Paylaş
Kentlerin, beldelerin tarihi sadece orada yaşayanları ilgilendirmez. Herkesin, yaşadığı coğrafyanın kültürünü eksiksiz bilmesi gerekir. En azından bu eksiği gidermek için gayret göstermelidir. Bu kitaplar, geziye, coğrafyaya, tarihe meraklı bütün okurları zaten ilgilendirir.
Şafak Uykusundaki Kent Harput kitabını okurken, Anadolu’daki önemli bir yeri daha tanımış oldum. Böyle kitaplar yayımlanmasa, yalnız yaşadığımız yerin dar sınırları içinde kalacağız.
Kitabın birinci sayfasında iki kişinin adı var: Necdet Sakaoğlu ile Görkem Gül Duman.
Necdet Sakaoğlu’nun tarih kitaplarını okurken ne kadar lezzetli bir dili olduğunu fark edersiniz. Tarihi, geçmiş kültürü, o kültürün bugün yaşamayan unsurlarını onun gibi lezzetle anlatabilen isimlerin kitaplarının daima okur bulacağına inanırım. Harput’u da bu üslupla yazmış.
Bana imzalayıp gönderdiği kitaptaki ithafı okumanızı isterim, çünkü hem bir dosta imzalanan kitap yazısı hem de kitabın üslubunu yansıttığı için, paylaşmak ihtiyacı hissettim: “Sayın Hızlan’a... Kent kitabı yazmak zor, öykü lezzetinde kıvam tutturmak daha zor! Gizemli Harput’u 10. yüzyılda şiirleştiren Nasirüddin Hamdanî’den Harput’ta Bir Amerikalı’yı yazan Cevat Fehmi Başkut’a bin yıllık serüven...”
Harput’u okumak, tarihini, insanlarını öğrenmek için bu takdim yetiyor. Dahası Sakaoğlu’nun çektiği çizginin Nasirüddin Hamdanî’den Cevat Fehmi’ye kadar uzanıyor olması, ne kadar zengin bir kültürel birikimden söz ettiğini izah ediyor.
Kitapta sadece bizim gezginlerimizin notları, tasvirleri yok, yabancı seyyahların da görüşleri var. Görkem Gül Duman’ın yazısını, Şefik Gül’ün kitap hakkındaki notları, Harputlu olan Metin Sözen’in Harput’un Zamana Açılan Resmi başlıklı yazısı izliyor. Sakaoğlu’nun Harput’u Tanımak yazısındaki bir alıntı şöyle:
“Arap masallarında tasvir edilen Doğu kentlerinin simgesi Harput’tur.”
Değişik zamanlarda Harput’a giden Necdet Sakaoğlu’nun bir kartpostal arkasındaki notları, oranın insanını, şiirini sevdiriyor.
Harput bugün nasıl canlandırılır? Onun için de saptamaları var Sakaoğlu’nun.
Gerçekten de bir yazar, gittiği yeri sevgiyle yazarsa, onun yaşamasını da düşünür. Başka kentlerdeki kişilerin serüvenleri, destana dönüşmüşken, Çubuk Bey’in, Belek Gazi’nin serüvenleri neden destana dönüşmemiş sorusunun yanıtını arıyor Sakaoğlu.
Yazar, sanatkârların esintilerine muhtaç olduğunu hatırlatıyor.
Cevat Fehmi Başkut, ünlü oyunu Harput’ta Bir Amerikalı’nın önsözünde bakın ne diyor: “Coğrafyanın ve iktisat kaidelerinin ölüme mahkûm ettiği bir şehrin son nefesine yetişmiş olmanın kaderini yaşadığını yazdım.”
Önsöz buranın öyküsü, yarına dönük dileklerle bitiriyor:
“Harput’u Anadolu’daki yaşıtı kentlerden farklı kılan yazgı; batmaması gereken bir dönemde çöküşüdür. Bu süreç, zengin bir kültür ortamının da yitirilmesidir. Harput’un silkinip ayağa kalkması artık zor. Ama yine de daldığı ‘şafak uykusundan’ uyanıp 20. yüzyılın başındaki manzarasına ve tarihinin nirengilerine kavuşması, Harput’u sevenlerin umudu olmalıdır.”
Kitabın adını da Nasirüddin Hamdanî’nin sözünden almışlar:
“Hısn-i Ziyâd Şafak Uykusudur
Hısn-ı Ziyâd bir şafak uykusudur
Didilmiş pamuk yığını
Harabeden kalmış!”
İbn Munkiz’in şiirinden de iki dize:
“Gerçekte boş beyaz yazı kâğıdının bir faydası yoktur
Bütün ilimler mürekkebin kâğıda dökülmesindedir”
Harput’un kahramanları Çubuk Bey ile Belek Gazi’nin yaşamını okuduktan sonra, değişik dönemlerde Harput’un tarihini öğrenirken Elçi Barbaro, Polonyalı Simeon, Kâtip Çelebi, Evliya Çelebi ve Moltke’nin Harput’la ilgili yazılarını okuyun.
Bazı başlıkları öne çıkarmak, kitap okuruna yardımcı olmak istiyorum. Sözgelimi
Misyonerler, Konsolosluk, Fırat Koleji,
Beşiktaş’ta İki Harputlu
Harput’ta Bir Amerikalı
Hoşçakal Harput
Adlar Güzellemesi
bölümlerini ihmal etmeyin.
İstanbul Harput bağlantısını irdeleyen, Kanlıcalı Harputî-zâdeler, Nahit Sırrı Örik’ten bize armağan bir yazısı.
Hoşçakal Harput, oradaki insan tarihinin özeti, gündelik hayatı da buradan okuyabilirsiniz. Adlar Güzellemesi’nde Harput’un 40 farklı yazılışı olduğu belirtilir.
Kitabın son yazısı; Y. Mimar Metin Keskin’in Harput Mimarî Kültürü, Yeniden yazısı.
Anadolu’dan bir yeri daha tanımak ve yaşatmak için bu kitaplar yazılmalı. Başlangıç noktası olabilecek, niteliği açısından oldukça başarılı bir örnek bu kitap.
Kitabı yazarken Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı’nın çıkardığı Harput Senfonisi CD’sini de dinledim.
Doğan Hızlan’ın seçtikleri
Veled Çelebi İzbudak
Nasreddin Hoca Fıkraları
Kapı
Robert Greenfield
Son Sultan
APRIL
Ahu Antmen
Kimlikli Bedenler
Sel
Roland Barthes
Dilin Çalışma Sesi
YKY
Paylaş