinan Çetin'in duyarlı bir çalışmasıydı, ikincisi; Kadir İnanır'ın, Komser Şekspir'de bambaşka bir kulvarda da aynı başarıyı yakalamasıydı.
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar da; yalınlığın, insan ilişkilerindeki sıcaklığın, bir mahalle ölçeğinde yansıtılmasıydı.
Yukardaki üç filmi de daha önce seyretmiş, sevmiştim.
Türkiye'de yaşayan herkesin Türk sinemasını seyretmesinin, bilmesinin bir zorunlu yurttaşlık koşulu olduğu inancındayım.
Yukarda adı geçen üç yönetmenin de bütün filmlerini seyrettim. Zaim'in Tabutta Rövaşata'sını, Akar'ın Gemide'sini de görün, diyeceğim.
Sinan Çetin'inkileri de kaçırmadım.
DAR ALANDA KISA PASLAŞMALAR'dan bir oyuncu, benim gençlik anılarım içinde yer alan bir ad, Savaş Dinçel.
a dergisi'ni çıkardığımız günlerde, onlar da bizim kültür/sanat/tiyatro kardeşlerimiz olarak bizimle birlikte kahveye, pastaneye, lokantaya gelirler, bizi dinlerlerdi.
Bizim takımı sayalım: Onat Kutlar, Kemal Özer, Konur Ertop, Adnan Özyalçıner, Demir Özlü, Ergin Ertem, Orhan Tercan ve ben.
Genç tiyatrocu takımına gelince: Savaş Dinçel, Ali Poyrazoğlu, Süer İzat, Yaman Tüzcet, Müjdat Gezen...
Onlara, kıyı kahvesinin sahibi Kemal Bey'den rica ederek, derme çatma bir salon yaptırmıştım, sanat değil ama idari yönetmenliğini de ben üstlenmiştim.
Yanılmıyorsam Pirendello'dan Ali Poyrazoğlu'nun çevirdiği Ağzı Çiçekli Adam'ı oynamışlardı.
Eski dostlarla buluşulunca, geçmiş yıllar, önünüzde bir geçit yapıyorlar.
Savaş'la ben kırk yılın belgeselini ayaküstü hazırlıyoruz sanki.
* * *
SERDAR AKAR, Mardin'den çekimden yeni dönmüş ve yeni bir filmin hazırlığına başlamış bile.
Paylaş