Paylaş
Bu yıl festivalin bir özelliğine değineceğim. Festivalin kapanışı, klasik müzik tarihinin sayılı eserlerinden biriyle kapanacak.
Gustav Mahler’in (1860-1911), Binler Senfonisi adıyla bilinen 8. Senfonisi, Türkiye’de ikinci, Ankara’da ise ilk kez seslendirilecek.
Bu senfoninin müzik tarihindeki yeri nedir?
“Mi bemol majör tondaki 8. Senfoni’yi Mahler 1906-1907 yıllarında tamamlamış, ilk seslendirilmesi ise Münih’te 12 Eylül 1910 günü, bestecinin yönetiminde toplamı yaklaşık bin kişiyi bulan solistler, orkestra ve koro elemanlarınca yapıldı. Senfoninin Münih’teki ilk seslendirilmesi Mahler’in 51 yaşında ölümünden önce
Avrupa’da halk önüne son çıkışı oldu. Senfoniye bu çok sayıdaki müzikçi nedeniyle ‘Binler’ yakıştırması yapılmış ve yapıt böyle ünlenmiştir. Ancak kadronun toparlanmasındaki zorluk nedeniyle Mahler’in öteki yapıtları kadar sıklıkla seslendirilememektedir.
Besteci, 1906’da yapıtın iskeletini tamamlayıp orkestralama işine geçeceği sırada Hollandalı şef Mengelberg’e yazdığı mektupta, 8. Senfoni’yi ‘bugüne kadar yazdıklarının en büyüğü’ olarak nitelendiriyor, ‘Kainatın birdenbire bir şarkıyla infilak ettiğini düşünün. Şarkılarda duyulanlar sanki insan sesi değil de gezegenlerin, güneşlerin evrende hareket ederken çıkardığı sesler...’ diyordu”.
30 Nisan’da Mahler’in 8. Senfonisi’ni şef Işın Metin yönetiminde, Bilkent Senfoni Orkestrası seslendirecek. Diğer sanatçılar ise: Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası ve Mezunları, Wroclaw Filarmoni Korosu, Agnieszka Franków-Zelazny (koro şefi), Lisbon ESML Korosu, Paulo Vasslo Lourenço (koro şefi), Bilkent Çocuk Korosu, Elena Puşkova Hristova (koro şefi), sopranolar Nancy Weissbach, Burcu Uyar, Klara Ek, mezzo soprano Alison Cooke, alto Isabel Vera, tenor Ünüşan Kuloğlu, bariton Karsten Mewes, bas Tuncay Kurtoğlu.
* * *
SCAM’ın Başkanı Mehmet A. Başman, Şefik Kahramankaptan’ın sorularına verdiği yanıtta festivali anlatıyor. Söyleşi Andante’nin ekinde yayımlandı: Festivalin nasıl düzenlendiğini, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nın festivalden başka çalışmalar yaptığını da Başman açıklıyor:
“Festival, her yıl geniş kitle tarafından paylaşıldığı için hep ön planda gösteriliyor. Festivali kendi özkaynaklarımızın yanı sıra devletin ve özel sektörün çeşitli kurumlarının desteğiyle düzenliyoruz. Ankaralı sanatseverlerin katkısı da var tabii... Ama Vakfımız esas olarak, bestecilerimizin eserlerinin partisyon ve partilerini yazdırarak, bu eserlerin seslendirilmesi olanakları yaratarak, konserler, yarışmalar, sempozyumlar düzenleyerek, korolar kurarak, müziksel enstrüman eğitimi ve burslar vererek, müziğe ve baleye ait kitaplar ile aylık bültenler yayınlayarak Vakfın amaçlarına yönelik etkinlikleri kendi özkaynakları ile sürdürüyor. Bu etkinlikler, ülke şartlarında daha dar bir çevreyi ilgilendirdiği için kamuoyunda hak ettiği yankıyı bulamıyor galiba...”
Ayrıca her yıl Cevza And’ın anısına Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası, ölüm tarihi olan 6 Aralık’taki törenle veriliyor.
* * *
FESTİVALLERİN bir şehrin estetik kimliği olduğunu unutmayalım.
Paylaş