Deniz Zeyrek

Ankara’da ‘Büyülü Fener’ zamanı!

22 Nisan 2017
LİSEYİ, Kars’ta Cilavuz Köy Enstitüsü’nün devamında kurulan öğretmen okulunda okudum.

Yerleşkemiz, geniş bir araziyi kaplıyordu. 1939’dan, yani kuruluşundan itibaren enstitü öğrencilerinin diktiği ağaçlar bozkırı ormana çevirmişti. Çam ağaçlarının arasında onlarca taş binamız vardı. Çoğu Rus işgalinden kalma askeri karargâh binalarıydı.

Okul arazisinde, derslikler dışında, futbol sahası, spor salonu, yatakhaneler, çamaşırhane, yemekhane, lojmanlar, bağ, patates tarlaları, ahır ve tavla (at ahırı), (müzik, resim, fen dersleri için) laboratuvarlar, depolar, hamam, fırın, marangozhaneler, enerji santralı ve bir de “sinema binası” vardı.

Kar tutmasın diye yüksek yapılmış çatısıyla, tek katlı taştan sinema binası, sadece okulumuzun değil, okulun bulunduğu Susuz ilçesi ve çevre köyler için de önemli bir etkinlik mekânıydı.

12 Eylül askeri darbesi öncesinde oynatılan Yılmaz Güney filmleri ve yöre halkının o filmleri izlemeye maaile gittiği, hayal meyal de olsa hafızamda yer tutar.

Biz, 1982’de o okula adım attığımızda sinema salonu duruyordu ama durum değişmişti. Türk sineması ve dolayısıyla bizim okulun sinema salonu da askeri darbeden nasibini almıştı.

İZLEDİĞİM İLK SİNEMA FİLMİ SABUHA’YDI

O sinema salonunda izlediğim “Sabuha/Toprağın Oğlu”, hayatımda izlediğim ilk sinema filmi olmuştu.

İ

Yazının Devamını Oku

Trump o notu beklemeden aramış

21 Nisan 2017
16 Nisan’da yapılan halkoylamasından hemen sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ilk arayan liderlerden biri de ABD Başkanı Donald Trump oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN International televizyonunda “Öncelikle bu bir tebrikti ve üstelik de Paskalya Bayramı’nı yaşadıkları bir anda araması, gerçekten ayrıca beni de mutlu etti” diyerek duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Beyaz Saray’ın 17 Nisan’daki açıklamasında da “Trump, bugün Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’la konuştu ve son referandum zaferinden dolayı tebrik etti” denildi.

Halkoylaması gündemi görüşme içinde kapladığı süre bakımından kısa sürse de Türkiye-ABD ilişkileri, Amerikan siyaseti ve diplomasi tarihi açısından çok önemli bir ilklere işaret ediyordu.


Yazının Devamını Oku

Yeni Türkiye’nin ilk günü

17 Nisan 2017
HALK, “Başkanlık mı, parlamenter sistem mi” sorusuna yanıt vermek için dün sandık başındaydı.

Bıçak sırtı da olsa, çoğunluk ‘evet’ yönünde oy kullandı ve ‘Başkanlık sistemi’ yeni hükümet sistemine dönüştü.

HUKUKİ MEŞRULUK  

m Özellikle rakam vermek yerine ‘çoğunluk’ diyorum, zira yüzde 50’yi geçtikten sonra bir kişi ile bir milyon kişi arasında ‘hukuki meşruluk’ bakımından bir fark yok. Başbakan Binali Yıldırım, “Yüzde 50 artı 1 meşrudur” demişti. Erdoğan sonuç belli olduktan sonra “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek bunu pekiştirdi.

m Haliyle, bu saatten sonra hayır cephesindeki bir partinin liderlerinin ve yönetim kadrosunun kampanya sürecinde hapiste olmasını, ‘evet’ cephesi ile ‘hayır’ cephesi kampanyaları arasındaki fırsat eşitsizliğini gündeme getirmenin faydası yok. Halkoylaması sırasında yaşanan ‘mühürsüz zarflar’ gibi ciddi sorunlar da YSK ve yargı aksi bir tavır ortaya koymayacağından sonuç değişmeyecek.

TAYYİP ERDOĞAN KAZANDI

- Çıkan sonuç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı sonuca çok yakın. Bu da halkoylamasının tartışmasız galibinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu gösteriyor.

- Türkiye ekonomisinin dinamosu olan 30 büyük şehrin 17’sinde ‘hayır’ çıkması, AK Parti’nin iç muhasebe yapmasına, ülkenin atmosferini gözden geçirmesine yol açar mı? Başbakan Yıldırım’ın “Hepimiz kardeşiz” sözleriyle başlayan balkon konuşması, yanıtın “Evet” olabileceği sinyali verdi ama önceki seçim ve referandumlarda olduğu gibi balkon konuşmasının geçerli olup olmayacağını da zamanla göreceğiz. 

