Mevsim bahar; hepimiz dışarıda olmak, pazara gidip yeni çıkan çileklerden almak, çağlanın tadına bakmak, iç baklanın yanına enginar soydurmak istiyoruz. Sahilde yürüyüş yapmak, mis gibi denizin kokusunu duymak istiyoruz.
Bahçeye çiçek ekmek, çiçek açan ağacın altına çıplak ayak oturmak, çimenlere uzanmak için de sabırsızlanıyoruz. Hayali bile ne güzel geldi değil mi?
Evet, çok az kaldı. Biz dayanıklı, çözüm odaklı ve akıllı bir toplumuz.
Aramızda şu anda çalışamayanlar, ödemelerini düşünmek zorunda olanlar, iş yeri sahibi olup çalışanlarını nasıl daha iyi koruyabilme derdinde olanlar var. Tüm problemlerimizi, ancak biz sağlıklı olursak çözebiliriz. Ne şanslıyım ki ben sağlıklı bir şekilde bu yazıyı yazabiliyorum ve sizler de okuyabiliyorsunuz.
Şükretmek için ne kadar çok sebebimiz var. Mevlana’nın dediği gibi; “İyi değil demek ne haddimize, şükürler olsun her halimize.”
Zor günler geçirirken belki de sevdiklerimizden ayrıyız. İş yoğunluğu, sosyal yaşantı derken konuşamadığımız kadar çok büyüklerimizle görüntülü konuşma fırsatı bulabiliyoruz.
Uzun zamandır hatta mezuniyetten beri haber alamadığımız, arayamadığımız okul arkadaşlarımızı, dostlarımızı arayabildik, onlardan haber aldık.
Evde olduğumuz bu süre içinde, uzun zamandır ihmal ettiğimiz her şey bir bir su yüzüne çıkıyor.
En son ne zaman tüm aile bir arada evde kalmıştık? Daha doğrusu kaç gün kesintisiz kalmıştık? Hepimizin iş hayatı, sosyal hayatı çok yoğundu.
Sabah 06.00-07.00 arası kalkılır. Bırakın ailece kahvaltı etmeyi, kimse birbirine günaydın bile diyemeden çocuklar servise yetiştirilir. Ardından anne babalar hızlıca hazırlanıp işe gitmek için evden çıkardı.
Ne soğuk kış sabahlarında bir bardak çayın sıcaklığı hissedilir, ne de kızarmış ekmekli, ballı tereyağlı kahvaltı sofraları hazırlanırdı.
Akşam zaten çocukların dersi, babaların toplantıları annelerin sporu derken kimse kimseyi göremeden uyku vakti geliyordu.
Her şey eve girmek üzereyken başladı. Geleneksel Türk ailesinde ayakkabı evin dışında çıkarılır. Bir terlik giyilerek eve öyle girilir. Genellikle de eve gelindiğinde iş kıyafetleri çıkarılır ve duş alınıp ev içi rahat kıyafetler giyilir. İşte bu düzen, dışarıdan evin içine taşınabilecek zararlı etkenleri en aza indirmiş olur. Çoğumuz değişen yaşam şartları ile bu adetleri unutup değiştirdik.
Kovid-19’un bize öğrettikleri ile bugünlerde sadece biz değil artık tüm dünyada geleneksel Türk ailesinin bu alışkanlıkları hızlıca uygulanmaya başlandı. Eve gelir gelmez ılık su ile duş almak hem vücudu mikroplardan korumak hem de yorgunluğu atıp dinlenmek açısından çok önemlidir.
Kısa bir market alışverişi ya da minik bir yürüyüşten hemen sonra tabii ki duş almak gerekmez. Ancak uzun süre, yaklaşık 4-5 saatin üzerinde dışarıda kalındığında ve eve dönüldüğü vakit, temizlenmek için en etkili yöntem
duş almak olacaktır.
El ve yüz derisi