Doğan Hakyemez

Karşıyaka’nın hakkı

5 Kasım 2002
HER yıl olduğu gibi, bu sezon da <B>Pınar Karşıyaka </B>Basketbol Ligimizin en iddialı takımlarından. İzmir'de alt ve üst yapı çalışmalarıyla her zaman camiamızda takdirle izlediğimiz Kaf Sin Kaf'lılar oynadıkları Ülker ve Türk Telekom karşılaşmalarında hakemlerden şikayet ettiler. Ancak taraftarlarının saha içine yönelik istenmeyen bazı davranışlar yönelmeleri Karşıyaka'ya zarar verecek boyutlara ulaştı. Benim seyrettiğim Ülker ve basketbol bilgisine inandığım İzmirli basketbolcu arkadaşlarımdan dinlediğim Telekom maçlarında sonuca tesir edecek bazı yanlış düdükler çalındı ve çalınmış. Bunu belirtmek basketbol adamı olarak bizim görevimiz. Ancak Karşıyaka takımının oyun düzeninde, özellikle takım oyunu konusunda eksikliklerin olduğunu da söylemem gerek. Karşıyaka eğer takım oyunu problemini çözerse, hakem kararlarından etkilenmeyecekleri gibi ligin zirvesini de zorlarlar.

Lions'lardan basketbola destek

GEÇEN gün Yakacık Uğur Mumcu, M.E.V. İlköğretim Okulu'nda yeni Fenerbahçe Lions Kulübü tarafından yaptırılan basketbol sahasının açılışına katıldım. Kulüp Başkanı Gülten Karaoğlu ve Anadolu Yakası Lions Kulüpleri Genel Yönetmeni Özden Gönenli, Lions’ların eğitim, spor ve gençliğe yönelik bu tür hizmetlerinin süreceğini açıkladılar. Bir spor adamı olarak bundan büyük mutluluk duydum. Açılış töreninde Kulüp Başkanı Gülten Karaoğlu, Türk basketboluna verdiğim emekten dolayı bana bir teşekkür plaketi sundu. Bu ödülü alırken, basketbolumuzu daha iyi yerlere getirme yolunda içimdeki çalışma azmimin daha da arttığını ifade etmeliyim.

OVERTIME 2 YAŞINDA

2001 Avrupa Şampiyonası öncesi hiçbir dergiye sahip olmayan basketbol camiası, Lütfü Arıboğan (Ülkerspor Genel Menejeri) ile Ömürden Kısagün (Eski Milli Basketbolcu) arkadaşlarımın isteği ve Selim Pars’ın desteği ile çıkarmaya başladığımız bir dergiye kavuştu. OVERTIME 2 yaşına girdi. Okuyucuların büyük desteği ile doğru bildiği yoldan hiç ayrılmadan bugünlere başarılı bir performansla ulaşan OvertIme peşinden sürüklediği dergilerle ne kadar başarılı olduğunu tüm camiaya gösterdi. 2. yılımıza girerken bizimle beraber çalışan, bizlere destek veren arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Türk basketbolunu daha ileriye götürmek için bu yolda da elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.
Yazının Devamını Oku

Üçlük yarışması

3 Kasım 2002
<B>BEŞİKTAŞ, </B>kendi sahasında Galatasaray önünde hiçbir varlık gösteremedi. Geçen yılın beraber oynamış, birbirine kenetlenmiş kadrosunun, bu yıl yabancı oyuncularla takviye edilip, şampiyonluğa oynayacağı düşünülürken, siyah beyazlıların performansında (geçen seneye oranla) inanılmaz bir düşüş var. Sezona yabancısız başlayan Beşiktaş, Galatasaray maçında kadrosuna dahil ettiği (4 numaralı pozisyonda oynayan) Robert ile takım oyununu sahaya yansıtamayınca Cimbom'a boyun eğdi.

Robert iyi bir yabancı oyuncu. Ancak Beşiktaşlı dış oyuncular, maçı, üçlük atış yarışması haline soktular. Üstelik (25/5) bu atışlarda da başarılı olamadılar ve ribaundları da (44-31) rakibe kaptırdılar. Siyah beyazlıların maçı bu şekilde kazanamayacakları belliydi. Nitekim kazanamadılar da.