- Cumhurbaşkanı

Yazının Devamını Oku

Oy ver!

15 Nisan 2017
YARIN büyük gün. Adı üzerinde: Halkoylaması.

Halkımız kritik bir tercih yapacak. 

Ya ‘evet’ deyip Türkiye’nin hükümet sistemini değiştirecek.

Ya ‘hayır’ deyip, mevcut hükümet sistemi ile yoluna devam edecek.

Merak edip baktım. Geçmişte kaç halkoylaması yapılmış?

Yarınkinin 7. halkoylaması olduğunu gördüm.

Önceki halkoylamalarına göz atalım:

- 9 Temmuz 1961: 27 Mayıs askeri darbesinden bir yıl 43 gün sonra yapılan bu oylamada darbecilerin hazırladığı anayasa oylandı. Yüzde 38.3 ‘hayır’, yüzde 61.7 ‘evet’ çıktı.

-

Yazının Devamını Oku

Stockholm saldırganının Türkiye geçmişi...

14 Nisan 2017
10 Nisan 2017 Pazartesi günü, St. Petersburg Metrosu’nu kana bulayan bombacı Akbarzhon Jalilov’un Türkiye’de kaldığını ve sınır dışı edildiğini yazmıştım. Yazıda, “Yakında İsveç’i kana bulayan terörist üzerinden de benzer iddialar gelirse şaşırmayın” demiştim.

Yanılmadım. İsveç basını, Stockholm’de 4 kişinin ölümüne neden olan kamyonlu terörist Rakhmat Akilov’un, 2012’de Türkiye’ye geldiğini ve Türkiye’de radikalleştiğini iddia etti. Reuters haber ajansı da Özbek güvenlik makamlarına dayandırdığı haberinde, Akilov’un 2015’te Türkiye’den sınır dışı edildiği bilgisine yer verdi.

TÜRKİYE’NİN SINIR DIŞI ETTİĞİ ÖZBEKLER

Akilov, Stockholm’deki saldırıdan hemen sonra bir telefon görüşmesi yapmış. Yakalanınca, polis bu görüşmenin izini sürmüş ve Özbekistan vatandaşı iki isme daha ulaşmış. Söz konusu isimler Ankara’ya sorulmuş.

Akilov, Türkiye’ye Kasım 2014’te girmiş, Şubat 2015’te vize ihlali gerekçesiyle sınır dışı edilmiş, 5 yıl giriş yasağı konulmuş. (Bu arada Akilov’un 3 ay kaldığı anlaşılıyor. Radikalleşmek için yeterli bir süre olmasa gerek.)

İsveç’in ismini ilettiği diğer Özbek (M.) ise Türkiye’ye Kasım 2012’de girmiş ve Mayıs 2013’te ayrılmış. Vize ihlali cezası ve 5 yıl giriş yasağına sahip olan şahıs, Aralık 2015’te Türkiye’ye girmek isterken sınır kapısında durdurulmuş ve geldiği ülkeye geri gönderilmiş.

ORTAK PROFİL

İsveç’in gönderdiği isimler, St. Petersburg bombacısı Jalilov, İstanbul’da Reina saldırganı Masharipov, Atatürk Havalimanı saldırganları... Hepsinin ortak profili var:

- İnterpol

Yazının Devamını Oku

Bombacının pasaportu, Türkiye’deki Rus Konsolosluğu’ndan

10 Nisan 2017
1990’lı yılların başlarıydı. Ankara Mamak’taki Atatürk Öğrenci Yurdu’nda Özbek ve Kırgız öğrenciler arasında büyük bir kavga yaşandı. Birbirlerine acımasızca saldırdılar. Kavganın nedenini sorduğum ODTÜ öğrencisi bir Kırgız, “Oş olayları” demiş, ardından da Kırgızistan’ın Oş kentinde 1990’da Özbekler ile Kırgızlar arasında yaşanan büyük olayları anlatmıştı.

Kırgızistan’ın en büyük ikinci kenti olan Oş’un ismini ilk o gün duymuştum. Yazıyı yazmadan önce araştırdım. Etnik orijinli o olaylarda 1000’den fazla insan ölmüş.

