Paylaş
Evde olduğumuz bu süre içinde, uzun zamandır ihmal ettiğimiz her şey bir bir su yüzüne çıkıyor.
En son ne zaman tüm aile bir arada evde kalmıştık? Daha doğrusu kaç gün kesintisiz kalmıştık? Hepimizin iş hayatı, sosyal hayatı çok yoğundu.
Sabah 06.00-07.00 arası kalkılır. Bırakın ailece kahvaltı etmeyi, kimse birbirine günaydın bile diyemeden çocuklar servise yetiştirilir. Ardından anne babalar hızlıca hazırlanıp işe gitmek için evden çıkardı.
Ne soğuk kış sabahlarında bir bardak çayın sıcaklığı hissedilir, ne de kızarmış ekmekli, ballı tereyağlı kahvaltı sofraları hazırlanırdı.
Akşam zaten çocukların dersi, babaların toplantıları annelerin sporu derken kimse kimseyi göremeden uyku vakti geliyordu.
Hafta sonlarının da pek bir farkı kalmamıştı. Kurslar, bir-iki alışveriş merkezinde ihtiyaçları gidermelerle geçen cumartesi gününün ardından pazar günleri de dışarıda yapılan geç kahvaltılarla günü bitirmeye yetiyordu. İşte bizler bu kadar hızlı yaşarken Covid-19 denen bir mikroorganizma gündemimize girdi ve hepimizi frenledi.
İlk günlerdeki şaşkınlığın ardından hepimiz çocukluğumuzda yaz tatilinde evde kaldığımız, gezmeye gitmediğimiz, sıkıldığımız ve bir türlü bitmiyormuş gibi hissettiğimiz günlere döndük.
Evde kaldığımız bugünlerde ülkemiz için endişe duymak, maddi kaygılar yaşamak kadar doğal bir şey yok.
Kendimizi zorda hissettiğimizde anlarda, bunun tüm dünyanın içinde bulunduğu bir süreç olduğunu unutmamak gerekiyor. Biz bu sürece ülke olarak daha yavaş girdik ve en az hazarla geçirmek için hep birlikte elimizden geleni yapıyoruz.
Şimdi sadeleşme zamanı
Bu mücadeleyi en az yarayla atlatıp hatta bu süreçten daha da güçlenerek çıkmak bizim elimizde. Bizler inançlı ve güçlü insanlarız. Her türlü koşula hızlı uyum sağlayabilir ve bu koşullardan çok şey öğrenebilirsiniz.
Evde olmak hepimize evimizi, ailemizi ve kendimizi ne kadar ihmal ettiğimizi hatırlattı. Ailece birlikte bir şeyler yapmak, aile olmanın güzelliğini hissetmek, ihtiyacı olanlara yardım etmek ve yaşamlarımızı sadeleştirmek hepimizin ruhuna kim bilir ne kadar iyi geldi.
Dua etmek, sakin kalmak, sadeleşmek sadece bedenimizi değil ruhumuzu da arındırıyor. Ruh arındıkça yüzler gülüyor, gözler ışıldıyor, saçlar parlıyor ve vücut dirileşiyor. Gençlik geri geliyor. Düşünceler sadeleşiyor ve yüzde oluşan derin izler silinmeye başlıyor. Kesintisiz uykular sayesinde cilt kendini yenilemeye başlıyor.
Biz estetik cerrahlar, estetikteki başarının sırrının doğallıktan geldiğini uzun zaman önce öğrenmiştik.
Yaşadığımız bugünler de ruhun sadeleşmesinin, kişiyi gençleştirmede en etkili yöntem olduğunu bir kez daha gösterdi. Estetik bakış, insan olma sanatıdır. Bu yolda ne kadar az ve öz beslenir ne kadar az etrafla ilgilenirsek yaşamdan alınan mutluluk o kadar artar.
Sabah kalkıp aynaya baktığımızda daha gergin bir yüz, daha sağlıklı bir vücut görmek, bunlar için şükretmek vücudunuza ve kendinize bu dönemde vereceğiniz en güzel hediye olacaktır.
Bugünler bitecek. Unutmayalım ki ne kadar çok evde kalırsak, bugünler o kadar çabuk geride kalacak.
Paylaş