G.Saray iyi yolda

Galatasaray'a gelince... Ligin başlamasına kısa bir süre kala kurulan ve iyi bir organizasyona giden sarı kırmızılıların kadrosu, Efes Pilsen ve Ülker haricinde her takımı yenebilecek kapasitede. Antrenör Erman Kunter de bu oyuncuların hepsinden faydalanmasını biliyor. Dolayısıyla galibiyetler de arka arkaya geliyor (şanssız bir şekilde kaybettikleri Karşıyaka maçı hariç). Sarı kırmızılılar saha içindeki başarılı organizasyonlarını, özerkliğe kadar götürebilirlerse, ligi Efes ve Ülker ile birlikte zirvede bitirir.
Yazının Devamını Oku

Kambala yetmedi

31 Ekim 2002
<B>EFES </B>Pilsen neredeyse Birleşmiş Milletler'den oluşmuş (ABD hariç) bir kadro yapısına sahip Barcelona önünde mükemmel bir savunma yaptı. Bana göre iyi de hücum etti. Oyunu devamlı hızlandırdı. Çoğu zaman da Kambala'dan hücum ederek, onun isabetli ve yüksek yüzdesiyle (41 sayı) maça ortak oldu. Lacivert beyazlılarda Kerem, Alper, Brown, rakip dışı oyunculara inanılmaz bir baskı uyguladılar. Yıldızlar topluluğu olan Barcelona bu sert savunma karşısında 29 top kaybı yaptı. Bu top kaybı da zaten Efes'i maça ortak etti.

Barcelona takımına baktığımızda ilk beşlerinde bir tek Navarro İspanyol oyuncuydu; Fucka İtalyan, Femerling Alman, Jasikevicius Litvanyalı ve Bodiroga Yugoslav gibi yıldızlardan kurulu bir ekip. Kendi ülkesinde oynanacak Final Four'da şampiyon olma ihtimali de çok yüksek olan bu takım, Efes önünde iki uzatma sonunda inanılmaz bir galibiyet aldı.

KRİTİK TAKTİK FAUL

Bu maçta Pesiç takımına iki şey yaptıramadı. Pota dibinde Kambala'dan daha iri ve uzun oyuncuları Femerling ile Duanes'in Efes'in bu pivotunu durdurmasını sağlayamadı. Ve de takımının Efes'in sert savunması karşısında 29 top kaybına engel olamadı. Ancak Kaya'ya yaptırdığı son taktik faulde maçı takımına kazandırdı.

Maçın son anlarında İtalyan hakemin Efes aleyhine çaldığı inanılmaz faul düdüğü bence maçın kaderini etkiledi. Efes Pilsen için şunu söyleyebilirim; mükemmel bir savunma anlayışı içinde oynadılar. Sonuna kadar mücadele ettiler, ancak rakiplerinin geniş kadrosuna ve deneyimine yenildiler.
Yazının Devamını Oku

Basketbol ve Baturalp

29 Ekim 2002
<B>MEHMET Baturalp</B> zamanının en iyi basketbolcularından, senelerce Fenerbahçe ve Milli takımlarda forma terletmiş, antrenörlük yapmış alt yapılarda çalışmış, bir çok oyuncuyu basketbolumuza kazandırmış çok sevdiğim ve takdir ettiğim bir basketbol adamıdır. Seneler önce hiç unutmam, şimdiki Fenerbahçe Kapalı Spor Tesisleri'nin bulunduğu yerde bir açık saha vardı, Batur abi ve hanımı Ülkü abla, her yaz o dönemin şartlarında da bu alana basketbol sahasının zeminini çizerek Fenerbahçeli çocuklara basketbol sevgisi aşılamaya çalışırlardı.

Batur abi ve Ülkü abla, mensup oldukları Kasdav Fenerbahçe Mahallesi Gönüllüleri (Başkan Yıldız Osmanoğlu ve Filiz Demirel) ile beraber 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesi bir sokak basketbolu turnuvası düzenliyorlar. Basketbol Federasyonu, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ün desteğinde Dagi, Ülker, Kar Gıda, Türkcell, Tatlıses Radyo ve Nejat Güllüoğlu Firmalarının katkılarıyla bir festival havasında geçen organizasyon yoğun bir ilgi çekti. Öyle görülüyor ki, Batur Abi'nin basketbol sevgisi hiçbir zaman bitmeyecek.

Televizyon yayınları

EUROLEAGUE'İN
TV yayın hakları geçen yıl olduğu gibi, bu sene de arap saçına döndü. Basketbolseverler Ülker ve Efes Pilsen'in, Avrupa Kupası maçlarını seyretme şansı bulamıyorlar.

Türkiye'yi bırakın, yurt dışından bile bu duruma büyük tepki var. Almanya'da yaşayan bir basketbolsever, CINE 5'in 1,5 sene önceki yayınlarını ve basketbol programlarını ailece zevkle izlediklerini, hiç basketboldan anlamayan eşinin ve babasının İsmet Badem, Murat Murathanoğlu ve benim sayemde basketbolu hem sevdiklerini, hem de en ince kurallarına kadar öğrendiklerini yazıyor.

