Paylaş
Hemen eve gittim, CD çalarıma onu koydum ve derginin özel dosyasındaki yazıları okumaya başladım.
İşte icracı olarak Fazıl Say’ın virtüözitesinin etkisi... O parçanın birçok piyano versiyonunu, orkestra versiynunu dinledim ama aklıma ilk gelen, dinlemek istediğim Fazıl Say’ın icrasıydı.
Say, Stravinski’yi neden kendine yakın gördüğünü, öğrencilik yıllarına giderek anlatıyor. Bach, Çaykovski, Liszt, Stravinski, Gershwin icralarının olduğu albümde Mark Pappenheim’ın Fazıl Say: From Bach to Gershwin başlıklı yazıda, Fazıl Say’ın yaşamında Stravinski’nin yeri okudum:
“On dokuz yaşında Düsseldorf’ta öğrenci olarak kaldığım yerde kendimi canım sıkkın, bir depresyon içinde hissediyordum. Parmaklarımı piyano tuşlarının üstüne uzatamıyordum. Bir gece radyodan ‘İlkbahar Ayini’ni (Le Sacre du Printemps) dinledim. Bu müzik beni yeniden hayata döndürdü, müzik aşkımı canlandırdı.”
Stravinski’nin ölümünün 40. yılı için hazırlanan derginin kapağında şu yazılıydı.
“Yirminci yüzyıl müziğini değiştiren besteci.”
Dergideki yazıları okuduğumda, Fazıl Say’ın icrasının neden beni bu kadar etkilediğini fark ettim, çünkü onu çok iyi özümsemişti.
* * *
AVRUPA’nın en iyi klasik müzik ödülleri arasında er alan “Choc de Classic” ödülü Fazıl Say’ın “Pictures” (3) albümüne verildi. Bu albümde, sanatçı Mussorgski’nin Bir Sergiden Tablolar’ını, Janacek’in “1 Ekim 1905 Sonatı”nı, Prokoviev’in “Piyano Sonatı No. 7”sini seslendirmişti.
Ben hem CD’yi dinledim hem de seyrettim.
Albümün başında Fazıl Say’ın, bir bestecinin başka ülkelerde doğru anlaşılması veya başka ülkeden bir icracı tarafından hakkıyla icrası ile ilgili olarak, dikkatle okunması gereken ve başka birçok alanda da altını çizebileceğimiz bazı saptamalarda bulunuyor:
“’Bir Türk icracı Çek müziğini veya Rus müziğini gerçekten anlayabilir mi?’ sorusu bana sıkça sorulur. Büyük yönetmen Andrey Tarkovski ‘Nostaljiya’da filmin kahramanına şunu söyletir: ‘Eğer insanlar birbirlerini anlamayı gerçekten istiyorlarsa, o zaman hudutlar ortadan kaldırılmalı.’ Tarkovski muhakkak ki ileri görüşlü biriydi. Elbette, insanların birbirlerini anlayabilmesi için tüm ulusal sınırları ortadan kaldırmak hâlâ sadece geleceğe dair bir hayal. Ancak müziğin insanlar arasındaki hudutları bertaraf etmek için bir öncü, bir yol gösterici olma görevini siyasetten daha hızlı ve etkili bir şekilde yerine getirebileceği yadsınamaz.”
Albümün başında Jürgen Otten’in “Kaderin Gücü” yazısı besteciler hakkında bilgilendirecek.
Fazıl Say piyano ve orkestra versiyonunu değişik sanatçılardan, orkestralardan dinlediğim “Bir Sergiden Tablolar”ı çok başarılı duyumsamış.
Resimle müzik arasındaki bağlantıyı bilen bir müzikçinin özgünlüğü icraya yansımış.
* * *
FAZIL SAY aynı zamanda iyi bir besteci.
Bizim olan duyguları, bunları yaratanları dünyaya tanıttı, dünyaya kabul ettirdi.
Ses kültürümüzü, modern anlayışıyla yeniden yaratarak, herkes bunları dinletti.
Bir aydın müzikçi olarak da sorumluluğunu kamuoyuna yansıttı.
Bestelerinde Nâzım Hikmet’i, Metin Altıok’u müziğe getirdi.
Geçen gün okuduğum Zeynep Altıok Akatlı’nın(4) onunla yaptığı söyleşide, ney üzerine söyledikleri çok geniş bir yorumlamaya iyi örneklerdi.
* * *
BUGÜN müzikten konuşacaksak, Fazıl Say’ı muhakkak anmalı ve onun icracılığını da besteciliğini de öne çıkarmalıyız.
(1) Gramophone, Stravinsky Up Close, s. 22, December 2011.
(2) Fazil Say / Bach, Tchaikovsky, Liszt, Stravinsky, Gershwin / 4 CD / Warner Classics
(3) Fazil Say / Pictures, Mussorgsky - Janecek - Prokofiev, Naive
(4) “İsyanlarım eserlerime de yansır”, Zeynep Altıok Akatlı’nın Fazıl Say’la söyleşisi, Cumhuriyet, 26 Aralık 2011, Pazartesi.
Paylaş