Paylaş
“Bugün 23 Nisan
Neşe doluyor insan”.
İlkokuldan beri müsamerelere katıldığım, okul tiyatrolarında oynadığım için bir yıl 23 Nisan töreni için konuşma yapmıştım.
Benim de dahil olduğum o kuşak dünden bugüne bu tarihin anlamı konusunda hiç şüphesiz düşündüler, kitap okudular.
Yetiştirdikleri çocuklara bilgi ve görgü birikimini aktardılar.
Sokağa çıkamayanlar, balkonlarından, pencerelerinden kutlamaya katılacaklar.
100 yılda nasıl bir kuşak yetiştirdik, çocuklar İstiklal Marşı’nı söylerken, onun arkasındaki öykünün ne kadarını biliyorlar acaba?
Mehmet Âkif Ersoy kadar, bestecisinden pek söz edilmiyor. Oysa toplumdaki etkisi müzik aracılığıyla gerçekleşir.
Atatürk’ün Nutuk’unun çeşitli baskıları vardır, mutlaka yeniden okunması gerekir.
İstiklal Marşı’nı zamanın Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver Meclis’te okur, o günü şöyle özetler:
“Hayatımda nadir duyduğum bir heyecanla şiiri okudum.”
Bestecisi de Osman Zeki Üngör’dür.
Bir kuşağın yetişmesinde çocuklar için yazılmış eserlerin önemini her dönemde, özellikle bilgisayar çağında vurgulamak gerekir.
Şimdi birçok çocuk kitabı yayımlanıyor, çocuk kitabı yayımlayan yayınevlerinin stantları kitap fuarlarında büyükler için hazırlanan stantların boyutuna yaklaşıyor.
Çocuk edebiyatını, okumaya, yazmaya başladığım ilk günlerden itibaren takip ettim.
Hazırladığım ilk antoloji de çocuklar için yazılmış öykülerden oluşuyordu, adı ‘Haydi Anlat Anneciğim’di.
Çocuk edebiyatının önemli iki yazarını da örnek olarak göstermeliyim. Biri rahmetli Kemalettin Tuğcu diğeri de Gülten Dayıoğlu.
İkisinin de ortak özelliği sevecen, yardımsever, başkalarını da düşünen bir anlayışı eserlerinde işlemeleriydi.
Gülten Dayıoğlu, yalnız yazdıklarıyla değil kurduğu vakıfla da yeni yazarları destekliyor, yeni adlara olanak tanıyor.
Çocukların yeteneğinin küçüklükten itibaren desteklenmesi gerektiğine inanıyorum.
Büyük müzisyenlerin çoğu ya müzisyen ailelerden geliyor ya da aile içinde müziğin sesi onların mesleğini belirliyordu.
Türk ve yabancı orkestra şeflerini, müzisyenlerin yaşamını okuduğunuzda bu gerçeği kabul edersiniz. Mozart’ın babası müzisyendi.
Devlet bence bu alanda yeteneklere yatırım yapmalı.
Birçok kimsenin anımsadığı bir fotoğraf vardır.
İsmet İnönü’nün yanında iki harika çocuk: Suna Kan ve İdil Biret.
Uzun süredir, çocuklar için müzik CD’leri hazırlanıyor, hatta bir müzik dergisindeki fotoğrafı unutamayacağım.
Hamile bir kadın karnına kulaklık takmıştı. Gerçekten de müziğin çocuğa insancıl özellikler kazandırdığı bilimsel olarak da ispatlanmıştır.
Çocuk yetiştirenlerin bu CD’leri dinletmelerini tavsiye ederim. Televizyonlara dizi yapanlara bir sözüm var.
Önemli bir bilim adamının, sanatçının yaşamı üzerine dizilere rastlamıyorum, üstelik dizilerde bu tür olumlu kahramanlara da yer verilmiyor.
Bu, acımasız bir dünya reyting uğruna çocukları yok saymaktır.
Çocuklara edebiyatı sevdirmek için bütün dünyanın yaptığını uygulayalım –ki bazı yayınevleri uyguluyor– klasikleri her yaşın kelime hazinesine göre yazdıralım. Çizgi romanların da bu alanda olumlu bir işlevleri olacağı kanısındayım.
Çağımız için görsellik ön plana çıkıyor.
Batı ülkelerinde hangi müzeye gittimse, büyük eserlerin önünde mindere oturan çocukların defterlerine o eseri kopyaladıklarını gördüm, elbette başlarında bir öğretmenleri de vardı.
Artık bizim ülkemizde de yaz aylarında bu gerçekleştiriliyor.
Sakıp Sabancı Müzesi, Pera Müzesi, İstanbul Modern, İzmir’deki Folkart Galeri de çocuklar için resim albümleri, boya malzemeleri alıyorlar ve bir de öğretmen sağlıyorlar.
*
BU özellikleri çocukluklarından itibaren kazananlar, iyi edebiyatı, iyi yapılmış binaları, iyi müziği tanırlar, diğerini reddederler. Hiç kuşkusuz edebiyat eserlerinin yanı sıra 100 yılın öyküsünü de öğrenmeleri için bazı kitapları okumaları gerekir. Cumhuriyet’in sadece bir günlük anma ile geçiştirilmesi yetersizdir.
Çocuklar için şimdiden küçük bir kitaplık kurulmalıdır. Onların sorularını ana-babaların yanıtlaması yerine kaynak gösterilmesi bilginin doğru olması açısından zorunludur.
Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki girişim devam etmelidir.
Köy çocuklarının kente ulaşması, her alanda başarılı olanlara olanak verilmesi, genç kuşağın yarınını hazırlamak için çaba hızlandırılmalıdır.
Rahmetli Aydın Gün, Devlet Operası’nın açtığı sınavlar sayesinde birçok opera solistinin keşfedildiğini söylerdi.
23 Nisan’ın çocuklara adanmasını, yarının düşünülerek yapılmış bir planlama olduğunu anlamalıyız.
*
23 Nisanınız kutlu olsun.
Paylaş