İKİ TERÖRİSTİN ORTAK YANI

Oş ismini yıllar sonra, yılbaşı gecesi Reina saldırısı vesilesiyle bir kez daha duyduk. Pasaport benzerliği nedeniyle Oş doğumlu bir Kırgız, zanlı olarak ilan edilmiş, ancak teröristin o olmadığı kısa sürede anlaşılmıştı. Özbek terörist Abdulgadir Masharipov da Özbekistan-Kırgızistan sınırındaki bir köyde büyümüştü ve Oşlu sayılırdı. Ayrıca Masharipov, Esenyurt’ta bir Kırgız arkadaşının evinde yakalanmıştı. 

Şimdilerde ise St. Petersburg Metrosu bombacısı olduğu söylenen Akbar Jalilov’un 1995’te Oş’ta doğduğu ve 2011’de Oş’tan St. Petersburg’a göç ettiği yazıyor haberlerde.

Masharipov ile Jalilov tanışıyor muydu? Daha önce görüşmüş müydü? Bu ancak Türkiye’de tutuklu olan terörist Masharipov’dan öğrenilebilir.

JALİLOV 13 AY TÜRKİYE’DE

Reuters Ajansı, 8 Nisan akşamı abonelerine servis ettiği haberde, Jalilov’la aynı suşi lokantasında çalışan ve Kırgız olan iki kişinin “Jalilov Türkiye’ye gitti” sözlerine yer verdi.

Eski iş arkadaşları,

Yazının Devamını Oku

Bitmeyen senfoni!

8 Nisan 2017
GAZETECİLİĞE kültür-sanat muhabiri olarak başladım.

Ulusal basında ilk yayınlanan haberimin başlığı “Non-figüratif pastırmalar”dı.

Konusu, Ankara’daki Zafer Çarşısı’nın içinde bulunan sergi salonuydu.

Ankara’da yaşayanlar bilir.

Kentin kitap kaynağıydı Zafer Çarşısı.

Atatürk Bulvarı tarafında, ana girişteki merdivenlerin sonunda, sol tarafta bir sergi salonu vardı.

Çarşı cıvıl cıvıl olsa da o salon hep tenhaydı.

* * * 

Yazının Devamını Oku

Adil Öksüz nasıl kaçtı?

7 Nisan 2017
ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı’nın son derece titiz bir çalışmayla hazırladığı Akıncı Üssü iddianamesine göre Adil Öksüz, Sincan Adliyesi’ndeki ifadesinde 16 Temmuz sabahı arsa bakmak için Kazan’a gittiğini, Akıncı Üssü’nde hiç bulunmadığını söylüyor.

Oysa şüpheli askerler Müslüm Macit, Hakan Evrim ve Uğur Kapan 15 Temmuz gecesi Öksüz’ün Akıncı Üssü’nde olduğunu doğruluyor. Tuğg. Hakan Evrim, “143. Filo’nun gazino bölgesinde ilk defa Adil Öksüz’ü gördüm” diyor. Sanıklardan Uğur Kapan’ın ifadesi şöyle: “Karargâh binasında brifing salonu olarak kullanılan yere girdiğimde, içeride tüm ve tuğgenerallerden oluşan yaklaşık 10-12 kişilik bir grup vardı. Tamamı resmi kıyafetliydi. Adil Öksüz de oradaydı. Sivil giyinimliydi. Salonda sivil başka kimse yoktu. Generallerden tanıdığım sadece Tümgeneral Mehmet Dişli vardı.”

KAMERALARA YAKALANMAMIŞ

Akıncı Üssü’nde diğer siviller kameralara yakalanmış. Öksüz’ün hiçbir görüntüsü yok. Savcılığa göre, Öksüz’ün bulunduğu Gazino bölgesindeki kameralar önceden sökülmüş.

HSYK müfettişlerinin tespitlerine göre Öksüz, 16 Temmuz 2016 sabahı 09.45’te Akıncı Üssü, çevre çitleri yakınlarında (bir tanığa göre 1 km, başka bir tanığa göre 600 metre) 2 sivil ve 26 asker ile birlikte yakalandı.

CİHAZI TUVALETTEKİ PEÇETELİĞE SAKLADI

Kazan jandarma komutanlığına götürülen 29 kişinin Ankara Terörle Mücadele Şubesi’ne nakli için evrak hazırlanıyordu. Öksüz, saat 11.00’de tuvalete gitti. Saat 12.45’te aynı tuvaleti kullanan bir asker, kâğıt peçetelikten peçete çıkarmaya çalışırken bir cihaz buldu. Oraya son giren Öksüz’dü. Kendisine “Bu senin mi” diye soruldu. Yanıtı “Evet benim, tuvalette düşürmüşüm” oldu.

ARAÇTAN İNDİRİLDİ

19 zanlı, hazırlanan 3 araçla Emniyet Amiri

Yazının Devamını Oku