Yayın konusunda yardım rica ediyor. Sayın Tanyel Bey'e bilgi vereyim. Euroleague'de oynayan Ülker'in maçlarını TV 8 vermeye başladı. Türkiye ligi karşılaşmaları da, TRT tarafından yayınlanıyor. Karşıyaka'nın, Avrupa Kupası maçlarını da yine TRT tarafından yayınlamaya başlayacak. Efes Pilsen ise şu anda hiçbir kanalla bir anlaşma yapmadı.

Mükemmel organizasyon

ÜLKER,
Euroleague maçlarını Abdi İpekçi Spor Salonu'nda oynamaya başladığından beri maç öncesi, maç içi ve sonunda seyircilerin ilgisini arttırabilecek bir takım düzenlemelere gitti.

Ses düzeni, oyuncuların sahaya çıkışı ve anonsu, salon içi süslemeleri ve şovlar nerdeyse NBA düzeyinde. Basını bilgilendirme de üst seviyede. Ülker'deki bu değişim Genel Menajer Lütfi Arıboğan'ın, Hakan Artış'ı, Ülker bünyesinde görevlendirmesiyle başladı. Hakan da kendisine verilen görevi layıkıyla yapıyor ve Ülker firmasını görsel açıdan iyi bir platforma oturtuyor.
Yazının Devamını Oku

Ülker'den ders

27 Ekim 2002
<B>ÜLKERSPOR</B>'un Türkiye Ligi'nde oynadığı maçlarda verdiği görüntü şu; oyunda olan her oyuncu çok sert defans yapıyor. Hücumda disiplinli bir oyun kurgusu içinde antrenörlerinin verdiği görevleri layıkıyla yerine getiriyor. Yeni bir antrenör ve yeni transferlerle oynamalarına karşın tam bir takım görüntüsü veriyorlar.

Dün de Fenerbahçe önünde genç antrenör Tolga'nın, Haluk hariç tüm oyuncularına şans verdiği maçta, 30 sayılık farkı elde edene dek rakibine aman vermedi. Fenerbahçe maçında Ülkerspor'un ortaya koyduğu oyun, turuncu yeşillilerin ligde rakipsiz olacağı sinyalini bir kez daha hepimize verdi.

Fener eridi gitti

Fenerbahçe takımı ise 3 yabancısıyla oynamasına karşın rakibinin sert savunması karşısında eridi gitti. Lige son anda katılmaları belki bir dezavantaj teşkil edebilir ama, sarı lacivertli oyuncuların en büyük hatası sahada mücadele güçlerini ortaya koyamamaları. Yine büyük bir maçta görüldü ki, Fenerbahçe seyircisi önünde maalesef ne savunmada, ne hücumda hiçbir varlık gösteremedi. Belki ilerleyen haftalarda Fenerbahçeli oyuncular birbirine alışabilir. Eğer sahada gerekli çabayı ve mücadeleyi vermezlerse bu sezon büyük hüsran yaşarlar.

Bu maçı idare eden hakemlere gelince, herhalde hayatlarının en rahat karşılaşmasını yönettiler.
Yazının Devamını Oku

Seyirci kazandırdı

24 Ekim 2002
<B>ŞU </B>ana kadar seyrettiğim maçlar gösteriyor ki, <B>Euroleague</B>'in kalitesinde büyük bir düşüş var. Avrupalı oyuncuların çoğunun NBA'e gitmesi, bu kupanın tadını tuzunu kaçırmış. Euroleague'de bu yıl iyi bir takım kurarak Final Four'a girip şampiyon olmak işten bile değil. Ancak, yine görüyorum ki, ne Ülker, ne de Efes bu şansı iyi kullanabilecek kadrolar kurabilmiş değiller.

Dünkü Asvel maçında da turuncu yeşilliler vasat rakipleri önünde maalesef iyi bir oyun sergileyemediler. Büyük ümitlerle transfer ettikleri Blair, Türkiye Ligi'nde pota altını domine edebilir ama maalesef Euroleague'de takımını zirveye taşıyacak fizik gücüne sahip değil. Dünkü maçta 22 sayı attı ama bu sayıları Asvel'in uzun oyuncusu Gulyas'ın faul problemine düşmesinden sonra üretti. Ülker bu maçı kazandıysa seyircisine ve de hakemin birkaç pozisyonda ev sahibi takım lehine çaldığı düdüğe şükretmeli.

GULYAS ÇIKINCA

Asvel
takımına baktığımızda disiplinli, takım oyunu oynayan ve de 5 numara pozisyonundaki Gulyas'a dayanan bir basketbol oynuyorlar. Bu oyuncu, 3 faule erişinceye kadar Asvel, Ülker'i sahadan sildi. Ancak Gulyas'in 3 faul alıp, kenara çekilmesi, Fransız takımının bütün oyun düzenini bozdu. Ve Ülker'in uzunu Blair'in de rahatlamasını sağladı. 20 sayıya çıkan fark, antrenör Tolga'nın takımına yaptırdığı baskılı savunma ve Gulyas'ın faul problemine girmesiyle kapandı. Ve Ülker sahasında önemli bir galibiyet aldı.

