Paylaş
Uras İzmir’i, İzmirlileri sever.
Böyle olunca da çok sık gelir, gider.
Özellikle İzmir’den bir çağrı, bir konuşma teklifi aldı mı, üşenmez, atlar gelir.
Biz de Güngör Uras’ı seviyoruz; her seferinde birlikte olmaktan, konuşmaktan, sohbet etmekten keyif alıyoruz.
Yani bizim için Güngör Abi’dir.
“Dostlar arşivimizin” en değerli üyelerinden biridir.
Çünkü Güngör Abi pozitif bir insandır, benim gibi, iflah olmaz iyimserlerdendir.
Eksiği görür ama fazlayı anlatmayı her zaman tercih eder.
Eleştirmek yerine teşvik eder.
Moral bozmak yerine karşısındakinin motivasyonunu artırır.
Farklı bakış açıları sunar, madalyonun diğer yüzünü de gösterir.
Bu benim için çok önemli bir ayrıntı...
Çünkü ne yazık ki Türkiye’de olaylara hep tersinden bakarız. Sanki hiç iyi bir şey yoktur, hiç iyi bir gelişme yaşanmıyordur.
Elbette “Polyannacılık yapalım” demiyorum, ama olaylara ılımlı yaklaşmanın özellikle bu dönemde çok faydalı olduğunu düşünüyorum.
Pozitiflik veya negatiflik aslında bulaşıcıdır.
İsterseniz deneyin... Bir olaya negatif yaklaşın, bulunduğunuz ortamın havası hemen değişir.
Eleştirilerin sonu kesilmez.
Ben gelecek için hep olumlu düşünenlerdenim.
Güngör Uras’ı da belki de o yüzden çok seviyorum.
***
Güngör Abi’nin geçen haftaki adresleri arasında İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi vardı.
Orada bir konuşma yaptı, sanayicileri dinledi, dertleşti. Sanayiciler Uras’ı yakalamışken birçok soru sormuşlar. O da üşenmeden hepsine cevap vermeye çalışmış. Elbette ağırlıklı olarak dünyada yaşanan ekonomik kriz birinci gündem maddesiymiş, sorular da ağırlıklı olarak buradan gelmiş.
Tanıyanlar bilir, Güngör Abi’nin bitmeyen bir enerjisi vardır. Gazeteciliğe başlamış yeni bir haberci gibi sorar, notlar alır.
Tesisleri gezer, en ufak ayrıntıyı bilmek ister.
Yine öyle yapmış.
Konuşması bittikten sonra gelen tekliflere “Hayır” dememiş.
Kim çağırdıysa, tesislerine gitmiş.
Bir kez daha çok etkilendiğini anladım.
“Eskiden fabrika ziyaretleri içimizi kapatırdı, şimdi ise çok farklı… Her biri uzay tesisi gibi dizayn edilmiş. Hem dekorasyonu, hem tesislerin içi gerçekten mükemmel” dedi.
Gezip anlattığı tesislerin tamamını ben de gezdim, gerçekten de Güngör Abi’nin dediği gibi hepsi çok iyi fabrikalardır.
Belli ki Güngör Uras, çok mutlu olmuştu.
Bir kere sanayiciyi çok heyecanlı bulmuş. Ve umutlu...
Gelecek planlarının hep olumlu olduğunu söyledi.
Bu önemliydi.
Dünyanın çalkalandığı, dalgalandığı bir dönemde, İzmir’deki sanayicinin kapasite artırıyor olması, yeni yatırımlar düşünüyor olması önemliydi.
***
Güngör Abi, ertesi gün de Akhisar’a Keskinoğlu Tesisleri’ne gitti. Aynı duyguları orası için de dile getirdi.
Keskin Keskinoğlu’nu ben de çok iyi tanıyorum. İşinde ne kadar heyecanlı olduğunu iyi bilirim. Bu heyecanı birkaç dakika sonra siz de hissetmeye başlarsınız. Müthiş bir enerjisi vardır.
Doğruyu söylemek gerekirse, Keskinoğlu da gurur duyacağımız gruplardan biridir.
Güngör Abi, beş tesisini gezmiş Keskinoğlu’nun...
O notları da bizimle paylaştı.
***
Akşamında hep birlikte İzmir Ekonomi Üniversitesi’ndeydik. İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, Uras’ı mutfak bölümü öğrencileriyle tanıştırdı.
Ben birkaç kez yazılarımda bahsetmiştim. Gerçekten çok başarılı ve parlak bir gençlik var. İzmir Ekonomi Üniversitesi de harika işler yapıyor. Göreceksiniz, buradan mezun olan gençlerimiz Türkiye’nin en iyi şefleri olacak. Michelin yıldızlı ilk şeflerimiz dilerim buralardan çıkar.
O gece de bize çok başarılı bir menü çıkardılar.
Bizler de her birini ayakta alkışladık.
“İzmir büyük köy” algısını galiba İzmirliler yarattı
Güngör Uras’ı uzun uzun anlattım. İzmir ziyaretinin ayrıntılarından birkaç örnek verdim. Güngör Abi, cuma günleri herkesin ilgiyle izlediği CNBCE’deki bir ekonomi programına katılıyor. Kadro hep aynı… Servet Yıldırım, Mahfi Eğilmez ve Güngör Uras... Yıldırım ve Eğilmez, Uras’a takıldılar. “Tabii İzmir başka, biz İstanbul’da karla, fırtınayla uğraştık” dediler.
Güngör Uras, “Sadece hava değil, gördüklerim de içimi ısıttı” dedi.
Ve birkaç günlük İzmir izlenimlerini anlatmaya başladı.
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaları, tesisleri, sanayicinin heyecanını anlattı.
Bu gelişmelerin genele yayıldığını, İzmir’in birçok sektörde gizli kalmış, çok konuşulmamış bir paya sahip olduğunu ifade etti.
Özellikle otomotiv yan sanayi, demir çelik sektörü, tekstilde iyi gelişmelerin olduğunu vurguladı.
Dedim ya...
“Pozitif hava bulaşıcıdır” diye...
Eğilmez ve Yıldırım da, İzmir’le ilgili güzel şeyler söylemeye başladı ki...
Twitter mesajları dökülmeye başladı.
“Siz yanılıyorsunuz, İzmir geriye gidiyor...”
“İzmir, büyük köy gibi...”
İzmir şöyle, İzmir böyle...
Yani bir anda o pozitif hava tersine döndü, yine tanıdık, bildik o ruh hali ekrana yansıdı.
Başarısız örnekler dile getirilmeye başlandı.
Örneğin “Eskiden bir Raks vardı” denildi.
Ben gerçekten bu ruh halinden sıkılmaya başladım.
Genelde dış etkenlerden etkilenmeyen biriyimdir. Bir şeye inandıysam yüzde yüz arkasında dururum.
İzmir için de böyleyim.
Kusura bakmayın...
Artık tipik bir İzmirli refleksine dönen bu ruh hali bize zarar vermeye başladı.
Başkaları benim için önemli değil.
Ben bu algıyı artık İzmirlilerin yaptığını düşünüyorum.
“Büyük köy” ne demek...
Kardeşim, sen rakamlara bakıyor musun, sen çıkıp Çiğli Organize’ye gidiyor musun, sen yeni projeleri izliyor musun...
Sanmıyorum...
Oturduğun yerde yorum yaparsan, bu gerçekleri görmezden gelirsen, çevrendeki gelişmelerin farkında olmazsan...
Bu ruh halinden kurtulamazsın.
Bak kardeşim...
Zarar veriyorsun, böyle davranmakla...
Zarar veriyorsun...
Paylaş