Paylaş
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan; İzmir’in EXPO 2020 başvurusunu Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE) Genel Sekreteri Vicente Gonzales Loscertales’e yazıyla iletti.Yani İzmir, bir kez daha EXPO’ya resmen aday oldu.Kabul edelim ki...Ankara bu aşamada Türkiye’nin tercihi olamazdı.Birincisi; bugüne kadar ilk adaylığında EXPO’yu yapabilmiş hiçbir ülke yoktu. İzmir bu şansını tekrar denemeliydi.İkincisi; Milano 2015’i kazanmış olsa da aradaki fark çok azdı, bu süreçte İzmir’in tanıtılması için büyük bir gayret gösterilmişti, bu da göz ardı edilemezdi.Üçüncüsü; iklimsel avantajlar Ankara’dan çok daha üstündü. Altı ay süren ve neredeyse 300 günü güneşli geçen bir coğrafyada İzmir avantajları çok daha fazlaydı.Dördüncüsü; 2-2.5 saatlik bir uçuşla milyonlarca insanın ulaşabileceği yer yine İzmir’di.Beşincisi; BIE Genel Sekreteri Vicente Gonzales Loscertales, EXPO için ayrılan İnciraltı’nın bugüne kadar yapılmış organizasyonlar içinde en stratejik yerlerden biri olduğunu söylemişti. Altıncısı; Paris, Milano, Barselona gibi bu organizasyonu birçok kez yapmış kentlerdense, bugüne kadar hiç ev sahipliği yapmamış Türkiye’nin İzmir’le yarışı önde bitirme şansı çok daha fazlaydı. BIE’nin genel görüşü de bu yöndeydi.Yedincisi ve en önemlisi... İzmir kamuoyunun neredeyse tamamının bu konuda hemfikir ve istekli olmasıydı. Böylesine yüksek bir kamuoyu gücü BIE’nin de en fazla dikkat ettiği ayrıntıların başında geliyordu.Başbakan Erdoğan, Türkiye için en sağlıklı kararı verdi.
İnciraltı’nda çok mağdur yaratıldı
Başvuru çok önemliydi. Çünkü BIE’ye giden mektupta yazılan tarih; eğer İzmir kazanırsa fuarın da açılış günü olacak. Bu ilk aşamaydı; şimdi sıra EXPO’yla ilgili diğer yapılacaklar listesine geldi.Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’la geçenlerde konuştuğumuzda İnciraltı’nın imarında Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ya tam bir mutabakat içinde olduğunu söylemişti.Bu gerçekten çok önemli...Çünkü, İnciraltı’nda arsası olan binlerce kişi çok uzun zamandır bekliyor.İzmir’in belki de Türkiye’nin en değerli bölgesi için yıllardır bir planlama yapılmıyor.Daha doğrusu yapılamıyor.Bir anlamda varlık içinde yokluk çekiliyor. Neredeyse tamamının da çok katlı yapı gibi bir beklentileri de yok...Onlar da İnciraltı’nın bugünkü halini korunmasını, ama EXPO’da seçilen konuya ve stratejiye göre buranın planlamasını istiyor.Hepsi de çok haklı...Yeni İzmir Projesi’nde olduğu gibi İnciraltı’nda da çok mağdur yaratıldı.EXPO şimdi en azından bu mağduriyeti giderecek sürecin bir başlangıcı olacak.
Bergama geçici liste
Berlin’e her gittiğimde Bergama Müzesi’nin önünde uzun kuyruklar görürüm. Bu sefer de öyleydi, müthiş bir ziyaretçi akını vardı. Birkaç kez gitmiş olmama rağmen sıraya girip müzeyi yeniden dolaştım. Her seferinde aynı duyguları yaşıyorum. Böylesine değerli bir hazine nasıl olmuş da verilmiş, ait olduğu coğrafyadan gitmesine kimse ses çıkarmamış. Aslında öylesine tarihi eserlerimiz ve değerlerimiz bugün dünyanın farklı müzelerinde ki... Anlamak mümkün değil... Tabii, aksi bir durum da var elbette...Anadolu’daki ören yerlerimize ne kadar kıymet ve önem veriyoruz.Bergama’daki Allianoi de toprak altında bırakılmadı mı?Bir “oldu bitti”ye geldi, belki de farklı çözümler üretilebilirdi. Ama olmadı.Yani Berlin’deki Zeus Tapınağı’nı acaba biz gerektiği koruyabilir miydik?Bunu da çok insan sorgulamıyor değil.Neyse...Bu arada, Bergama’yla ilgili de iyi bir gelişme oldu.Bergama’nın UNESCO Geçici Listesi’ne girmesi için de başvuru yapıldı. Geçici Liste’de, 2009 yılında Türkiye’den 23 adet kültürel varlık yer alırken, bu rakam 2011 yılında 27’ye ulaştı. Listeye eklenen diğer yerler; Hatay’daki St. Pierre, Konya Beyşehir’deki Eşrefoğlu Camii ve Şanlıurfa’daki Göbeklitepe Arkeolojik Alanı oldu.Bergama’nın listeye alınıp alınmayacağı 19-29 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirecek toplantılardan sonra belli olacak.
Başka Adile’ler için
Küçük Adile’nin fotoğrafı gazetelerde yayınlanınca aileye Türkiye’nin her yerinden yardım yağmış. Hatırlayacaksınız; Sivas’ta yaşayan 5 yaşındaki Adile, kendisiyle aynı adı taşıyan babaannesi Adile Özzurnacı ile Kepenek Caddesi’nde çöp toplarken 23 Nisan’da objektiflere takılmıştı. İnanın Türkiye’de öyle çok Adile var ki... Öyle hikayeler var ki... O yüzden sivil toplum örgütlerine, meslek odalarına, rotaryenlere, lionslara tavsiyem şu... Farklı konu başlıklarına, projelere takılıp kalmasınlar... Türkiye’nin en büyük sorunu yoksulluk ve eğitim... Bir fazla çocuğumuzun, bir fazla gencimizin hayatını bile değiştirsek; bizim için kardır... O yüzden sosyal sorumluluk projeleri eğitim için olmalı... Ve bu kurumlar başka Adile’lerin peşinden koşmalı...
Paylaş