Bir kez daha maça döndüğüm zaman, bu karşılaşmanın galibinin Ülker seyircisi olduğunu görüyorum.
Yazının Devamını Oku

Dengeleri korumalıyız

22 Ekim 2002
<b>G.SARAY, </B>F.Bahçe ve Beşiktaş'ın müessese kulüpleri ile aynı ligde oynamaları haksız rekabet yaratıyor. Üç büyüklerin, ‘‘Ya bize yardım edersiniz, ya da ligden çekiliriz’’ tehdidi işe yaradı. Spor Bakanımız sayın Erdoğan Toprak araya girdi, Basketbol Federasyonu ile TRT'yi yayın hakkı konusunda uzlaştırdı. (Üç büyüklerin payının daha yüksek olması koşuluyla) bu defa, ‘‘Haksız rekabet yaratılıyor’’ gerekçesiyle, diğer kulüpler itiraz etmeye başladılar ki bana göre haklılar.

Bu konu adil bir şekilde çözüme kavuşturulmalı. Hem de kimsenin itiraz edemeyeceği şekilde.

Peki ne yapılmalı?

Adalet nasıl sağlanmalı?

TV yayınlarının paylaşımı konusunda öncelikle bir kriter belirlenmeli. Ve bu kriterler bence aşağıdaki gibi olmalı. Adaleti sağlamanın başka yolu yok.

İşte çözüm

Paylaşımda, G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş kulüplerinin, TRT anlaşmasının ön şartı olduğu unutulmamalı.

Takımların 1. Lig'de kaç senedir oynadığı göz önüne alınmalı.

Son 10 yılda alt yapıdan, A takıma kaç oyuncu kazandırdıklarına bakılmalı.

Yine son 10 yılda Avrupa kupalarına kaç kez katıldıkları dikkate alınmalı.

Şampiyonluk sayılarına bakılmalı.

Seyirci ortalamaları (Son 10 yıl ve salonların kapasiteleri göz önüne alınarak) değerlendirilmeli.

Efes Pilsen ve Ülkerspor bu paylaşımın dışında tutulmak isteniyorsa, bu kulüplere de diğer TV kanalları ile anlaşma izni verilmeli. Ama bu havuzun değerini düşürür. Efes Pilsen ve Ülkerspor havuzun içinde tutulmalı, bu kulüplerin, Abdi İpekçi'de oynadıkları maçlar için aldıkları reklam anlaşma yüzdeleri arttırılmalı.

Bu sorunu aşmanın başka yolu yok.
Yazının Devamını Oku

Ülker Harun'la

20 Ekim 2002
<B>LİDERLİK</B> maçında yorgun Ülker, Karşıyaka'yı sahasında yenerken zorlandı. Hafta içinde Atina'da Olimpiyakos'u deviren turuncu yeşiller, Karşıyaka deplasmanında yorgunluklarını üzerlerinden atamamışlardı. Boş pozisyonlardaki atışlarda isabetsiz olan Ülkerli oyuncular, Harun'un tecrübesiyle hem maçı kazandılar hem de liderliklerini sürdürdüler . (Harun Jeferson'un bir topunu kesti ve bir topunu da çalarak maça son noktayı koydu.) Elbette hem savunmada, hem de hücumda takımı ateşleyen Haluk'u da unutmamak gerek.

SÜPER JEFFERSON

Karşıyaka'ya gelince... Muhteşem seyircisi önünde süper Jeferson ile 41 sayı bulmalarına karşın bu maçı kaybetmelerini hayretle karşıladım. Neredeyse yüzde 75'lik bir yüzdeyle hücum eden Jeferson'a, onun istediği anlarda top vermeyip, dışardan potayı bombardımana sokan Cüneyt ve Ufuk maçın kaybedilmesinde önemli bir etkendi. İyi bir savunma anlayışıyla oynayan yeşil kırmızılıların ikili sıkıştırmalarda ve oyuncu değişiminden sonra rotasyon yapamamaları Ülkerli oyunculara bomboş atışlar verdi ve oyunun kaderini değiştirdi. Maçın hakemleri Fatih Dalay ile İsmail Özgün maalesef maçın tansiyonuna dayanamadılar. Bilhassa İsmail Özgün oyuna sinirlenip, idareyi elinden kaçırdı. Ancak şunu söyleyebilirim; Karşıyaka yukarıda söylediğim hataları düzelttiği anda zirveyi zorlar.
Yazının Devamını Oku